yapan bu çocuğun, bu yaşta, bu ka- dar güzel ve hareketli çizgiler çizme- si doğrusu hayret vericidir. Boya kom pozisyonlarındaki isabet üzerinde de, özellikle durulması gerekir." Aldı pedagoglar Baykamlar Prof. oPaifi'den büyük- bir rahatlık içinde ayrıldılar a- ma, Profesörün söylediklerini yeter de bulmadılar. Bir pedagogun da re- simleri incelemesinin yararlı olabi- leceğini düşündüler. Jean Jacgues Rousseau Enstitüsü yöneticisi Prof. Rey ile görüşmek istediler. Prof. Rey de, Prof. Paifi gibi uzun tereddütler- den sonra, sadece on dakikasını ayı- rabileceğini bildirdi.. Fakat, Baykam- ları yarım saat karşısında oturtup, re- simleri inceledikten sonra, bu resim- leri bir kere de asistanlarıyla birlikte incelemesi gerektiğini belirtti. - Prof. Rey, görüşünü şu sözlerle özetledi: "— Bu resimler, çok genç bir mu- hayyile ve büyük bir kabiliyetin ürü- nüdür. Bu çocuk, bol bol resim yap- maya devam ederek kendi yönünü kendisi bulacaktır.. Ancak, teknik ba- kımdan kendisine yol gösterebilecek bir öğretmene ihtiyacı vardır. Okula resim erine girmeme- lidir! Ama bu problemi nasıl. çö- zebilirsiniz, bilemem?" Baykamlar, çocuk sanatçıların yetişmesi görevini üzerine alan ört koleji 'birden yönetmekte. olan Ecole d'Art Martenot'nun yöneticisi Madame Falk-Vairont'a gittiler. Ma- dame Falk-Vairont, Bedrinin resimle rini gördükten sonra, Baykamlara: "- Böyle bir çocuğum olmasını istemezdim. Okuluma da öğrenci o- larak almazdım. Çünkü, böyle bir çocuğum olsaydı, nasıl yetiştireceği- mi doğrusu kolay kestiremezdim. Ben bu çocuğu okuluma öğrenci olarak almam. Çünkü Bedri, bizim öğrete- ceklerimizi zaten biliyor" dedi. Madame Falk-Vairont. resimler üzerinde incelemesini yaptıktan sonra, çocuğun yaşını yeniden sordu, hay- ret ve takdirini gizliyemiyerek, eser- lerinin sayısının çok olduğunu ve nor- malin çok üstünde bir kavrayışın ü- rünü bulunduklarını, çizgi, renk ve özellikle perspektiflerin mükemmel- liğini, resimlerin hareket ve canlılı- ğını belirtti. Ayrıca, bu resimlerin, ço- cuğun "deha denilebilecek kabiliyeti- nin ifadesi" olduğu kanısında bulun- duğunu da sözlerine ekledi. Pariste, Avrupanın ünlü otoritele- rinden Prof. Lasseigne, kendinden ön- ce resimleri gören otoritelerin düşün- celerini dinledikten, resimleri incele- dikten sonra, ileri sürülen görüşlere katıldığını, ancak, proble- i, çocuğun em teşkil ettiğini bildirdi. , Bedrinin resim dersi görmemesini salık verdi. Geniş muhayyile gücünün bol bol gezerek, çok ve değişik şeyler görerek beslen- mesinin yerinde olacağını (o belirtti. büyük ressamların resimlerini görme- sinin yararlı olacağını ileri sürdü. Bedrinin özellikleri Yaşı küçük, kendi büyük, ressam Bedri, hem sağ, hem de sol elini aynı kuvvet ve meharetle kullanmak gibi bir özelliğe sahiptir. Bir tıp a- damı, beyinde iki merkezin birden ay- nı ölçüde çalışmasının olağanüstü bir durum olduğunu belirtmektedir, - Bir AKİS muhabiri. Bedrinin ça- lışmalarını ve reste-yapısını evinde gördü, kendisiyle de konuştu. Bedri, "Büyüyünce