DÜNYADA OLUP BİTENLER Hristiyanlık Havanda su dövenler gg bıraktığımız hafta (o içinde, hristiyanlık dünyası için, eşine en- der rastlanılan iki olay cereyan etti, Bu olayların birincisi, bundan kısa bir süre önce papa seçilen VI. Paul'ün, İ- sanın doğup büyüdüğü ve hristiyanlık dinini yaymaya başladığı yerleri ziya- ret etmek amacıyla Filistine uçması- dır. Bir papanın Vatikandan ayrılıp bu kadar uzak diyarlara gitmesi "şimdiye kadar yakın tarihte görülmüş, duyul- muş şey değildir? Üstelik bütün dün- yadaki katoliklerin başının gittiği yer- lerin bugün hristiyanların değil, yahudi ve müslümanların elinde olduğu düşü- nülürse, işin olağanüstülüğü kendiliğin den ortaya çıkmaktadır. Geçen hafta hristiyanlık dünyası için önemli sonuçlar doğurabilecek ikinci olay da, papa VI. Paul'ün Filis- tin gezisi sırasında Kudüsün arap bö- lümündeki papalık temsilcisinin ika- metgâhında,.İstanbuMaki Rum patriği Athenogaros'la buluşup öpüşmesi, uzun bir süre konuşmasıdır. Bilindiği gibi, Romadaki katolik kilisesiyle İstanbul- daki Rum patrikliği arasında kökü çok uzaklara giden bir aykırılık vardır. Bu aykırılığı taa beşinci yüzyıla kadar in- dirmek mümkündür. İki kilise arasın- da ondan sonra durmadan gelişen ge- çimsizliği, bu konuyla uğraşanlar, di- ni olduğu kadar siyasi, sosyal ve etnik sebeplere de bağlamaktadırlar. Rum patrikliği kilisenin yanılmazlığı ilkesi- ni benimsemiş, fakat kilisenin başında likler için klise kadar, kilisenin şında olan kimse de, yani papa da ya- nılmazdır. Gene bu konuyla uğraşanların söy- lediğine bakılırsa, Roma kilisesi Lâ- tin ırkın ve Roma hukukunun etkisi altında gelişirken, İstanbuldaki Rum patrikliği de slâvların ve eski yunan kültürünün etkisi altında kalmıştır. Za- ten iki kilise arasındaki bağları ko- paran şey de, dinsel anlaşmazlıklardan çok, bu iki ayrı sosyal ve kültürel yön- deki gelişmeler olmuştur. Bu gelişme- ler o 1054 yılında o kadar uzağa git- mişti ki, o sırada papa olan IX. Leo İstanbul patriği Michael Cerularius'u afaroz etmiş, onun üzerine iki kilise arasında aradaki son bağlar da kop- muştur.. Birlikte kuvvet vardır jki kilise arasında birleşmek yolun- da atılan ilk adım, türkler yüzünden- olmuştur. II. Muradın İstanbul ve Bi- zans için ne kadar büyük bir tehlike olduğu anlaşılınca, Bizans İmparatoru Paleologus Papa IV. Fugene'e yakla- şarak ondan yardım istemiş, fakat pa- panın Paleologus'un imdadına gitsin diye toplanmasına önayak olduğu or- du, 1444 yılında, Varnada fena halde bozguna uğramıştır. Bu kısa süren aşma dışında. Roma kilisesi. ile İstanbul' patrikliği a- rasındaki bölünme bugün 909 yaşında demektir. Eğer dünya yüzündeki son gelişmeler din adamlarını daha başta davranışlara zorlamasaydı, bu ayrılık bir dokuzyüz yıl daha sürüp giderdi ama, gerek patrikliğin, gerekse papa- lığın son birkaç yüzyıl içinde siyasi nüfuzlarını çok kaybederek ikinci plâ- na itilmeleri ve dini devlet kuruluş- larının milli devlet kuruluşlarıyla yer değiştirmeleri üzerine sarsılan kuvvet- lerini yeniden kazanmak için her iki kilise de şimdi birleşmenin sırası gel- diğini anlamış bulunmaktadırlar. Bu bakımdan, Filistine yaptığı zi- yaretin yalnız dini amaçlarla yapıldı- ğını söylemesine rağmen, papa VI.Pa- ulün başlıca amacının hristiyanlar li- rasında bu özlenen birliği kurmak ol- duğuna şüphe edilmemelidir. Eğer At- henagoras iki kilise arasında yeni bir görüşme kapısı açmak için kalkıp Ro- maya gitmeseydi, buna muhafazakâr ortodoks çevrelerden gelecek tepki çok büyük olur, aralanan bütün kapılar ye- niden uzun yıllar açılmayacak şekilde . Filistin yolculuğu, her iki din büyüğüne de görünüşü kurtaran bir buluşma fırsatı vermiştir. Bununla, beraber, opapayla patrik arasında yapılan görüşme gene de her iki kilise içinde bazı hoşnutsuz sesler çıkmasına sebep olmuş bulunmakla- dır. Bir kere, Romaya bağlı muhafa- kâr kardinallerin çoğunluğu, bir süre- dir Vatikanda başlayan yenilik hare- ketlerini zaten iyi gözle görmemekte- dirler, VI. Paul'ün inkarcı saydıkları Athenagoras'la (buluşmasını "hoş kar- şılamamışlardır. Diğer yandan muha- fazakâr ortodoks çevreler de, açıktan açığa, Athenagoras'a karşı yaylım ate- şine başlamışlardır. Bu yaylım ateşi a- çanların başında, yüzyıllardır en koyu ortodoks kilise olarak tanınan Atina patrikhanesi gelmektedir. İşin doğrusunu söylemek gerekirse, papayla patrik arasında yapılan görüş- me ne kadar dostça olursa olsun, hris- tiyanlar arasında özlenen dini bütün- lüğün yeniden kurulması bugün için uzak bir hayâl gibi görünüyor. Aradaki ayrılıklar, yüzyılların etkisiyle, öyle birdenbire giderilmeyecek kadar derin- dir.Bu görüşme, yeniden birleşme ko- nusunda atılmış ilk adım sayılabilir, fakat bu adımdan sanra ne gelecektir, bunu şimdiden kestirmeye imkân yok- tur. AKİS/21