JALE Son zamanlarda bu sütunlarda çı- kan köy enstitüleriyle ilgili yazıla- rı okudum. Köy enstitüsü çıkışlı bir öğretmen olarak birkaç sözüm var. Basındaki bu tartışmaları okumakta- yım. Ben derim ki, eğer malüm bir devrin siyasetçileri geriliğe, cehalete, ırkçılığa, ve ümmiliğe çanak tutma- mış olsalardı, ağalar, şeyhler ve bazı beyler Türk köylüsünün okuyup yaz- masından gocunmazlardı. Köy ensti- tülerini karalamaya hiç kimse cesaret edemeadi. Size, başımdan geçen bir hikâyeyi anlatacağım: 1959 yılında Doğuda bir köyde bulunuyordum. İmtiyazlı bir vatandaşı yirmi vatandaştan üstün gören bir zihniyetin Sarman savur- duğu bir devirdi bu. Köye resmi bir jip geldi. içinden, devrin ocak, bu- cak ve ilçe D. P. başkanlarıyla, kö- yün ağası çıktılar. Ellerinde sepet- ler ve içkiler vardı. Gene bir banka- yı soymuş, dönüyorlardı. Ağa, muh- tarı çağırdı, kuzu kesilmesini, köy- lüyü toplamasını, beraber içecekle- rini bildirdi. Köylü, istemiye istemi- ye toplandı. Başına geleceği biliyor- du. Yemekten sonra ağa: — Hepinizi Vatan o Cephesine yazdım, gelin imza edin" dedi. Durumu yakından izliyordum. "— Hoşgeldiniz ama, su Vat Cephesi nedir, bize anlatır MZ diye sordum Ağa hiddetlendi: " — öğretmen, yeter! (sen bunu anlamazsın. Sana simdi değil, sonra anlatırım. ei bir ile gideyim de sen gör!' de Sonra köylülere döndü: "— Ben ilerde mebus olacağım, imza edin!" diye tazyikte bulundu. Mevcut 41 kişiden 32 si çekimser kaldı, 9 kişi imza etti. Ağa memnun- du. Dayanamadım, ağaya düşündük- lerimi bir bir söyledim. Ağa kızdı: ” izi okuttular, başımıza bela ettiler. Kökünüzü kazıyacağız sizin!" diye bağırdı. Köy enstitülerini neden istemedik- AKİS/32 CANDAN OKUYUCULARIYLA KONUŞUYOR lerini daha fazla anlatmaya lüzum var mı bilmem ? Evet, köy enstitülerinin oamacı çocuğunu okutmak, hem âilesi- hem de memlekete faydalı bilgi- terle mücehhez olarak onu gene kö- ye göndermekti. Okulu bitirdiğimiz yıl and içmiştik. Şöyle diyordu bu and: "Köye ışık, devrimlere bekçi. Memleketimin ve milletimin bütünlü- günü bozan her cereyanla savaşma- ya, gerekirse seve seve canımı vere- ceğime şerefim, Türklüğüm ve namu- sum üzerine and içerim!" Bu and hâlâ bizim andımızdır. Köy enstitüsü çıkışlı öğretmen her gün bu andı okur. Komünistlik bu- nun neresinde? Köylünün aydınlan- raşmışlardır. 1950 * 1960 arasında oy avcılığı, sandalya hevesi ve vatan- daşı aldatma edebiyatı bu savaşın hızını arttırmıştır. Bu zihniyetle mü- cadele ve kanun dışı her arzuyu yok etmek bizim en büyük ödevimizdir. Anadoluyu Doğu, Batı; o vatandaşı Köylü. Şehirli, diye siyasi emellerle bölenlere düşmanız. Gericilerin, ırk- çıların, yabancı ideolojilerin o karşı- sındayız ve, devrimlerin (o bekçisiyiz. Büyük Atanın bize devrettiği (o dev- rimler yaşıyacaktır. Kozmopolit fi- kirlerin, yeşil sarık sorarak bu mil- leti kandırmanın devri artık kapan- mıştır. Gelelim, teşkilâtımızdan olup da bölücü fikirlere hizmet edenlere.. Bunlara politika kurbanları geçmek mümkündür. Unutmamalı ki, biz köy enstitüsü çıkışlı menleri» öğretmen okulu (o çıkışlılar yetiştirmişlerdir. Menşe farkının da aynı şekilde aleyhindeyiz. Evet, köy enstitüsü (o çıkıdıyım. Tek emelim var: Ay - yıldızlı bayra- gımın dalgalandığı her yerde, köy- de ve kentte, vazifemi, memleketle- verlik duyguları İçinde başarmak ve her günün muhasebesini yaparak, bu fakir memleketin bize verdiği para- yı, az da olsa, hak etmek... Mehmet Özyol - Merkez Balibeyli İlkokulu Müdürü - Erzincan a e ben öyle zannedi- m ki, bugün enstitü dâvası, meraleketimizdski İlerici- Gerici sava- şının bir sembolü olmuştur. Herhal- de çoğunluk dâvayı bilmiyor. Allahtan ki, mesleğiniz "sabır" mesleğidir. Çocuğa alfabe belletir gibi, bu > dâ- vayı herkese anlatmanız, belletme- niz gerekiyor. Size başarılar dilerim. Birkaç aydır dikiş dikiyorum, ev- velâ konu komşuya ufak tefek dikerek işe başladım. Ucuz diktiğim için hem çabuk tutundum hem de çok para kazanmaya başladım. İşim beni fazlaca sarmaya başladı. Gelen dikişi çeviremiyorum. Fiyatları yük- seltmeğe de utanıyorum. Aldığım di- kişleri yetiştirememek korkusu için- deyim. Bazan, geceyarısı kalkıp di- kiş diktiğim veya, biçkiyle uğraştı- ğım oluyor. Bu işleri yapmayınca da uykum kaçıyor. Çok geceler dört sa- atten fazla uyuyamıyorum. Kocam ra- hatsız oluyor. Hattâ, dikişi bırakma- mı bile istiyor. Bu durumda ne yapa- bilirim? Ayşe Özkan - İstanbul Evvelâ kendinize bir yardımcı tutun. Sonra, bu yardımcıyı göstererek, en yakınlarınıza bile fiyatınızı çe- kinmeden, ölçülü şekilde artırın. Haftada kaç elbise dikeceğinizi he- sapladıktan sonra fazlasını uzak ta rihler için alın. İşinizi yavaş yavaş yardımcılarla büyütür, atölye sekli- ne sokarsınız. Şimdilik, elinizdeki di- kişleri bitirince, birkaç gün tatil ya- pın. Bu tatil sırasında hiç yeni iş al- mayın. Akşamları hafif bir müsek- kin, hattâ, doktor tavsiyesine göre uyku ilacı alarak yatın. Günde en az sekiz saat uyuyun. Hayatınızda yaptığınız o değişiklik, o sinirlerinizi bozmuş. Bu yeni duruma da elbette ki alışacaksınız. Fakat, o herşeyden önce, kendinize bir çekidüzen verin. işinizi intizama sokun.