2 Mart 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

2 Mart 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

JALE OKUYUCULARIYLA 450 sayılı AKİS'te "Köy Enstitüle- ri Dâvamız" başlıklı bir yazı ya- yınladınız. Doğrusunu isterseniz, bu yazınızdan sonra ben, sizin de köy enstitüsü De olduğunuz kanısına vardım r köy enstitüsü çıkışlı değilseniz, “kurumları tanımadığını- zı rahatça söylemek mümkündür. Çünkü, köy enstitülerinde ( eşineği- timin nerelere kadar o götürüldüğü tecrübelerle sabit olmuştur. Bununla ilgili örnekleri Bakanlık dosyaların- da bol bol bulabilirsiniz. Eşineğitim köy enstitülerinde (o yürümemiştir. enstitülerinin yoğunlu. da İT dir Köy , bu kurumlarda kafa- ca ve sedente çalışmayı ayni şekilde değerlendirmeyi o öğreniyormuş! İç- tenliğimi kabul etmenizi (o dileyerek size şunu söyliyeyim: Bu, sizin bir ön- yargının tutsağı olduğunuzun delili- dir. Fikirlerimi biraz açıklıyayim: Siz, uygulama alanını görmeden tam men nazari yollardan sonuca varı- yorsunuz. Uygulama sizin iddianızın tam karşıtı olmuştur. Örneğin, ens- titü çıkışlı öğretmene at verilmiş, arazi, pulluk verilmiş, çeşitli tarım sanat araçları verilmiş, ama bunların hiçbirisini İl, amana, dağıtmıştır. Bu öğretmenler, eğiti- mini katiyen benimsememelidir. Bunların en, ünlülerinden biri, oda- sında akmadık yer kalmadığı halde, dama çıkıp iki loğ vurmayı akıl e- dememiş, fırıl fırıl dönerek, odada kuru bir yer bulmaya savaşmıştır!.. Böyle çok misal verebiliriz oama, ne çıkar? Günün modası "Köy Ens- titüleredir. Bil, bilme; söyle gitsin, değil mi Jale Candan? Bir yanılma- nız daha var: Sadece köy enstitülü fidan dikmez. Her öğretmen hem fi- dandiker, hem yetiştirir hem de ürü- nünü alır. Çünkü mevzuatımız, öğ- retmeni bu işleri yapmakla sorumlu tutmuştur. Aklandığınızı kabul edersiniz sa- nırım. Uygulama bahçesinde tek fi- dan tutturamamış tümen tümen enstitü çıkışlı öğretmen vardır. Bu- gün şehir okulları da, köyün zahme- tinden kaçmış pek çok ülkücü ensti- tü çıkışlı öğretmenle doludur. Eğitim dâvası yalnızca bir retmen bulma" veya AKİS/32 “öğ- okuyup yaz- CANDAN KONUŞUYOR a" davası da değildir. e Enstitüler hiçbir zaman eğitim dâvasının tek hal yolu olamaz, olmamıştır, olmı- yacaktır. öğretmen okulu çıkışlı okurunuz, İlköğretim müfettişi Mehmet De- gerliyurt — Erzincan Sayın okuyucum; öncelikle şunu söylemek isterim ki, ben köy ens- titüsü çıkışlı veya öğretmen okulu çıkışlı öğretmenler arasında hiçbir fark gözetmiş değilim. o Birincilere karşı duyduğum sonsuz saygı ve sevgiyi ikincilere karşı da duymak- tayım. Bunu söylemek bile lüzumsuz. Bu iki müesseseyi, birbirinin tamam - layıcısı olarak kabul ediyorum Köy enstitüleri (hakkındaki "çı- kış" larmızı iki yönden ele alma gerekecek: Birincisi enstitülerin iç hayatları üzerindeki fikriniz; İkin- cisi, enstitü çıkışlıların çalışma ve başarıları üzerindeki fikirlerinizdir. Memleket