SAN A TI Kültür Teşkilât eksikliği Yıllardır yazılıp çizilen, bir türlü de dinletilemiyen bir derdi vardır bu ülkenin; Kültür ve sanat işleri Bir elde toplayacak, yürütecek, onla- ra yeni bir düzen verecek bir bekan lığın, hiç değilse bir müsteşarlığının kurulması. 27 Mayıs Devriminden bu yana bu konuda Gül şey söylendi, çok şev yazıldı. Son Maarif Şürasında da bazı kararlara varıldı. pe aradan hayli zaman geçtiği halde, tatbikat olarak ortada hâlâ bir şey yoktur. Bugün gene bu konu üzerinde dur- mıya bizi sevkeden bir değil, bir çok sebepler, durumlar, vesileler var Geçen hafta sonunda, Türk . Al e man Dosttuk Cemiyeti Küçük Tiyat- roda, Ankaralılara ilk defa olarak bir alman tiyatro topluluğunun verdiği bir temsil sundu. Bir avuç seçkin sa- natçının Goethe'den, Cekhov'dan ver- dikleri temiz, güzel örnekler üzerin de duracak değiliz. Üzerinde durmak istediğimiz, Alman Hükümetinin "Dİ- Brücke" (Köprü) adını verdiği ve dünyanın dört bucağına yolladığı bu mini mini-dört kişilik- (topluluktan beklediği çok önemli hizmettir: "Ya- bancı ülkelerde yaşıyan almanlarla alman kültürünün dostlarına, Avru- pada ve deniz aşırı kentlerde vere- cekleri temsiller yoluyla ulaşmak, a- radaki kültür bağını sağlamlaştır- mak.""Die Brücke" topluluğu bu mak- patla, 1959 da Orta Amerikadan Mek- sikaya, 1960 da Capetowndan Kah' reye uzanan yolculuklar yapmıştır Kendi hesabımıza o kadar uzakla- ra gitmekten vazgeçelim. Ama yan başımızda, eski Osmanlı İmparator- luğundan kopmuş topraklarda, kom- şu memleketlerde yıllardan beri ana yurttan uşak, ii i sebepler ve ihmal- lerle kültür, â dil bağları gev- şemiş sile m türk azınlık- ları var. Yıllardan beri onlara bu pekleştirecek ne gönderebi- liyoruz? Ne bir ses, ne bir nefes Uzağa gitmiyelim, milli varlığımızın bölünmez parçası saydığımız Kıbrıs- taki türk topluluğunun milli kültürü- nü, sanatını ve dilini koruyacak, ge- liştirecek en tesirli vasıta olarak ti- yatrodan faydalanmayı, Kıbrısta La türk tiyatrosu kurma mü? Kıbrısta konuşulan Mi çen ihmal edile edile ne hale gelmiş ol- duğunu biliyoruz. Denilecek ki, yalnız Kıbrısta üç tiyatro açmak lâzım? İskenderunda, Karsta, miri Rizede, Edirne de- açabildik mi Evet, amal. Neredeyse 10 yıla varacak": "Bölge tiyatroları! Bölge tiyatroları!" diye feryat edi- ir. Şüralarda, komisyonlarda, komi- telerde nefes; gazetelerde, dergilerde mürekkep tüketilir. Netice? Uzun çalışmalar sonunda hazırlanan tasa- rılar dosyalarda uyur. Yurdumuzda tiyatro, opera seyir- cisi artmış, Batı müziği yayılmış, ba- le çalışmaları gelişmiş, oüyük ilgi de Ama An görmüştür. karadaki, 26 yılık, eski . kuruluşlu, bir kon- servatuvardan başka tam teşki- lâtlı bir başka! konservatuvarımız hâ- lâ yoktur. İstanbulda, İzmirde, plân- sız, hazırlıksız, hocasız açılmış olan lar verimli olamamaktadır. Bu konu da da yeni tasanlar düşünülmemiş hazırlanmamış, değildir. Ama oma. da dosyalarda yatmaktadır. Gençler sanatçı olarak yetişmen için okul arar, hoca arar, kitap arar, bulamazlar. Bin güçlükle kendilerini yetiştirebilmiş olanlar, meydana atı- lanlar ılarına dikilen güçlükleri yenmeye çalışırken yaratıcı, gayret- lerini tüketirler. Koca İstanbulda, An- karada Devletin, Belediyenin ödevini on para istemeden yapmıya kalkan lar çalışacak bina bulamazlar. Bu Örnekleri daha çok uzatması mümkündür. Ama bu kadarı bile na- sıl bir çıkmaz içinde bulunduğumuz göstermiye yeter. Bizi bu çıkarmadan kurtaracak nedir? Çok söyledik, ama tekrarlıyalım: Bütün - bu meseleler üzerine eğilecek, kültür kalkınması- na ayrılacak ödeneklere sahip olacak yetkili bir teşkilât. Adına ister baş- , ister müsteşarlık denilsin bir kültür ve sanat otoritesi. (AKİS - 12) AKİS/27