Bu yeni dâva ile İstanbul İniver- sitesi Tıp Fakültesinin çalışmasında Danıstayın kararları büyük bir rol oynanmaya başladı. Gençleri uzaklaş- tırarak isteklerine nail olan Tap Fakültesinin "Klinikçi" diktatörleri, bu defa da "Efendim, muhtar Üni- versiteyi Danıştay mı idare ediyor?" teranesini tutturdular. Nitekim Da- nıştay, 13 Haziran 1963 'de Tıp Fa- kültesi Profesörler Kurulunun aldı- ğı ve daha sonra Senatonun tasdik ettiği, "kürsüleri birleştirme kararı" için tehir-i icra tedbiri aldı. İşte bundan sonradır ki, Tıp Fa- kütlesinde halâ sürüp giden hercü- merç başlamış oldu. Dan staydan te- hir-i icra kararı alan genç profesör- ler kliniklerinin başında kaldılar. Fa- kat Tıp Fakültesi Dekanlığı oonları tanımadı ve işleri, kendi tayin ettiği kürsü profesörleriyle yürütmeye de- vam etti. Kim kime, dum duma ! Hastahanelerin idaresinde çalışan- lar, doktorlar, hemşireler ve diğer memurlar kimden emir alacaklarını şaşırmış durumdadırlar. Bu yüzden Tıp Fakültesinin bütün hastahanele- rinde bir başıbozuk düzen ohüküm sürmeye başlamıştır. Dekan Ekrem Şerif Egeli yazdığı yazılarla gençle- re kürsü profesörü olmadıklarını an- latmaya çalışmaktadır. Gençler ise Danıştaydan aldıkları kararları De- kana göndermek suretiyle cevap ver- mektedirler. Uzlaştırmak için araya girenler ve her iki taraf arasında şahsi temaslar da olmadı değil. An- cak, Ekrem Şerif Egeli nuh demek- te, peygamber dememektdir. Egeliye göre gençler geldikleri yere dönmeli, kendi çevrelerine girmelidirler. Tıp Fakültesinde (o dünyanın hiç bir üniversitesinde (rastlanmayan ka- rarlar alındı. Bazı profesör ve doçent- lere bol keseden yataklar dağıtıldı. Daha düne kadar "klinik içinde kli- nik olmaz" diyenler, bir klinik içinde bir yenisinin değil, iki, hatta üç tanesi YURTTA OLUP BİTENLER Ekrem Şerif Egeli profesörlerle Post kavgası mı dost kavgası mı? nin teşekkülüne sebep oldular. Kı- sacası bugün Tıp Fakültesinde bir re- organizasyon değil tam manasiyle bir dezorganizasyon hakimdir. Bu yüzden milletin dişinden tırnağından arttırıp modem aletler alınması için Fakülte- ye verdiği binlerce lira heba olup git- miştir. Meselâ İkinci Cerrahide, sırf bir doçente oda açılmak için sun'i böb rek cihazının yeri değiştirilmek iste- nilmiş ve cihazın bozulmasına sebep olunmuştur. Bütün bu acı hakikatlere gözü ka- palı olan Dekan Ekrem Şerif Egelinin mücadelesi ise hâlâ kendi kararlarını Danıştayda iptal yoluna giden öğretim üyelerine karşıdır. "Muhtar Üniversi- te" diyen Hükümet ise olup bitenlere karışmamakta, böylece memleketin en büyük bir ilim müessesesi günden gü- ne yıpranıp gitmektedir. Bir çözüm yolu Tıp Fakültesini bu çıkmazdan kur- tarmak için en basit çare olarak İs- tanbulda bir ikinci Tıp Fakültesinin kurulması fikri ileri sürülmektedir. İl- gililer Üniversitenin İkinci bir Tıp Fa kültesini kurabilecek ve yaşatabilecek kapasitede olduğunu iddia etmektedir- ler. Memleketlin doktor ihtiyacı ve her yıl Tıp Fakültesine giremeyip ka- pıdan dönen öğrenci sayısı gözönüne getirilince, ikine e bir fakültenin zaru- ret olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. İkinci bir fakülte için gerekli öğretim üyesi, Tıp Fakültesinde fazlasıyla sona emdirmek, hem de memleket hızla artan hekim ihtiyacına cevap vermek mümkün olacaktır. Hükü tin bu gerçekleri gözönünde tuta ve bir takım itirazlara aldırmadan yolagitmesi memleket için hayırlı o- lacaktır. Tıp Fakültesini bugün içi bulunduğu durumdan kurtaracak kinci çare de, kürsü profesörlük nin hastahane baştabipliklerini kurtarılmasadır.. Gerçi bütün gürü bu, hastahane baştabipliği demede lan, kliniklere hâkim olma mes sinden çıkmaktadır ama dünya hiç bir Üniversitesinin tıp fakül sinde bu gibi olaylara (o rastlarım Tıp Fakültelerinde, hastahane idare si ayrı, tedrisat ayrı mütalea Bizde d yapılım lâzım gelen bu olmalıdır. Tip Fak tesi Hastahaneleri modern işletme lik esaslarına bağlanmalı ve has hane idaresiyle tedrisat (birbirine ayrılmalıdır- oHastahanelerin idari işletme Oouzmanlarına (verilmesi profesörler sadece tedrisatla meş gul olmalıdırlar. Bütün dünya hasta- hanelerinde tatbik edilmekte olan ileri anlayış İstanbul Tıp Fakültsi nin kurtulması için başlıca çare o çaktır. Zaten bu konuda daha öne den hazırlanmış bir kanun tasar mevcuttur. Bu kanun tasarısı yeti