11 Ocak 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

11 Ocak 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir Cesaret Meselesi Mahmut T. ÖNGÖREN T urizm ve Tanıtma Bakanlığının en göze batan taraflarından biri rad- yolarımızdır. Bugüne kadar radyolara hiçbir Bakanın el uzatması müm- kün olmamıştır. Bunun sebeplerinin başında. Bakanların bu konuyu bir hay- li teknik bulmaları ve turizm, basın ve tanıtma gibi işler dururken radyolar- dan uzak kalmayı tercih etmeleri gelmektedir. Ayrıca, radyolardan hiç kim- se de kalkıp, en önemli yayın organlarımızdan biriyle ilgili bu konuda Ba- kana bilgi vermeye, meselenin anahatlarını anlatmaya yanaşmamıştır. Bu- nun da sebepleri arasında hem bu bilgiyi gereklisi şekilde verecek birinin bulunmaması, hem de nemelâzımcılık vardır. Kendilerine sorarsanız, «Ba- kana bu meseleleri anlatsam, önemli bir yerde gözüm var sanır» diye cevap verenler çıkabilir. Fakat bugüne kadar hu konuyu çeşitli (odedikodulardan korkmadan, doğru söyleyenin dokuz köyden kovulacağını düşünmeden ele alan yönetici çıkmamıştır. Radyolarımızın bugün içinde bulunduğu kesmekeş. Kıbrıs olayından ötü- rü yayınlanan programlar sırasında bir defa daha kendini gösterdi. Gerçi radyolar, matem programı yayınlamaya Hükümetin kararı ile başlamışlar- dır ve bu kararın sıhhatini ölçmek kimsenin aklına gelmez, fakat bir radyo yöneticisinden beklenen de, matem programının şeklini «matem programları arasında Kıbrısa ait söz programlarının hazırlanmasının gerektiğini ilgili- lere anlatmaktır. Matem programları düzensiz bir şekilde yayınlandığı gibi, Kıbrısın tarihini, bundan önceki meselelerini açıklayan ve inceleyen prog- ramlara, bir gazeteci tarafından hazırlananın dışında, açık oturumlara da yer verilmedi. Bunları, ve uğraşan Hükümet ileri gelenlerinden, hattâ, bir Balkandan dah mek haksızlık olur. Bunu gerektiği şekilde âmirine. Bakanına arılatması a o işten anlıyorsa, radyocudan beklenir. Onun. için, yalnız Kıbrıs olayları sırasında radyonun tutumu hakkında de- gil, radyolarımızın acınacak genel durumu hakkında yukarılara kim bilgi vermek, meseleleri anlatmak cesaretini kendinde görürse, o yönetici hayırlı bir iş yanacaktır. Eğer hu yönetici irin «su önemli yerde gözü var bu önemli yerde gözü var> denirse, unutmayalım, kılıç kuşananındır. Fakat kılıç ku- şanmadan önce gerekeni yanmak, meselâ bu durumda da olduğu gibi, rad- yocunun âmiri aydınlatmasına önem vermek şarttır. ğu yerlere geç gönderilen filmlerimiz sadece alay konusu olmaktan öteye geçemez. İşte, genç Turizm ve Tanıtma Ba- kanını bekleyen işlerden birinin, ta- nıtma işinin durumu budur. Dış mem- leketlerdeki Basın müşavirlikleri (o ve ataşelikler konusuna gelince, bu konu- da yen! Turizm ve Tanıtma Bakanını daha büyük güçlükler o beklemektedir. Çünkü binbir dolabın, binbir tesirin döndüğü bu alanda işin neresinden tutulacağım kestirmek gerçekten çok güçtür. Yeni Bakanın dışardaki müşa- virlere, ataşelere Kıbrıs konusunda ne yaptıklarım sorması, bu görevlilerin gerçek değeri hakkında çok güzel fikir verecektir. Aslında Kıbrıs gibi mesele- ler zuhur ettiği zaman, bu görevlilerin türk düşüncesini, türk tezini, türk gö- rüşünü dışarda, imkân buldukları her yolla anlatmaları ve yabancılar üstün- de bir "public opinion", yani halkoyun da bir zemin yaratmaları gerekir. Bu- nun için gazetelere gönderilecek yazı lar, resimler, orada burada verilecek konferanslar, radyo veya televizyonda yapılacak programlar en