Para Koruma Kararlarının Hukuki Durumu Gecenlerde, bundan onbeş gün ön- ceki AKİS'te, kararname yayın- lanması konusunun Anayasaya ay kırı olup olmadığı meselesini ince- lemiştik. Kararnameler arasında memle- ketimizde en yaygın tatbikat, 1567 saydı Türk Parası Kıymetini Ko- ruma Kanununa ekli olarak çıkarı- lan para koruma kararnamelerinde görülmektedir. 1567 sayılı okanun 1930 yılında çıkarılmış ve 32 yıl i- çinde süresi bittiği için birçok de- falar uzatılmıştır. Ancak, yeni A- nayasa ışığında 1567 saydı kanun ve tatbikatına mütedair kararna- meler incelendiği zaman, sadece Bakanlar Kurulunun kararname çı- karıp çıkaramıyacağı yönünden de- gil, fakat diğer birçok o bakımlar- dan da Anayasa ile çelişme halinde bulunduğu intibaıı vermektedir. 1567 sayılı kanunun 1. maddesinde "Türk parası kıymetinin korunma- sı zımnında kararlar almağa 'Ba- kanlar Kurulu yetkilidir"; 3. mad- desinde ise, "Bakanlar Kurulunca alınacak kararlara muhalif o hare- ket edenler mahkemelerce cezalan- denilmektedir. - Kamında, verilecek cezalar ayrı ayrı belirtil- miştir. Bu suretle, ceza miktarla- rının tespit edildiği, buna karşılık, suçun belli olmadığı ogörülmekte- dir. Halbuki, Anayasanın 33. mad- desi, cezaların kanuni ve şahsi ol- fiilden dolayı cezalandırdamaz. Ce- zalar ve ceza tedbirleri ancak ka- nunla konulur, kimseye suçu işle- diği zaman kanunda o suç için ko- nulmuş cezadan daha ağır bir ce- za verilemez" demektedir. O halde, 1567 sayılı kanundaki, Bakanlar Bu sebeple, memleketin İhtiyacı olan inşaat demiri miktarını çok kı- sa zamanda hesaplıyarak, çeşitli ka- nallardan ithalât imkânlarını araş- bildir. Bunlardan birincisi, bilinci altı aylık tahsisli ithal mal- lan listesindeki 282 kota sıra numa- ralı ve 2,5 milyon dolarlık tanzim ve ihtiyat kotasından demir için tahsis yapılmasıdır. İkinci imkân ise, ha- len çalışmaları yapılmakta olan an- laşmalı memleketler listelerine inşa- başta olmak üzere, çeşitli memleket- AKİS/18 Kurulunun çıkaracağı kararlara ay- kırı hareketlerin o cezalandırılacağı hükmü Anayasaya aykırı bir durum arzetmektedir Buna bağlı ikinci prensip, gene Anayasanın 5. maddesinde göste- rilmektedir: Yasama yetkisi Tür- kiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez". Bu, suretle, kanun yasama faaliyeti olduğuna göre, suç da kanunla konulabilece- ğine ve bu yetki devredilemiyece- gine nazaran, suç ihdası yetkisinin İcra organına verilemeyeceği ken- diliğinden ortaya çıkmaktadır. Bu prensiplerden hareket etmek suretiyle avrılacak önemli o netice şudur: Memleketimizde bir kimse- nin bir cezai müeyyideye çarptırı- labilmesi için kanunların cezai mü- eyyideyi tazammum eden fili osuç sayması gerekmektedir. Bunun ak- sine bir davranış, yani cezai müey- yideyle karşılaşacak bir filin ka- nunda değil de tüzükte, kararna- mede, yönetmelikte veya tebliğde gösterilmesi ve bu yolla bir kimse- nin cezalandırılması Anayasaya ay- kırı bir mahiyet taşımaktadır. Bu sebeple, suçu tarif eden