ne olacaksın?" sorusu- a, "Kovboy olacağım!" cevabını ver di Bunu derken de, süratle resim yapıyordu. Bedri, babasını çok. sevi- yor. Politika üzerinde de çok ilgi çe- kici görüşleri var. AKİS muhabiri- nin bu konudaki sorusunu Bedri, ba- basının kucağında, babasının boynu- na sıkısıkı sarılarak şöyle cevaplan- ER "— Politika pis, La çirkin. Sevmiyorum politi AKİS- muhabiri, Bedriye, kendi babasının da bir politikacı olduğunu hatırlattı. Politikayı neden sevmedi- ğini sordu ve şu cevabı aldı: " abamın da sevmiyorum ki.. yapsın, daha iyi. . Çünkü babamı gö- remiyorum. Gecesi gündüzü belli de- gil. Doktor olsa, canini istedi mi mu- ayehanesine gidebilirim, Meclise al- i bani... Sonr abam be- ni daha çok gezdirir o zaman." politikacılığını ız doktorluk Baykamların ilk çocukları o kıs. Bedri, Hülya ablasını çok seviyor. Hülya ablası da küçük kardeşi Bed- i çok seviyor. Onun bu kabiliyeti- çalışmalarını, olgun kişilere yara- m bir olgunlukla destekliyor. Bedrinin sergisi Mayısın o sonla- rına doğru İstanbulda açılacak. İs- tanbuldaki yankılarının daha da ge- niş olacağı sanılmaktadır. Okuyucu Mektubu Basın Yayın hakkında re 4 lay. YİN tarihli m hn BASIN bölümündeki e Böreği” başlıklı yan tetkik edildi. 1. Bahis konusu eser. Halk Şairleri- Fransızca bir Antolojisi olup. mem- leketimizin kültür ve sanatının yurt dı- şıda tanıtılması hususunda büyük bir ih- i ecektir. Yurt dışı tanıt- râi-ası K yonda bu eserin faydası, e- rin meliyeti tesbit (edilmiş ve Dışişleri, Milli Eğit ve - Yayın 1 Bakanlıklarının bu eserin, bir ikemmel bir şekilde basılma- sını desteklemeleri karar altına alınmış- ti. eketin tanıtılması bakımından faydalı bazı eserlerin bu şekilde destek- Ml de ötedenberi ittihaz edilmiş bir usuldü u da var ki bütün ünyada resmi Genim organları bir Tr eserleri ayni şeklide desteklemektedirle halde bahis konusu etmek için değil, bir eseri biran evvel gerçekleştirmek için yapılmıştır. 2. Sn. Yusuf Mardinin İngiltereden aki bir davet üzerine Londraya Türkiye hakkında konferanslar vermeğe (o gitmesi bir kaç ay evvel, takarrür etmişti. Bu gi- bi konferanslar Bakanlığımız hizmetle- rinden olup, bilhassa İngilterede eserleri- le isim yapmış rilmesinde usulsüzlük ve israf yoktur. Özellikle dış hizmetlerde bazı kırtasi formalite hataları veya eksiklikleri yüzün- den, zaman zaman kapanmamış hesapla- rın ortaya çıktığı, bütün de vlet dairele- rinde olağandır. Genellikle, zun veya sarf evrakının bulu sele tavazzuh eder. Sn. muamelenin vazzuh edecektir. Bu isin aydınlatılması içi i tetkikat hiç gerekli i gitmesinde isle bir kağ Ni ev dra yolculuğu arasında hiç bir münasebet yoktu ii ve Keza. Di Laurentis'in çevireceği fil- min senaryosunun, yapılması işi de ayrı bir meseledir. ae e v iki gün evvel, Sn. n zaruri bir görev ola- rak, pek de tehalük mede kabul ettiği bu iş için Bakanlığımız hiç bir masrafı ihtiyar etmemiştir. Bu beki Derginizde tavzih edil- mesini rica eder Basın - Yayın ve Turizm Bakanı Celâl Tevfik Karasapan AKİS/25