YURTTA OLUP BİTENLER Behçet Kemal Çağlar konuşuyor "Maziyi da Turnanın askeri cunta ile ilgisini açığa vurmamış olması gösterilmek- tedir. Ama Beyanname Hâdisesinin tahkikatı, harekete dahil, bilinen en yüksek rütbeli subayın Talât Tur- han olduğunu gösterdi. Mart sonunda başlayan tahkikata ait haberler bir süre sonra kendilerine "Genç Kema- listler Ordusu" adını verenlerin ku- lağına erişti ve onları pirelendirdi. Talât Turhan ve Ferhan Yırtlas bir hastahanede daha güven içinde bu- lunacaklarını düşünerek İzmire gel- diler. Ama evdeki hesap çarşıya pek uymadı. Haklarında tevkif kararı çı- karıldı. Bir kaç gün sonra da hâdise ba- şın tarafından haber alındı ve bom- ba gibi patladı. Mucirin halkaları gı, en ziyade tahkikatı yapanları rahatsız etti. Zira bir ay içinde ulunanla iktifa etmek gerekecekti. İş aleniyete vurulduktan sonra su al- -ında tahkikat yapmak imkânı orta- dan kalkıyordu. Fakat meselenin e- sası anlaşılıyordu. Hazırlık, Türkiye- de halk ile Orduyu karşı karşıya ge- tirmek isteyen cereyanın bulunduğu- nu gören, bunun şampiyonlarının De- mokrasi kalkanı altında rahat ve ser- bestçe faaliyette olduğunu müşahade den bazı genç subayların düştükle- endişeyi istismar ve kanalize et- AKİS/10 hasretle anarım..." mek hazırlığıdır. Yani, memleketin mumi ahvalinden faydalananların marifetidir. Bir de, bu çeşit gayret- lerin ve tertiplerin şimdiye kadar ce- zasıa kalmış olmasının verdiği cüre- tin' neticesidir. Fakat şimdi memle- ketteki şartlar ve kuvvet dengesi de- gişmiş, olduğundan, Ordu yüksek ko- mutanlarının idaresinde büyük ek- seriyetiyle birleşmiş bulunduğundan ve herkesin geçmiş hâdiselerden ders, ibret alması gerektiğinden harekate karşı tepki kesin oldu. Hâdiseyle alâ- kalı beş subay tevkif edildiler. Bu arada, İstanbulda beş deniz subayının tevkifinin aynı ana rastla- ması iki olayı çok zihinde ister iste- mez birleştirdi. Halbuki hâdiselerin birbiriyle alâkası yoktur. İstanbulda bahis konusu olan, bazı Eminsuların da iştirakiyle tertiplenen bir toplan- tıdır ve "Genç Kemalistler Ordusu" nun ismi dahi orada bilinmemekte- dir. "Genç Kemalistler Ordusu" da- ha ziyade Orta Anadolu Bölgesinde belirmiş bir mevzii hazırlıktır. Tepkinin kesin olması, hazırlığın içinde bulunanları paniğe (uğrattı. i başlarken tehlikenin bu kadar büyük olacağını (-yeminlerine rağmen- hesaplamamışlardı. İnkâr, tevil yoluna saptılar. Aciz içinde ol- duğuna inandıkları ve arkadaşlardı inandırmak istedikleri Hükümet hiç de aciz görünmüyordu! Dernekler Aslına rücu Şiyah saçlarını arkaya doğru tara- mış olan orta boylu, kahverengi elbiseli adam derin bir nefes aldık- tan sonra işaret parmağını havada sallıyarak: "“—Arkadaşlar siz atatürkçü, devrimci eski halkevleri gerçek ide- alistlerini, çarpık ve sapık fikir ce- reyanlarından herhangi birine meyil- ihtiyaç, bir borç haline gelmiştir. Biz ırkçı değiliz, turana değiliz, biz ümmetçi değiliz, komünist değiliz. Aceleyle hazırlanmış eski tüzükteki bir madde yüzünden kimsenin bizi gerici veya durucu saymasına rıza gösteremeyiz" dedi. Fakat sözlerine devam edemedi. Önce ilk sıralardan yükselen "yaşa, varol" sesleri gittikçe arttı ve ko- nuşma duyulamaz hale geldi. Salonu dolduran 84 delege ayağa kalkmış, hatibi alkışlıyorlardı.. Olay, önceki haftanın sonlarında Başkentte, Atatürk Bulvarından B.M. M. binasına sapan yolun köşesindeki iki katlı gri binada geçti. Orta boylu, kahverengi elbiseli adam milli şair diye tanınan Behçet Kemal Çağlardı. Çağların konuşması Türk Kültür Dernekleri Tüzüğünün bir maddesiy- le, ilgiliydi. 27 Mayısı takip eden gün lerde kurulan derneğin tüzüğü ale- lacele hazırlanmış ve Türkeşin be- ahsin Banguoğlu Büyük o vebal T