tesirli yollar arasındadır. Yalnız bu imkânlar, öze- AKİS/28 likle yabancı memleketlerde durup du- rurken değil, ancak çaba ile yaratıllır. Yani. oradaki görevlinin mi işten anlamasına, yabancı memleket yayın orgânlarındakileri anım ve on- ları tesir altına alma Ooo kaabiliyetine bağlıdır. Tabii, görevlinin sorumluluk duygusu da çok önemlidir. Eğer gö- revli, oraya kelimenin tam mânasiyle dalga geçmeye, dışarının avantajların- dan yararlanmaya gitmişse, o zaman ondan Kıbrıs meselesi sırasında birşey- ler yapması beklenemez. Halbuki bi- lindiği gibi, rumlar Kıbrıs meselesini dış memleketlerde bambaşka açılar- dan göstermeğe çalışmışlar ve radyo, televizyon ve basından yararlanarak bunda bir dereceye kadar da başarıya ulaşmışlardır. Eğer Makariosun sözün den döndüğü anlaşılmasaydı ve eğer yabancı yayın organlarının muhabirle- ri bizzat Kıbrısa gidip türklerin nasıl öldürüldüğünü görmeselerdi, dünya halkoyu yine suçu bize yükleyecekti ve Türkiye dünyanın aşağı yukarı her memleketindeki basın müşavirlikleri ve ataşelikleriyle eli, kolu bağlı kalacaktı. Turizm ve Tanıtma Bakarana bu ko- nuda da gerçekten büyük işler odüş- mekte ve kendisinden, bu ataşelik hi- kâyelerine de artık bir son vermesi beklenmektedir. Bilhassa turizm konusu ygakanlısın en önemli ogörevlenen başında, tabii ki turizm gelmektedir. Turizm konusunda bugüne kadar hiç bir adım atılmamıştır. Bu sebepten Türkiye, her yıl, elinde imkân olduğu halde, binlerce liralık döviz ve ara- ölçülemeyecek derecede de prestij kay betmektedir. Aslında tanıtma işleri ve ataşelikler bu Bakanlığın ikinci dere- cedeki görevleridir ve bu görevlerin tu- rizm çabasını desteklemesi (o gerekir. Fakat Bakanlıkta turizm uzmanının bulunmaması, çoğunluğun aklının fik- rinin dışarda olusu, turizm konusunun baştan aşağı ihmâl edilmesine sebep olmuştur. O kadar ki, yabancı mem- leketlerden gelen uzmanlar dahi bü- tün bilgilerine ve tecrübelerine o rağ- men bu konuda, ilgililere sözlerini ge- tirememektedirler. İşin en acı tarafı, üyesi bulunduğumuz milletlerarası teş kilâtlarda bile uzmanlar arasında Tür- kiyenin turizm konusunda çok, geri kal dığının ve bugüne kadar hiç bir iler- leme kaydedilmediğinin acı bir gerçek olarak ifade edilmesidir. Bütün bunların, yıllardan beri açı- lıp gelen yaraların Turizm ve Tanıtma Bakanı İhsan Göğüş tarafından kısa bir zamanda halledilmesi o elbette ki beklenemez. Fakat iyi bir idareye, ve gerçekten yararlı ve başarılı bir icra- ata kavuşmak için bu yeni ve genç Bakandan beklenen en önemli davra- nış, Turizm ve Tanıtma Bakanlığına yıllardan beri postu sermiş ve hiç bir iş yapmamayı alışkanlık haline getir- miş olan bazı kimselerin tesiri altında kalmaması olacaktır. Bugüne kadar Turizm ve Tanıtma Bakanlığı koltu- gunu çeşitli kimseler işgal ettiler ove hiç bir başarıya ulaşamadan çekilip gittiler. Çünkü bu bakanların hemen hepsi, iyiniyetli oldukları halde, bir ta- kım menfaatler için etraflarını alan- ların tesiri altında kalmışlar, tâyinleri bu gibilerin fikirlerine göre yapmışlar, kararlarım da yine onların görünme- yen baskısı altında almışlar ve tâbii gemiyi çok çabuk karaya oturtmuşalr- dır. Bu şahıslar çekilip gittiler ama, geride, hâlâ bozuk işleyen bir tanıtma dairesi, bir türlü halledilemeyen bir turizm meselesi, yine onun bunun is- teğine göre dış memleketlere giden bir ataşeler hikâyesi ve bir türlü (| belini doğrultmayan radyolar kalmış bulun- maktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: