Çay Nerde o çaylar! ya yaz olmuş ve üç günden be- ri ZENER sakalını' o sıvazlayan yaşlı adam — Ah evlât ah" dedi. "Sen hiç monkey pıcked tea -maymunun top- ladığı çay diye bir şey duydun mu?" Sonra titrek sesiyle sözlerine de- vam etti: "— Çin dağlarında, İnsanların çı- kamıyacağı yükseklikteki kayalar- da, bir nevi' yabani çay yetişir. Bu çayı önceden talim edilmiş maymun- lar, boyunlarına asılmış bir o sepete doldururlar. Dağlardan toplanan bu çayın öyle bir kokusu vardır ki, bir paket çayın içine iki parmak ucu i- le bir nez-be atıldığı zaman tasavvur edilemiyecek kadar güzel bir ha verir. Fiyatı da çok pahalı bu çayı ancak bundan kırk yıl önce belki bazı yaşlılarımız o içmişlerdir. Onlar da maymunlar tarafından top- landığını Oo herhalde (o bilmiyorlardı. 1910-15 yıllarında, o zaman Tahmis sokağında -yaa... bir zamanlar İs- A L E tanbulda böyle bir sokak vardı- çay- cı dükkanı bulunan Balabani bu çay- dan getirtir ve hatırlı omüşterileri- nin çay harmanlarına tezgâhın, al- tından gizlice bir çimdik koyuverir- di. Esasen o zamanlar her müşteri- nin ayrı bir harmanı vardı. Kendi çaycınızdan çay almaya gittiğiniz zaman bir kutudan 10 gram, öbürün- den 20 gram koyarak bir- harman yapılır ve bu harmanın formülü bü- yük bir sır gibi saklanırdı. Zaten çaycı bu harmanı biraz da göz ka- rarı ile hazırlardı. Çünkü çaylar 200 -300 çeşide ayrılırdı. Belli başlı bir tasnif yapmak gerekirse, Seylan çayları, Güney Hindistan çayları, Orta Hindistan çayları, Kuzey Hin- distan çayları, Pakistan çayları, Ca- va çayları, Sumatra çayları, Filipin çaylar ve nihayet güneyden kuzeye kadar çeşitli kalitelerdeki Çin çay ları..." İhtiyar bir-iki saniye durdu ve ağır ağır devam etti: "— İşte, otuz-kırk yıl önce mem- leketimizde çay zevki böyleydi. Bı- rak otuz-kırk yıl önceyi, onyedi-on- AKİS/16 LİRALIK PARA İKRAMİYELERİ ENS (Raklâme'lık » 1598) — YiR M | sekiz sene önce piyasalardaki Albay- rak ve Şafak çaylarını, yahut ithal edilen Lipton çaylarını unutmaya imkan var inidir?" Çay, 23 Maya 1942 tarihinde 42923 sayılı kanunla Tekel madde- si haline getirilmiştir. - Kanunun |. maddesinde, "Her nevi çayın ve kahvenin istihlâk için Türkiyeye sokulması odevlet (o inhisarındadır" denilmektedir. Bu suretle, ondokuz yıldan beri çay, Tekel maddesi hali- ne girmiştir. Bu tekelin iki sebebi vardır: Bi- rincisi, kuvvetli bir istihlâk o vergisi alınarak Hazineye gelir osağlanma- sı; ikincisi ise, Rize çaylarının dış rekabete karşı korunabilmesidir. Türkiyede çay yi çay istihsali 938-39 yılla- rında başlamış, 2 Nisan 1940 ta- rihli Resmi Gazetede yayınlanan 3788 sayılı Çay Kanunu ile çay- zi- raatinin nerelerde yapılabileceğinin tayini Bakanlar Kurulunun kararına bırakılmıştır. İki yıl sonra, yâni 23 Mayıs 1942 de, yayınlanan 4223 sa- yılı kanunun 2. maddesinde, "Tür- kiyede çay yetiştirilen yaş çay yap- rağının işlenmesi, Oo kurutulması ve bu maksatla yaş çay yaprağının mu- bayaası devlet tekelindedir" denile- rek, çay sanayii de ticareti gibi özel sektörün elinden alınmıştır. Bugün Rizede çay yetiştirildiği herkes tarafından bilinir, fakat bu çayın kalitesi nedir, ne miktar istih- sal olunur, maliyeti ne âlemdedir, bunlar bir devlet sırrı gibi saklanır. Onun için, yetiştirdiğimiz çay hak- lında çeşitli ve birbirinin aksi mü- talâalarla Ki mukad- derdir. Piyasadaki bazı tüccarlar, çayından nümune almak içi» müte- addit defalar Tekel İdaresine (o baş- vurmuşlar, fakat hiçbir zaman Te- kel Barajım aşamamışlardır. İthalât durumuna gelince... O da başlıbaşına bir hikâyedir.. İstatistik- lere bakıldığı zaman, 1955 yılında 11.2 milyon liralık, 1958 de ise 11.4 milyon liralık çay ithal edildiği gö- rülmektedir. Bu suretle, çay için yılda ortalama 4 milyon dolar civa- rında döviz , sarfedildiği omeydana çıkmaktadır. Senede 4 milyon dolar lık çayı yıllardan beri iki hindli fir- ma, yüzde 1,5 komisyonla omemle- ketimize temin etmektedir. Yuvarı lak bir hesapla yılda 60 bin dolar,