YURTTA OLUP BİTENLER Başbakan İnönü Beynelmilel Basın Enstitüsü Kongresini açıyor “Açılır besmeleyle dükkânımız,," Basın Dünyanın sesi B' haftanın ortasında Çarşamba sa- bahı, İstanbuldaki Belediye (o Sa- rayının toplantı salonunu (o dolduran yüzlerce insan Başbakan İsmet İnönü konuşma kürsüsüne çıktığında kendi- sini hararetle alkışamaya (koyuldu. Aynı anda gözlerde bir de merak var- dı. Salonu dolduranlar dünyanın en büyük gazetelerinde (o çalışan (o basın mensuplarıydı. Meşhur Milletlerarası Basın Enstitüsünün İstanbuldaki XIII. Kongresi için gelmişlerdi. İnö- nü kongrelerini açmak üzere kürsü- ye çıkmıştı. Gazeteciler ismini yıllar- dır duydukları, yaptığı işleri bildik- leri bu seksen yaşındaki delikanlıyı merakla seyrettiler. Daha sonra, bir küçük kokteylde bulunulduğunda bir yabancıgazgigei : -Amma canlı adam. Gözleri nasıl parlıyor" demekten kendisini a- amadı. Türkiye (Başbakanı (o konuşmasını türkçe yaptı. Fakat metin daha ön- ceden ingilizce, fransızca ve almanca- ya çevrilmiş, teksir edilmiş ve dağıtıl mıştı. Bu sayede delegeler okonuşma- yı satır satır takip edebildiler. Zaten, AKİS/12 hatipler konuşurken tercüme yapan bir sistem de kurulmuş ve bunun ku- laklıkları koltuklara (o konmuştu. İsmet İnönü uzun konuşmadı. Ama Basın Enstitüsü üyelerinin gönlünü kazanan bir konuşma yaptı. Başba- kan bu konuşmasında o Türkiyenin basın hürriyetiyle ilgili (o meselelerini büyük bir açık kalplilikle gözler önü- ne serdi ve bu hürriyetin tam ölçüsü içinde işlemesini samimiyetle ( istedi- hususunda (o zihinlerde bir te- reddüt bırakmadı. Zaten Türkiye bu arzusunu geçen yıl Milletlerarası Ba sın Enstitüsünden bir "inceleme he- yeti" istemek suretiyle de fülen o is- pat etmiş olduğu için yabancı gaze- teciler İkidara hakim olan zihniyete teşhis koymakta güçlük çekmediler. Muhalefin gayretleri gi mukabil Milletlerarası Basın Enstitüsünün İstanbul (o toplantısı bugün Muhalefet safında obulunan ve dünün İkidarı olanların dümen suyundaki takım için bir gayret ove- silesi oldu. Bugünkü Muhalefetin bir (o husu- siyeti gözlerden kaçmamaktadır. Bu günkü Muhalefet, dünkü Muhalefetin yaptıklarını ve söylediklerini okopya etmektedir. Bunun sebebi, DP.nin başına gelenlerin sadece o devir mu- halefetinin eseri olduğuna inanmala- rıdır. Halbuki D.P. nin başına gelen- ler, D.P, nin o devirdeki tutumunun ve hareketlerinin neticesidir. . Te- melde böyle hatalı bir inanç olduğu için bugün Muhalefet hâlâ "basın hür riyetsizliği, partizan idare, yolsuzluk- lar edebiyatı" yapmaktadır. e Dünki idare altında İstanbula ayak atması bile düşünülemeyecek olan o Milletler- arası Basın Enstitüsünün toplantısı bu edebiyata yeni bir sayfa ilâvesi fik rini tabii Muhalefete vermemezlik et- medi. Bu sahada ilk bayrağı Zafer açtı. Zafer adı. Enstitünün meçhulü değildir. Enstitüye 1960 başlarında ağız dolusu küfürler ve kiralık gaze- tecilerin protesto telgraflarının ome- tinleri hep bu gazetede yayınlanmış tır. Zafer işe, bir hafta evvelinden baş ladı. Hapishanede sadece bir tek ga- zeteci, talihsiz Ayhan Bilgin bulundu gu ve bu bir tek gazeteciyle de gerek- li kampanya yürütülemeyeceğinden gazete (Ayhan Bilginin yanına üç kelle daha oturttu. Bunlar, "mahke- melerde hüküm bekleyen gazeteciler" di. Ama nedense bu kellelerin hiç biri aynı durumda olan meselâ Cumhuri-