kanundan gayri bir metnin kanundan yetki alması da bir mâna ifade etmemek- tedir. Bütün bu söylediklerimizden şu neticeyi çıkartmak kabil o olacak- tır: "Suç ancak kanunla konulabi- lir ve herhangi bir kanunla bu ko- ii bi ğ organına yetki veri- lem Bu suretle, Türk Parası Kıyme- tini Koruma Kanununun Bakanlar Kuruluna yetki vermesinin ve bu yetki ile bazı kimselerin cezalandı- rılmasının Anayasaya akırılığı an- laşılmaktadır İş bununla da bilmemektedir. lerin ithal listelerine ilâveler yap- mak kabildir Ancak, Ku çalışmaların çok kısa zamana sığdırılması lâzımdır. o Zira, bugün Martın I'idir. Hemen ithal im- kânları ilân edilecek olsa, en azından 3 - 4ay sonra mallar gümrüklerden çekilip piyasaya çıkarılabilecektir ki, u da Haziran ve Temmuz demektir. Demirde anlattığımız bu durumun inşaat malzemesinde de meydana ge- leceği aşikârdır. Meselâ, geçen yıl çimento piyasasında, çok şiddetli ol- mamakla beraber, hissedilen sıkıntı- nın bu yıl yeniden duyulacağı aşağı yukarı muhakkak gibidir. Onun için, Ticaret Bakanlığının, demir ve çi- Fasih İNAL Yürütme organı, 1567 saydı kanun- la kendisine tanınmış olan -esasen Anayasaya aykırılığını O belirttiği- liye Bakanlığı tarafından çıkarıla- cak tebliğlere muhalefetin 1567 sayı lı kanuna muhalefet sayılacağı belir tilmektedir. Böylece, kanunun sade- ce Bakanlar Kuruluna verdiği yetki de Maliye Bakanlığına devredilmiş- tir ki, bu durum eski Anayasaya bi- le aykırıdır. Üzerinde durulması gereken bir - iki mesele daha vardır. 1567 sa- ydı kanun, hakiki ve hükmi şahıs- ların Bakanlar Kurulunca alınacak kararlara muhalefet halinde ceza- landırılacakları hükmünü getirmek- tedir. Halbuki, Anayasanın 33. mad desinin 5. paragrafı, cezaların şah- siliği prensibini koymaktadır. Bu suretle, hükmi şahısların cezalandı- rılması da Anayasaya aykırı ol- maktadır. Gene, 1567 saydı kanun, Bakan- lar Kurulu kararlarına aykırı ha- reket eden hükmi şahsiyetlerin mü- dürleriyle suçta iştiraki olan me- murlarının cezalandırılacağını obe- lirtmektedir. Bu suretle, müdürler, ika edilen suçla ilgili olsun olmasın, cezalandınlacaktır ki, bunda da bir aykırdık vardır. Velhasıl, 1567 sayılı kanun, bu kanuna istinaden çıkarılan karar- nameler ve bu kararnamelerle il- gili tebliğler çeşitli yönlerden Ana- yasaya aykırı bir durum arzeder gibi görünmektedir. Bu sebeple, Türk Parası Kıymetini Koruma Kanununun istikbalde alacağı du- rum hakikaten merak verici bir mahiyet arzetmektedir. mento başta olmak üzere, bütün in- şaat malzemesinin durumlarını şim- diden inceletmesi şarttır. Bu incele- meler demirden başlamalı ve meselâ kiremite, keresteye kadar inmelidir. Bugün için, süratli bir çalışma Ama süratli bir çalışma yapmak da hakikaten şarttır. Zira, iş sadece bir piyasa darlığı olmakla kalmıyacak, yukarıdan beri belirtildi gibi, plân tatbikatının aksamasına kadar uza- yabileçektir. Bu kadar maddi, mâne- vi fedakârlıktan sonra işin bu şekil- de sonuçlanması cidden çok acı bir netice olacaktır