meseleleri hakkındaki fi- kir ve görüş içtenliğinize elbette ki inanırım. Ama, enstitülerin iç haya- tı hakkında imalarınız ve ih- barcıların istediği sonuca hiçbir zaman vermemiş olan tahkikat dosyaları (ohakkındaki o iddialarınız- da samimi olmadığınızı söylersem, lütfen hoş görün. Çünkü siz, bu dosyaların enstitüleri hiçbir zaman karayılamamış (olduğunu benden çok daha iyi bilecek durumdasınız. Ben biliyorum ama, siz de biliyorsu- nuz. Memleketin en aydın bir züm- taassup ve ayni iftiralarla karşılanmış olduğu- nu elbet takdir edersiniz. Daha 1918'- de, kızlara mahsus İnas Darülfünu- nu kapatılıp da yerine "tahsil birli- gi", yâni “eşineğitim" kabul edildi- ği zaman, "erkeklerle dizdize (ooku- yan" kızlar hakkında az mı İhbar- lar yapılmıştı? Fakat o devirde bile, ileriye doğru gidiş odurdurulamadı. Köy enstitülerinin bu konuda uğra- dığı iftiralar, daha evvel Kız Mual- lim Mekteplerinin uğradıklarından daha mı çoktu? Lütfen düşünün. Ne olur, içtenlikle düşünün. İnsanoğlu- nun bulunduğu her yerde, istenmi- yen bazı şeyler olur. Tarlada, su ba- şında veya okulda.. Ama tahkikat, köy enstitülerinde bu kadarının da olmadığını göstermiştir. e Erkekler, kız arkadaşlarını nn kendile- rine ödev bilmişlerd İkincisi enstitü m. ait ka- nılarınızdır. Milli Eğitim örgütünün dırmış enstitü çıkışlı sanatçılar or- tadayken, bilmem ki ne demeli? Bir Zirkayı Yetiştirme Yurdu Mü- dürü var ki, köye, kendi çabası ile elektrik getirmiştir. Çocuklara yap- tırdığı çiçek bahçesinde çimen yeri- ne maydanoz var! Çocuklar yüzme havuzu bile yapmışlar, o gözlerimle gördüm Ankara yakınında, oKarakusun- lar köyünde sizin gibi bir İlköğretim müfettişine rastladım Eğitmenlik müessesesini tutmuyordu ama, eğit- menin gittiği her köyün, hiç olmazsa okul bahçesinin yeşerdiğini saklamı- yordu. Bu, öğretmen okulu mezunla- rının başka türlü hareket ettiği mâ- nasına gelmez tabii... Eğitim dâvasının yalnızca (ooku- ma-yazma dâvası, yalnızca kâfi mik- tarda öğretmen yetiştirme Oo dâvası demek olmadığını bildiğim içindir ki, kafa ile beraber vücudu da çalıştıran ileri ve gerçekci bir eğitim ve öğre- timi amaç tutan köy enstitülerine i- nanıyorum. Köy enstitüsü, köye, ay- ni zamanda sağlık memuru yetiştiri- yordu. 1960 yılında öğretmen ihtiya- cı, büyük çapta halledilince, daha fazla sağlık memuru, bunun yanın- da tarımcı, kooperatifci, teknik ele- man yetiştirilecekti. Ama, enstitü çıkışlıya araç ve toprak verilmiş, ve- rilmemiş, bu teferruattır. Hele ens- , kuruluş ilkelerini kaybetme - den açılsınlar, elbette ki bu teferru- at, bunun gibi belki başka uygulamadan faydalanılarak, yaca göre âyârlanacaktır. Mesele bu değildir Mesleğinizden değilim, sevgili o- kuyucum. Bunları omantıkla, biraz da tetkik ederek buluyorum. Onun için, fikir değiştirmem pek lay güzel, arı türkçe kelimeler dim. Teşekkürler. öğren-

Bu sayıdan diğer sayfalar: