RAD Y O idare Uyusun da, büyüsün.. Geri kalmış yl çeşitli meşa- leleri halletmek zorunda, olan yer- lerde bazı yayın oranlarından isti- fade edilir. Bu yayım, organlarının ba- şında radyo ve televizyon gelmekte- dir. Çünkü her ikisi de, okuma-yazma öğretmekten tutma, bilimin kaydetti- ği en son gelişmeleri anlatmağa ka- dar, geniş ve bol imkânlara sahiptir- ler. Radyo ve televizyon aynı zamanda bir silâh olarak da kullanılabilir. ni- tekim, kullanılmaktadır da... Pro- paganda vasıtası olarak yayın yapan radyoların, istasyonların sayısı bu- gün, küçümsenecek gibi değildir. Öy- le radyolar da vardır ki, hiç bir işe yaramazlar. gayeleri (o yoktur, programlarla sâdece zaman doldurur, bol bol müzik çalar, arada bir de, bel- ki işe yarayacak bir yayın yaparlar. Acaba bizim radyolarımız kategoriye, girmektedirler ? kaktı-, yoksa, memleketin eksiklikle- ri gözönünde tutularak yapılmış programlarla çalışanlar kategorisine mi? Radyolarımız eğitime ne derece önem vermektedirler? Daha doğru bir ifadeyle, Radyo teşkilâtımız, eği- tim diyince ne anlamaktadır? Mese- lâ, 5 yıllık Plân uygulanmaya başla- dıktan sonra, Radyoya düşen bir gö- rev yok mudur? Hiç değilse, radyola- rımız, halk eğitimine önem veremez- ler mi? Okuma-yazma Maji sağ- lık ye tarım bilgisi verme gibi konu- larda plânlı bir şekilde çalışarak, gö- revlerini yerme getiremezler mi Bütün bu soruların cevabı "Hayır? olduğu için, radyolarımızın "Uyuyan Radyolar" grupuna dahil olduğu da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Ni çin uyur bu radyolar? Cevap hazırdır: Eleman yetersizliği, parasızlık ve çe- şitli imkânsızlıklar... leman gerçekten yoktur. Türkiye radyolarına radyoculuğu bilen, pro- gram hazırlamasını becerebilen ele- man bulmak şarttır. Yıllardanberi ih- mal edilen bu mesele, Ankara Rad- yosunda kısmen halledilmek üzere- dir. Radyo kendi imkanları ile bir kura açmış, programcı ve spiker ye- tiştirtmeye başlamıştır. Bu kursların hazırlanışında ve idaresinde çeşitli kargaşalıklar çıkmasına rağmen, An- kara Radyosu, kendi problemini ken- AKİS/26 dişi halletmesi bakımından, büyük bir adım atmıştır. Fakat mesele, bu kadarlıkla halledilmiş sayılabilir mi ? Radyonun eğitimci, propagandacı, kö tülüklerle mücadeleci ogörevini ye- rine getirebilmesi için daha başka elemanlara da ihtiyacı vardır. Bun- ların başında propaganda uzmanı gel- mektedir. Birçok devlet (dairesinde olduğu gibi, Türkiye radyoları da "dön baba, dönelim" uyuşukluğu i- çinde çalışmaktadırlar. Bu radyolar propaganda nedir bilmezler, dinleyi- ciye, gerekmeyen sözü gerekmeyen zamanda söyler, anlatılması gereken konuyu zamanında anlatmaz veya en gerekli konuyu, dinleyiciye biçmi- şiz şekilde duyururlar. (o Dinleyicinin bir psikolojisi vardır, dinleyicinin bir isteği vardır, denilmez. SELE SE Hertürlü Banka i 7 ÇETESİ XAKBANK işleriniz"için. ——, AKSiGORTA Bilumum fsigorta .muameleleriniz için Hizmetinizdedir., Çalalım, eğlenelim, gülelim... adyolaramız eğitime önem verme- e çalışırlar. Fakat hangi radyo- eğitimcisiyle, hangi eğitici mıyla? Radyo-eğitim konusu bambaşka bir daldır, bir ihtisas işi- dir. Radyo-eğitim uzmanının ayrı bir şekilde yetişmesi ve çalışması ge- rekir. Türkiye radyolarının en fazla muhtaç bulunduğu elemanlardan bi- ri de bu uzmandır. Radyolarımız 12 Mayıs 1963 tari- hinde yaz programlarına başlamışlar- dır. Bu program devresi, aslında, radyolarımız için bol müzik ve eğ- lence demektir. İktisadi hayatımızın yükselmesi için çalışıldığı, beş yıllık Plânın gerektiği gibi uygulanması i- çin ter döküldüğü, milletçe eğitime ihtiyacımız olduğunun durmadan söy- lenildiği bir oOdevrede radyoda yaz programı demek, müzik ve eğlence mi demektir? Radyolarımız acaba i- şi bu kadar kolayından alabilecek ra- hatlığı kendilerinde nasıl görmekte- dirler? N N Mr ZE Z Se GIT YAY İY yi (AKİS - 351)