HAFTANIN C.H. P. GÖ en sanmıştım ki 1961 seçimlerinde CHP küçük bir ek- seriyet sağlayarak bu intikal devresinde memleketin idaresini eline alacaktır. Bunu, milleti CHP ye aşık gör- düğümden dolayı düşünmüyordum. CHP yi hiç sevme- yenlerin dahi bir zarureti ve eşyanın pek basit bir İca- bını göz önünde tutarak hislerini frenlemesini bekliyor- dum. 27 Mayısta, rayından çıkmış olan treni tekrar raya ancak İsmet Paşanın CHP sinin oturtabileceği ve onun dışındaki her teşebbüsün inanılmaz karışıklıklara, hu- zursuzluğa, tehlikeye yol açacağı öylesine açıktı ki.. Tren raya oturduktan sonra herkes gene hislerinin veya te- lakkilerinin istikametinde yürümeye devam edecekti. Fakat seçmenin bir kısmına başka düşünceler hakim oldu. 1961'de verilen oyu gericiliğin, eskiye hasretin, de- magojinin ve aldatıcılığın ifadesi olarak yorumlayanlar, bundan da, demokratik rejimin bizde tutmayacağı neti- cesini çıkaranlar olmuştur. Bunlara hiç bir zaman ka- tılmadım. Bence seçmen, 1946'dan bu yana daima yap- tığı gibi, Hükümeti iyi veya fena görmesinin neticesi ala- rak oyunu İktidarın lehinde veya aleyhinde kullanmış- tır. CHP nin talihsizliği, bir çok CHP linin askeri idare devresinde orada burada aşırılıklar yapmasının yanında, devrin iktidarıyla karıştırılmış olmasıdır. Bu unsur rol amy başka unsurlar rol oynamıştır, her halde bir takım seçmen Türkiyenin bir (e ihtilâl sonrası memleketi olduğunu ve o itibarla hususiyetlere sahip bulunduğunu unutmuştur veya bunu ön plânda dikkate almamıştır. Bu, teşrii hayatın ilk iki yılında pek çok zaman kaybı- na üzüntüye ve karamsarlığa, tehlikeli durumlara yol açmıştır. Şimdi Meclis, gerekli rötuşu yapmış bulunuyor. Şu anda 441 üyesi bulunan Mecliste çok sağlam 200 oyu olan CHP 25 oyluk bir de destek temin ederek bir Azınlık Hükümetini Meclisin çoğunluğuna istinat ettirmiş ve memleketin idaresi böylece kendisine verilmiştir. Duru- mun 1965 seçimlerine kadar devam etmesi şaşırtıcı ol- mayacaktır. Meclisteki bir milletvekili çoğunluğunun ih- tilal sonrası Türkiyesinin tabii zaruretlerini daima gör- mesi ve sağduyudan ayrılmaması kuvvetle muhtemeldir. Mesele CHP ye sempati beslemek veya beslememek, hattâ CHP nin -meşhur tâbirle- dümen suyunda git- mek veya gitmemek değildir. Mesele, 1965 seçimlerine sağlam, oturmuş, her manasıyla yaralan sarılmış, istik- rarlı bir Türkiyeyi götürmektir. CHP bunu hangi şartlar altında yapar? CHP nin Azınlık Hükümetinin Mecliste dayandığı çoğunluk, şartların hususiyeti ne olursa olsun, nihayet hayli kaygan sayılmak lâzımdır. CHP Hükümeti Meclis- te arayıp bulduğu desteği memlekette bulacağı destekle takviye ettiği takdirde 1965 seçimlerine kadar fazla bir güçlükle karşılaşmayacaktır. Hiç bir Meclis hiç bir mem- lekette umumi efkâra ve toplumun sağlam kuvvetlerine İÇİNDEN rev Başında Metin TOKER hâkim havaya kaygısız kalamaz. Nitekim İnönü Kabinesi, önce reformlara girişmek azmini ilân edişinin, sonra ani olarak patlak veren Kıbrıs Meselesinin İsmet Paşaya sağladığı büyük itibar ve güven duygularının Meclise te- sir edişinin neticesi olarak rahat bir “225 oy" bulmuştur. Bunlardan Kıbrıs Meselesi geçicidir. Geçici olması, herkesin halis temennisidir. Hepimizin dileği İsmet Pa- şanın, bilinen meharet ve tecrübesiyle bu çetin imtihanı halkımıza ferahlık, rahatlık ve huzur verecek bir şe- klide neticeye bağlamasıdır. Böyle bir netice, şüphe yok ki İktidarı kuvvetlendirecektir. Ama İsmet Paşa Kabi- nesi asıl ve devamlı desteği, Başkanının bundan bir süre önce ilk bu mecmuanın sütunlarında açıklanmış ve-mem- leketçe derhal, kuvvetle benimsenmiş reformcu fikirleri- nin yürürlüğe konulmasıyla kazanacaktır. Bugünkü Türkiye dünkü Türkiyeden çok farklıdır. 27 Mayıs hareketi, bir çirkin iktidarı yerinden etmekle kal- mamıştır. Aynı zamanda bir ciddi kafa inkılabını ger- çekleştirmiştir. 27 Mayısın o tarafını görmemek, görmek istememek hataların en büyüğü olur. Toplumun şiddetle ihtiyaç hissettiği bir takım gelişmeler vardır. Bu gelişme- ler mutlaka gerçekleşecektir. "Bizimkiler'in sevdikleri tâ- birle "tarihi determinizm" 'bunu gerektirmektedir. Te- zimiz, bizim Türkiyede bunları bir açık rejim içinde ba- şarabileceğimizdir. Böylece, dünyaya da bir yeni ve kıy- metli tecrübe kazandırmış olacağız. Eğer cesaretli dav- ranırsak, eğer peşin hükümleri beynimizden kazırsak, eğer küçük hesapların adamı olmazsak, eğer 'Menderes tipi politika"mn iflas ettiği, fayda getirmediği, yeni ufukların açılmış olduğu hakikatini görürsek galip gelme- memiz için hiç bir sebep yoktur. Türkiye ölçülü, ama cid- di reformları bekliyor. Toprak reformunu bekliyor, daha âdil esaslarla alınacak vergiyi bekliyor, sosyal adaleti bekliyor, milli gelirin daha az haksız dağıtımını bek- liyor, idare mekanizmasında, Hükümet-Vatandaş müna- sebetlerinde ıslahatı bekliyor. İsmet Paşa Kabinesi bun ların vaadini yaparak memleket içinde destek bulmuş, bu destek Meclise aksetmiştir. Ama, bir nokta önemlidir. Hükümet, umumi efkârla münasebetlerini, propaganda adı altında bildiğimiz mil- eti haberdar etme çarelerini en akıllıcasına, bilgillcesine ayarlamalıdır, bulmalıdır. Bir, "Hükümet -Halk Diyalo- gu" kurulmalıdır. Bu yapılır ve milletin sağlam kuvvet- leriyle elele kalınırsa İnönünün Meclisteki Azınlık Hü- kümeti kolaylıkla memleketin Çoğunluk Hükümeti gö- züyle görülür ve o kadar kuvvetli olur. Bunda, bütünüyle CHP rollerin en büyüğünü oynayacakta. Bu partinin eline- ne şimdi bir müstesna fırsat geçmiş bulunuyor. İyi kul- lanıp kullanmamak. CHP nin türk toplumunda yarınki yerini tayin edecektir. AKİS /7