YURTTA OLUP BİTENLER bah CHP Meclis Grupunun toplantı- sına katılan Bekata öğleye doğru o- dasına gelir gelmez Özel Kalem Mü- dürü Ziya Çokere Emniyet Genel Müdürünü aramasını söyledi. Beka- tayla Arasın telefondaki konuşma- ları kısa, fakat öz oldu. İçişleri Ba- kai Arasa: — Zarfları kapatın, bana gönde- 2 Evet, resimleri de.. Neden bah- settiğimi anladınız değil mi?" dedi. Bahis konusu zarflar günlerdir ya- pılan çalışmaların neticesiydi. Böylece genel görüşmeyle ilgili bütün dosyalar bakanlıkta o toplan- dıktan sonra çalışmaların ikinci saf- hası başladı, öğleden sonra bakanlı- ga bağlı genel müdürler kendi saha- larını ilgilendiren dosyaları inceden inceye gözden geçirerek gerekli ra- porları hazırlamaya koyuldular. Ça- lışmalar ancak gece yarısından son- ra saat bire doğru tamamlanabildi. Bu saatte Özel Kalem Müdürünün masasına bırakılmış olan oraporlar 50-60 sayfalık bir dosya teşkil et- mekteydi. Hıfzı Oğuz Bekata ancak bundan sonra rahat bir nefes alabil- di. Artık bu gece rahat, deliksiz bir uyku çekebilirdi. Bekata arkadaşla- rına iyi geceler diledikten sonra bu pek kıymetli dosyasını da yanına a- larak evine döndü. Gerçi ertesi günü kendisini son derece yoğun bir çalış- ma bekliyordu ama işlerin asıl ozor tarafı tamamlanmıştı. Bekata müs- terihti. Başka bir adam Salı gecesini, bir başka adam daha çalışmayla geçirdi. Bu Başbakan İnönüydü. İnönü, memleketin sivil ve askeri güvenlik teşkilâtı tarafından hazırlanmış dosyaları itinayla tetkik etti. Verilen bilgilerden açıkça orta- ya çıkan, A.P. nin idareci takımından bazı kimselerin inceden inceye bir "Kalk Hareketi"nin hazırlıklarını yapmış oldukları ve Bayana çıkışı vesilesiyle bu plânın tatbikine geç- tikleriydi. Bayar, hareketin başına geçmişti. Onun huzurunda, eski D.P. li ve yeni A.P. li bir çok milletvekili- nin iştirakiyle toplantılar yapılmış, meseicitr görüşülmüş, kararlar alın- mıştı. A.P. için mesele şöyle ri ie du: Bu faaliyetleri A.P. vip et- mekte midir, etmemekte midir? Et- miyorsa, bu faaliyetlerin, (adaletin pençesine düşeceği muhakkak fail- lerini bünyesinde muhafaza edecek midir, koruyacak mıdır? yoksa onla- rı telin mi edecektir? Bu, şüphesiz, Hükümetin bir siyasi partinin okapa- tılmasına karşı olan bütün temayüy AKİS/14 Dışişleri Bakanlığı binası Uyan sunam derin uykudan lüne rağmen A.P. nin kaderini ilgi- lendirecektir. Zira bilindiği gibi, bir siyasi te- şekkülün hangi faaliyetlerde bulun- duğu takdirde kapatılacağı Anaya- sada yazılıdır, bunun takdir o hakkı Anayasa Mahkemesine aittir ve A- nayasa Mahkemesinin üzerinde Hü- kümetin ne bir kudreti» ne bir tesiri vardır. "A.P. Dosyası"nda bu çeşit faaliyet ise, maşallah tümen tümen- dir. Dış Politika Ehlem ve Sehlem İçinde bulunduğumuz yılın başla- rında Mısırda yürürlüğe giren bir kanun, Türkiyede geniş yankılar uyandırdı. 19 Ocak 1963 te yayın- lanan bu kanun Nasırın sosyalist politikasının etkisiyle "yabancıların Mısırda toprak edinmelerini oönle- me" gayesini taşımaktadır anunun, Türkiye açısından ö- nemli olan tarafı halen sayıları 3 bi- ni bulan Türk vatandaşının oMısır- daki mallarının istikbali (o meselesi- dir. Zira bu yeni kanunla yabancıla- rın yeni topraklar edinmeleri önle" nildiği gibi, daha önceki tarihlerde ve' bilhassa Osmanlı Devleti zama- nında Türkler tarafından o alınara bir kısmı vakıf haline getirilmiş o- lan arazinin 'istimlâki de mümkün olabilecekt i yani yı on yıldanberi sk regelen bir hikâyenin finalini teşkil etmektedir. Mısır Hükümeti oKral-' lığa son verdikten sonra 1952 yılın- dan başlıyarak çeşitli tarihlerde çı- kardığı kanunlarla yabancıların e- lindeki araziyi fakir çiftçiye dağıt-. mak ve ötedenberi düşünülen top- rak reformunu o gerçekleştirmek is- temektedir. Ancak bu konuda önle- rine çıkan en büyük güçlük geniş a- razilerin büyük kısmının yüzde 98 inin- vakıf olarak iişletilmesidir. Hükümet halktan çekinmekte ve bir tek hareketle bütün vakıfları birden istimlâk edememektedir. Tek çıkaryol bu isi yavaş yavaş gerçek- leştirmektir. Bu sebeple Nasır ilk o- larak 1902 yılında 180 sayılı kanunu çıkardı. Bu kanuna göre Mısır Ev- kafında şahıslar lehine tesis (o edil- miş olan vakıflar -Ehli vakıf, vakıf olmaktan çıkarılarak mülk haline getiriliyordu. Fakat hemen her va- kıf malda birden fazla hak sahibi- nin bulunması, vakıfların müstehik- lere taksimini zorlaştırıyordu. lece kanun tatbik imkânı obulama- dan 1958 yılma kadar sürüncemede kaldı. 1958 Ağustosunda ( çıkarılan diğer bir kanun ise malların hak sahibine tesliminden çok müstehikle- rin hayatta olup olmadıklarını kont- rol etmek gayesini taşıyordu. Bu 122 sayılı kanuna göre hak o iddiasında bulunanlar 24 Ağustos 1959 tarihine kadar Kahirede kurulmuş olan "ts- batı Hüviyet Ve Sıfat Komisyonuna" bizzat müracaat ederek hak sahibi olduklarını bildireceklerdi. - Komis- yon bütün müracaatları dikkate ala-