M U S Aspendos Harabelerdeki konser sıralardan birinde oturan kadı- nın kucağında uyuklamakta olan küçük çocuk birden kopan alkışlar- dan uyandı ve çevresindekilere uyarak ellerini çırpmağa başladı. Olay, ge- çen haftanın başında Pazar akşamı güney illerimizin cenneti Antalya i- linde, tarihten yadigâr kalmış sayılı yapılardan birisi olan Aspendos açık hava tiyatrosunda geçti. Antalya Valisi Nuri Teomanın te- şebbüs ve gayretleriyle bu yıl tarihi, turistik ve sanat değeri yönünden bü- yük önem taşıyan tiyatroda bir festi- val tertiplenmişti. Mayıs ayının 20 sinde Devlet Tiyatrosu sanatçılarının oynadığı Julius Caesar temelliyle baş- layan bu festivalde bale resitali, şan resitali ve bir de koronun katıldığı orkestra konseri verildi. İşte olay, festivalin son gecesi o- lan 24 Mayısta Aspendostaki senfoni konserinde geçti. O akşam Antalya dolaylarından akın akın açık hava ti- yatrosunu doldurmağa başlayan halk, saat 09.00'da yerlerini almış bulunu- yordu. Her sınıf ve meslekten beş bi- ne yakın insan, kadın erkek, çoluk-ço- cuk, yalnız Antalyada değil belki dün- dularsa binip, il merkeziyle tiyatro a- rasındaki (o kırkdokuz kilometrelik yo- lu birbirleriyle yarışırcasına alı- Hele tiyatronun o yakının- köylerde (oturanların oduru- mu görülecek şeydi. Bunlar o gece or- kestra ve koroyu taşıyan otobüslerin için yollara çık- Sanki sanatçıları dinlemek imkânına ulaşamadıklarından hiç de- ğilse yüzlerini görmek, geçişlerini iz- lemekten zevk alır gibiydiler... Halkı eğlendirmek ve tiyatroya alış- tırmak amacıyla Milattan sonra ikin- ci yüzyılda, yani bundan tam 18 yüz- yıl önce sanatsever iki zengin tara- fından yaptırıldığı söylenen Aspendos günümüzde hâlâ ayakta, sapasağlam durabilen sayılı tarihi tiyatrolardan birisidir. Gün ışığında bile görenleri tarih huzurunda büyük bir etki altında bı- rakan özellikle turistlerin ilgisini ü- zerine çeken bu tiyatro, geceleri daha esrarlı ve haşmetli bir görünüşe sahip- tir. AKİS/28 İ K İİ Dev tiyatro, dev beste (ÇGemhurbaşkanlığı Senfoni Orkestra- sının tam kadrosuyla -ortalama 75 üye- Devlet Operası Korosunun - 80 üye- katıldığı büyük bir toplu- luk, ünlü dört ses sanatçısının -Ay- han Baran, Cemil Sökmen, Sevda Ay- dan, Nevin Pere - solocu olarak katıl- masıyla Beethoven'in Dokuzuncu Sen- fonisini seslendirdi. Beethoven'in bu dev bestesi yurdumuzda dördüncü de- fa çalınıyordu. Bundan tam 22 yıl ön- ce müteveffa Dr, Ernst Praetorius'un gayret ve dirayetiyle hazırladığı o za- manki Devlet Konservatuvarı korosu -o sıralarda daha Devlet Operası ku- rulmamıştı - Rabia Erler, Saadet İke- sus, Aydın Gün ve Nurullah Şevket ve olumlu o eserler vermiş olmasına karşılık sadece bir tek opera yazmış olmasıdır. Oysa ki, bu senfonide âlet müziğini bir yana bırakarak son bö- lümde dört solocu ve dört sesli bir ko- ro ile belirli bir fikri açıklamaya yö- nelmesidir. Hiç şüphe yok ki böylece senfoni, Beethoven'ın sanat hayatın- da büyük bir devrim, bir dönüm nok- tası olduğu kadar belirli fikirlerin sen- fonilerde açıklanması bakımından da en belli başlı örneklerden biri olmuş- tur. Besteci senfoninin dördüncü bölü- münde bir önceki bölümlerin ana te- malarını sıra ile çaldırdıktan sonra â- deta bu yoldan vazgeçercesine birden solocu baritona "artık olmaz bu lerle artık daha neşeli, seslerle hitap edin..." diye dan neşeli bir koro baritona katılmak tadır. Metni ünlü alman şairi Schil- Aspendosta konser Ay ışığında ziyafet Taşkıranın solocu olarak katılmasıyla çalındı. Bunun senfoninin yurdumuz- daki en başarılı ame olduğu- na hâlâ katılanlar vardır İkinci olarak 1947 Mayısında önce Ankara, sonra da İstanbulda, ünlü orkestra yöneticisi Dr. Hermann Sc- herchen ayni besteyi iki defa çal- dırmıştı. Son defa Hasan Ferit Alna- rın teşebbüsüyle, 1952 Martında An- karada tekrar seslendirildi. o Herşeye rağmen bu son iki seslendirme ilkinin taşıdığı önemi kazanamadı. Beste olarak Dokuzuncu Senfoni- nin özelliği nedir? Bu sorunun kar- şılığı, Oo herşeyden Önce bestecisinin, daha çok âlet müziği alanında büyük lerin "Neşeye şarkı" adlı bir kaside- sinden alınan bazı mısralarla dü- zenlenen bu koro ve diğer sololar -ki tenor, soprano ve alto, bariton birlik- te veya tek tek söylemektedirler - or- kestranın eşliğinde senfoninin sonu- na kadar açıklanan fikirlerle (o uygun bir müzik meydana getirirler. Bir ba- kıma Beethoven, felsefesini Doku- zuncu Senfoninin bu bölümünde ö- zetlemiş ve bestecilik (odehasının en güzel örneğini de burada vermiştir. Büyük besteci, senfonisinin bu son bölümünde ye “türk marşı" a- ordularının Mehter müziğinden ilham aldığı tahmin edilen