cede rol oynayan M. Ali Aytaca, bi- le bir türlü k maktadır. İkinci grup müfritleri temsil eden gruptur. Ne olursa olsun A. P. nin şimdiye kadar takip ettiği politikayı takip etmesini ve teşkilâtın bunu arzula- dığını savunmaktadırlar. Bunlar Gü- müşpalanın başta kalmasını, Genel idare Kurulunun vazifeye devam et- mesini ve hiç bir değişikliğin yapıl- mamasını istemektedirler. Bu yüz- den, ilk grup ile ikincisi birliktir, Ü- çüncü grup mutedillerin desteklediği ve ekserisi eski D. P. li ileri gelenler olan gruptur. Bunlar Gümüşpalanın çekilmesini, yerine doğru dürüst bir Genel Başkanın bulunmasını o iste- mektedirler. Meclis Senat TU- punda bir hayli kalabalık sayıya ha- tereddüt eden ör sayıda miliet- Bundan üç yıl önce, gene böyle bir ilkbaharda çok kimse çok D.P. milletvekiline gidişin çıkar yol ol- madığını eğer başlarındaki ekibi atamayacaklarsa sorumluluğu onla- den ibaret kaldı, ha azı ayda yaşadıklarından, bir kısmı da sadece şahsi menfaat en- dişesinden söylenenleri kulak arka- sı etti. Felâket gelip çatmakta ge- cikmedi ve hem bu milletvekilleri, hem yakınları, aileleri çok çekti. Bugün, A.P. yi müfrit ekibin e- linden kurtarmak ümidinin tama- mile kaybolduğu açık olarak orta- dadır. . nin hayrülhalefi olmak iddiasındaki siyasi teşekkül, sahi- den D.P. nin yuvarlandığı yokuşun üzerindedir ve bunun yarısını geç- miştir. Bir gün gelecektir, güven- dikleri İsmet Paşa bir defa daha "Artık sizi ben bile kurtaramam" sözünü tekrar edecektir. İstikbale varken bir ihtilâlin olamayacağı gerçeğinin üzerine bina etmekte- dirler ve kendilerini, melanet icra- sında muafiyet sahibi osanmakta- dırlar Oİsmet Paşaya karşı bir ihti- ötekiler, en ziya- de uyuşukluk ve pısırıklıktan, da- ıstırap vekili olmasına rağmen diğerlerinin baskısı geniş bir kitlenin ayrılması- nı belki sağlıyabilecektir. İşin güzel tarafı, istifa edecekler arasında rast- anaca AZI mler umumi efkârı bir hayli iasrele düşürecektir. anlış hesap Temsilciler (o Meclisindeki konuşma- arda, durum şöyle özetlendi: A. P. nin Başkentte ve İstanbulda kuv- veti yoktur. Hükümet kuvvetleri bu- ralarda A. P. nin karşısındaki Genç- liği himaye ettiğinden bunlar A. P. binalarını, A. P. li gazeteleri tahrip edebilmektedirler. P. taşrada dehşetli bir kuvvete sa- hiptir ve kütleler bir anda harekata gelebilirler. Onun için. A. P. son ko- zunu oynamamıştır. Gerekirse, rada bir kuvvet gösterisine girişmek kabildir. O bakımdan yapılacak iş şudur; Hükümete demek lâzımdır ki Yaşla Kuru lâlin olmayacağı doğrudur. Ama melanet erbabının hakkından gel- mek için memleketin sağlam kuv- vetlerinin yayındaki tek okun ihti- lâlden ibaret bulunduğunu sanmak bütün budalalıkların en ül, dür billarına başka türlü (o yıkıldığını görürlerse, kabahati kendi muhay- yele fakirliklerine (| vermelidirler. D.P. nin kopyası olan bu partinin mahsupları kullandıkları metodlar- da, propagandada, taktikte ve stra- tejideki "yenilik yapamama zaaf- larını akıbet tahmininde de yapa- mamaktadırlar, öyle bir dalga ge- lir ki İsmet P. yı götürmez ama, götüreceklerini götürür. Ondan son- ra her şey, normal seyri içinde de- vam eder. Bir adam bunu göze almıştır, bu- nun kendisine ve memlekete zarar getirmeyeceğine inanmaktadır, bu- nun çıkar yol olduğunu sanmak- tadır. Söylenecek hiç bir söz yok- tur. "Allah akıl fikir versin" de- mekten başka.. Ama bir adam hu- susi bütün sohbetlerde bu tutumunun kötülüklerini, milli ve şahsi zarar- larını söyler. İş başındakileri en a- gır şekilde suçlar. sonra da onla- rın kaptanlık ettiği teknede kalır, onu anlamak imkânı yoktur Böy- leleri için yapılacak şey derhal kap- tanı ters rotasıyla başbaşa bırak- YURTTA OLUP BİTENLER “Arkadaş, sen bizi Ankara ve İstan- bulda korursan biz da taşradaki küt- leleri ayağa kaldırmayız. Ama sen bunu yapmazsan sana gösteririz" Bu, Ankara ve İstanbulda 28 Ni- san - 27 Mayıs arası nümayişleri o- lurken Menderesin aklı ve Menderes asılırken "Asamazlar.. Kütleleri ha- rekete geçiririz. Tozu dumana kata- rız" diye naralar atanların feraseti dir. Ama yanlış hesap Temsilciler Meclisinde, gerçeği göstermek iste- yen bir kaç ender simanın gayretle- rine rağmen çok taraftar buldu ve bir kıymeti var sanıldı. Temsilciler Meclisinde meselenin halli yolunda Grup İdare Heyetleri- nin hazırladıkları rapor okunurken Gümüşpala işe fazla müdahale et- medi. Bu raporda birkaç baş isteni- liyor ve bazı çevrelerin bununla tat- min olacağı belirtiliyordu. İlâhların kurbanları Evliyaoğlu, Önder, Aytaç mak ve "Allahaısmarladık* demek- tir. Şerefli davranış budur, haysi- yetin icabı budur, nihayet memle- ketseverliğin emri budur. Bağım- sız mı kalır, Y.T.P. ye mi girer, da- ha cesur ve komplekssiz davranıp C.H.P. de mi siyaset hayatına dev vam eder, yoksa basiret ve itidal yolundaki C.K.M.P.ye mi katılır, yül belicesiilir ve saygıya lâyıktır, Saygıya lâyık olmayan, nasıl ol- sa bir şey olmaz malihülyası için- de önümüzdeki seçimlerde o millet- vekili veya senatör olarak yeniden Meclise girme şansını A.P. nin e- fendilerine uşaklık etmekte ve tas- vip etmediği politikaya kavuk sal- lamakta görmektir. D.P. den çıkan- lar Hür. P. etiketi altında 1957 se- seçim sisteminde kaşla göz arasın- da yapıverdiği alicengiz oyununun sonucudur. Nitekim o siyaset adam- ları bugün memleketin politika ha- yatında şerefle ve en yüksek mev- kilerde rd oynamaktadır. Aksi tutumu zeka dameti sa- yan kısa vadeli görüş sahibi D.P. milletvekillerine gelince... Onların sonu tarif istemeyen bir açıklıkla ortadadır. AKİS/11