YURTTA OLUP BİTENLER kani olmadı" paravanasını (o ortaya çıkardı ve marifetini bunun arkasın- da yaptı. Halbuki bu, adalet merci- lerinin bilecekleri ve kararını vere- cekleri bir husustur. o Hükümetin Meclisten takdir etmesini O istediği husus su olmuştur: Memleketin -Cin- de bulunduğu şartlar ve bir takım hususi durum Reşat Özardanın do- kunulmazlığının Oo kaldırılmasını ge- rektirmekte midir, gerektirmemek- te midir? Hükümet bu suali sorarken, di cevabını da açık şekilde belli et- miştir- Evet, gerektirmektedir! Bu, üstelik, Bayar e son- ra Mecliste cereyan eden müzakere- ler sırasında da belirtilmiştir. İsmet İnönü -bizzat kürsüye çıkarak bu sar ruret anlatmıştır. Sebebini de söy Tahsin Türkay lemistir: Ordu, kendisine o küfreden- lerin Meclisin himayesinde bulundu- ğu gibi bir zehaba sahip olmamalı- dır, çünkü rejimin düşmanları bunu istismar etmekte, tahrikler yapmak- ta, haklı görünen sebepler ogöstere- rek kışkırtmacılığa Oo girişmektedir- ler. Meclis bu istismarı, kati vaziyet alarak önlemeli, durdurmalıdır. Gerçekten, Özarda suçu isteme- mişse adalet önünde zaten beraat e- decekti. Meclis, boş yere kanat ger- mek suretiyle memleketin şart V zaruretlerinden haberdar (o bulunma- o ortaya koymuştur. mdi, bunun âkibetine katlan- a hazır olmalıdır. AKİS/8 © Hükümet Bir bomba patladı Bu haftanın ortasındaki Çarşamba günü, Ankaradaki çok gösterişli Parlâmento binasının içi görülecek haldeydi. Müzakere salonunda bir gö- rüşme oluyordu. Ama kalabalık olan salon değil, koridorlardı. Hemen her- kes oradaydı ve hemen herkesin ağ- zında şu sual vardı: "Ne oluyor?" Bil hassa İsmet İnönüye yakınlığı bili nen Bakan veya milletvekillerinin et- rafnda daimi bir çember vardı ve bu çemberi daha ziyada C.H.P. nin dışındaki partilerin temsilcileri teş- kil ediyordu. O gün "Erken Seçim" lâfı Parlâmentonun bir ucundan bir ucuna dolaştı ve seçimler yenilendi- Osman Bölükbaşı döğücünün ohınk deyicileri Kahve gi takdirde tekrar gelip gelemeye- cekjeri meçhul milletvekillerini fena halde pirelendirdi. Bu sırada Parlâmentonun dışı, &- çinden da ha az heyecanlı değildi. Bil- hassa İstanbul, o sabah çıkan gaze- telerin manşetleriyle çok telâşlanmış ti. Manşetler, İsmet İnönü tarafından C.H.P. Meclis Grupunda söylenildiği bildirilen söylere ayrılm'ştı. Bildiril- diğine göre Başbakan "Vaziyet va- him" demişti, "Her an her şey bek- lenllebilir" demişti, "Ankaradan ay- rılamayın" demişti, "Üç güne kadar bir şeyler olacaktır" demişi. İstanbulun ve onun ziyadesiyle ür- kek iş adamlarının aklına tabii ilk olarak "İhtilâl" geldi. Bu, dehş-stli bir panik yaratmaktan geri kalmadı. Başbakanm, o sözleri söylemeden bir gece evvel' Genel Kurmay Başkanıy- la görüşmüş olduğunun (duyulması endişeyi büsbütün arttırdı. Öyle ya, demek ki İsmet İnönü Ordudaki ha- vayı ve na öğrenerek öyle ko- nuşmuş Halbuki İsmet İnönü öyle konuş- msmıştı! Yanlış akseden sözler gaşbakan Salı sabahı, C.H.P. nin Meclis ve Senato Gruplarının müşterek toplantısında son sözü ala- rak konuştu ve bir kaç cümle söyle- di. NATO Başkomutanı General Lem nitzer ile görüşmeye gidecekti. O gün Grupa, "Koalisyon çalışmaları"nın müzakere konusu edilmesini isteyen bir takrir verilmişti. Bazı hatipler Ata Bodur bu konuda konuştular da.. Mesela, bir gün önce Millet Meclisinde Re- şat Özardanın dokunulmazlığının kal anılmasına dair Komisyon raporu- nun A.P., M.P. ve Y.T.P ile C.H.P. oylarının büyük ekseriyeti sayesinde reddedilmesi meselesiydi. Oyların da- ğılışı, Koalisyonun hezimeti olmuş ve Özarda kurtulmuştu. Hatipler bu du- rumu tenkid ettiler ve bir oçareron e istediler. nü konuşmasında "Vaziyet va- him" demedi. "Oylamanın neticesi va- him bir neticedir. Bu, bizim için bir hezimet olmuştur" dedi. şey beklenilebilir" demedi. metten kurtulmak için bir yol ara- mak lâzımdır. Cumhurbaşkanına küf