düler. A. P. lilerin, hele en azgınla- rının nasıl bir ruh haleti içinde ol- duklarını biliyorlardı. Nitekim aynı gün, bunlara alık, Gümüş- palanın ta kendisinin ne halde bu- lunduğunu gözleriyle görmüşlerdi. Komonist, komonist, komonist! gün . nin, Büyük Kongreden nra en yüksek icra organı olan Temsilciler Meclisi son olayları gö- rüşmek üzere toplanmıştı. Toplantı- nın başlangıcında Genel Başkan Gü- mmlişpalı gazetecilerin suallerine ce- vap verdi. A, P. liler, gösteriş olsun diye toplantılarını tahrip edilmiş o- lan Genel Merkezlerinde yapıyorlar- dı. Bir ara Gümüşpala, koridorda B.M.M. nin ilk oturumunu tesbit eden panoramik bir fotoğrafı gös- terdi. Fotoğrafta birkaç gün evvelki olayların hafif bir izi vardı. Gümüş- pala, fotoğrafa sıçram lekesini işaret ederek gazetecilere döndü ve: * —- Bunu görüyor musunuz? Bu darbeyi Meclise, Türk Gençliği değil Komünistler indirmiştir. Türk genç- liğini tenzih ederim.. Aralarına sızan komünistler böyle bir şeye ancak te- vessül ederler" dedi, sonra harap e- dilmiş binada halen temizlenmemiş olan molozlara basarak yürüdü. Konuşma sırasında: "— Bunun hedefi A. P. değildir. Bunun hedefi, Büyük Meclistir" de- yince bir gazeteci mırıldanmaktan kendisini —A.P.dir, A, P." Akılları başlarına geldiğinde "A- leyhimizdeki gösterileri o tertipleyen C. H, P. veya komünistler değildir. Hadiselerin derininde çok daha önem- li unsurlar yatmaktadır" diyen A. mn yetkilileri haftanın başında tekrar rota değiştirdiler ve başını ku- -- gömmüş deve kuşları gibi "C. H. P... Komünistler.." diye sayıklamaya tekrar başladılar. Ama bu politika, zaman zaman yı (A. P. lilerin ha- zin itiraflarda bulunmalarını (o önle- medi. Haftanın başında A. P. Genel İdare Heyeti üyesi Turan Bilgin hiç alışılmadığı bir şekilde Meclis Ba- sın bürosundan içeri girdi. Genç mil- letvekilinin omuzları hafifçe çökük, yüzü karmakarışık, saçı sakalı uza- mış ve gözleri süzülmüştü. Gözünü budaktan sakınmadığını defalarca söyliyen ateşli A. P. linin konuştuk- larını işitmek bir hayli zor oluyor- du. Bilginin mizansenine sesi de uy- muş ve kısılmıştı, 27 Mayısçılığıyla tanınmış, dev- rimci bir gazeteciye Bilgin bir ara şöyle dedi: KULAĞA KÜPE Tersine Dünya Hani , asacaklarını kesecekle- i alkın bir işaretlerini dırıcı tavırda bağırıyorlardı: — İhtilâl Hükümete karşı olacaktır. Elbette (o Hükümete . Muhalefete karşı ihtilâl nerede görülmüştür? oHenı bi- zim ihtilâlimiz onların ihtilâli- ne benzemeyecektir. Omuz üze- rinde baş bırakmayacağız.." Peki, Muhalefete karşı nü- mayiş nerede EMMA ? Ama bizde oldu Hani, bizim da benzeme- miz de bazan fena olmuyor doğrusu. — Nümayişlerin son günü iste- seydik Türkiyeyi kana bulardık... Son devam etti: — O gece telefonla bütün illere itidal tavsiye ettik.." Gümüşpala kendinden geçmiş En tabii fotoğrafi YURTTA OLUP BİTENLER İlâve etti: yaeride 20 bin kişi, Ba- kesirde bir o kadar toplanmış, emi- mizi bekliyordu.." Bir an durdu: "-x« Ama biz memlekette kardeş kanı dökmeyi istemedik.. Her sora na sükünet tavsiyesinde bulunduk. Patırdı çıkarmamalarını söyledik. Onları teskin ettik... Bilginin sözlerini alaylı bir tebes- sümle dinleyen a cümlenin sonunda dayanamadı, "— Peki ama neden vi Yapsay- dınız bakalım.. Yapsaydınız da ke- sinb irneticeye varsaydık.. Memle- kette tarafların hangisinin kuvvetli olduğunu anlasaydık. Böylelikle me- seleyi kökünden halleder, rahatlar- dık.." diye bir şaka yaptı. Bilgin gülümsemeye çalışarak karşısındakini cevaplandırdı; Böyle bir şey yapsaydık si- galebe KR — Neden ? Bu kadar kuvvetli olduğunuzu günlerdir söylüyordu- nuz?" Başınıtevekkülle aşağı indiren Bilgin bu defa fısıldar gibi itiraf ti: "— Ama Silâhlı Kuvvetler bize karşı koydu...» A. P. nin Temsilciler Mecis milletvekilleri bu hava içindeyken toplandı. öncesi - sonrası Doğrusu istenilirse A.P.nin bu toplantısından fazla bir şey bek- leyen, .bu hafta Ankaradaparmâkla gösterilecek kadarazdı. Şimdiye ka- ar .nin ve onu ele geçirmiş bu- lunan takımın zihniyetinin bin mis- li görülmüştü: Fırtına kopunca sin- mek, bunun geçtiğini sanar sanmaz yeniden eskitutuma sarılmak. Nite- kim Temsilciler Meclisinin açılışın- dan önce kendi Grupunda konuşan İsmet İnönü bu görüşünü arkadaşla- rından saklamak lüzumunu duymadı. Anlaşılıyordu ki Başbakan hesapla- rınıyaparken bu gerçeği kulak ar- kasına atmıyor, tam aksine, şimdi ki kadar hep doğrulanmış teşhislerin den birini teşkil eden bunu dikkate, kaale alıyor, ona göre davranıyordu Sahiden de Temsilciler Meclisi Gümüşpalanın üyelere bir kuvvet şı- rıngası zerkiyle başladı. Ama bu de- fa yaman Gümüşpala bütün ölçüleri kaçırdı. Arkadaşlarını “30 milyonun temsilcileri". olarak selâmladı! Bi- defa nüfusumuz henüz 30 milyonu bulmamıştır. Üstelik, İstatistik Ge- nel Müdürlüğü tarafından son hafta içinde yayınlanan rakamlara göre 1961'in hem Meclis, hem de Sen-