2 Mart 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

2 Mart 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gerekmektedir. Zira, İstanbul Beledi- yesinin, zayıf bütçesiyle bu dâvayı halletmesi imkânsızdır. İstanbulda trafiğin düzene sokulması ve iş sa- atlerinin zayi olmasının önlenmesi, memleket çapında iktisadi problem- lerimizden biridir. Necdet Uğurun kısa zamanda ba- şarmak zorunda olduğu meselelerden birisi de şehrin temizliğidir. Dünya- m en pis şehirlerinden birisi olan İstanbulun mümkün olduğu kadar te- miz bir şehir haline getirilmesi Be- lediyenin olduğu kadar İstanbullunun da vazifesidir. Bu meselede de hal- kın, Belediye temizlik işleri kadro- -una yardımcı olması sağlanmalıdır. Belediye temizlik işleri halen süpür- gesini satın alacak durumda değil- dir. Vasıtalarının büyük bir kısmı çalışamaz haldedir. Temizlik işlerinin tam vasıta ve tam kadro ile şehrin hizmetine girmesi temizlik problemi- ni yarı yarıya halle kâfi gelecektir. İmar Müdürlüğü başlıbaşına, hem de belâlı bir mesele olarak Necdet Uğurun karşısındadır. Uğur, İmar Müdürlüğünden rüşveti kaldırabilir, işleri doğru dürüst yürür bir hale ge- tirebilirse, İstanbullu herhalde şehrin en mütena köşesine kendisinin büs- tünü dikecektir. İmar Müdürlü- ğü probleminin de halledilmesi tama- men kadro ile ilgilidir. İmar Müdür- lüğü kadrosu İçine idealist ve bilgili uzmanların getirilmesi gerekmekte- dir. Kanalizasyon dâvası da başlıbaşı- na bir konu teşkil etmektedir. Dün- yada, İstanbul hariç, antika sayılan eserleri hizmette kullanan hiç bir şe- hir mevcut değildir. İstanbulun kanali zasyonlarının yüzde onu Bizans dev- rinden kalmıştır ve halen kullanıl- maktadır. Kanalizasyon dâvasını halletmek veya bu meselenin akademik çaresi- ni bulup çıkarmak İstanbul a büyük bir hizmet olacaktır. Ajans- Türk SİYASET İKTİSAT SAN'AT TURİZM DERGİSİ Çıktı (1 lira) ANKARA : AJA| . TÜRK PK. 1091 ISTANBUL: MINNETOGLU KITABEVİ (AKIS -116) Bedbaht insanlara Deva Necdet Uğur Bugün, Türkiyede bir gerçek var: Büyük şehirlerin insanları, karamsar- lık içinde bulunuyorlar, Bunların başında da, İstanbullular geliyor. Bu karamsarlığı neye verirseniz veriniz. İsterseniz, sebep diye uza- yan, bitmek bilmeyen ve dünyanın her tarafında olduğu gibi bizde de sert, haşin geçen ve bazı felâketlere sebep olan kışı gösterin. Ki, bunda doğruluk payı büyüktür. İnsan sabahleyin kalktığında -hele bu yaz sa- atinde!- hüzünlü bir gök görür görmez ve sokağa çıktığında bir soğuğu burnunun üstüne yumruk gibi yer yemez içine sıkıntı çökmekte ve ru- hu kararmaktadır. Evet, sebep ne olursa olsun, başta İstanbullunun ve diğer büyük şehirlerin insanlarının memnunsuzluğu dalga dalga bütün Türkiyeye yayılmakta ve bugünkü Türkiyenin zehirli havasını yarat- maktadır. Bu, İstanbulun yeni Belediye Başkanına nelerle uğraşmak soranda kalacağı hakkında bir fikir verebilir. Necdet Uğur, kötü giden havaları dahi yenmek zorundadır. O bakımdan, eğer yaklaşan İlkbahar çabuk gelirse ve tatlı bir güneş, ılık havalar İstanbula hakim olursa işleri ko- laylaşacaktır. Ama, işleri elbette ki bitmeyecektir. Zira İstanbullunun manevi karamsarlığı gökten iniyorsa, maddi rahatsızlıkları yerden bit- mektedi Önce, yollar! Türkiyede, üzerinde çukur açılmamış on metrelik fal' kalmamıştır. Bu yollar üzerinde dolasan bir adamın, hayatından mem- nun olmasına imkân yoktur. Ancak, Belediye Başkanları bir noktaya dikkat etmelidirler. Bunların tamiri kampanyası başladı mı, atamış daha çok söylenir. Kendini daha rahatsız ediliyor hisseder. Memnuni yet, ancak yol temiz ve rahat hale geldiği zaman yüreğe dolar. Demek ki, yol tamiri kampanyasının bir püf noktası olmak gerekiyor: Bütün imkânları, bol makine, malzeme ve işçiyi bir noktaya teksif etmek, ora- daki işi son süratle bitirip başka noktalara geçmek! Yani, yol tamiri- nin kaçınılmaz çukur, toz, çamur ve gürültüsünü asgari zaman parçası içine sağdırmak ve hiç oyalanmamak. Her yeri birden açmamak, açılan- ları süratle kapatmak, âdeta bir günden ötekine bir sokağın, bir yolun, bir caddenin manzarasını değiştirmek, bunun için de gündüz ve gece -bilhassa gece- çalışmak! Sonra, trafik. Sonra, temizlik. Sonra, lâubalilik. Sonra, kontroller. Sonra, yaz gelip çattığında su. Sonra, havagazı. Bunları yapmak için, Napolyon haklıdır: Para, para, para! Parayı, devlet verirse -ki, verilmelidir- organizasyon aynı derecede önemli ola- caktır ve işte o, Belediye Başkanının başarısının derecesini ortaya ko- yacaktır. Ne parasız organizasyonun, ne de organizasyonsuz paranın şimdiye kadar mucize yarattığı görülmüş değildir. AKİS/15

Bu sayıdan diğer sayfalar: