line getirmek istedi, fakat gene ba- şarı kazanamadı. Zira Türkiye Pet- rolleri T. A. Ş. vaziyetini açık açık tekrarladı: o Sermayesi devlete ait bir şirket olarak himaye istemiyor- du. Şirket olarak bir derdi yokta Kanun diyordu ki: Maksat, Türkiye Cumhuriyetinin petrol kaynaklarının geliştirilmesidir. Halbuki bugünkü şartlar altında, rafinerilere istenildi- ği kadar yabancı ham petrol getiri- lebilip onların mamulleri türk piya- sasına sürüldü mü, Türkiye Cumhu- riyetinin petrol kaynakları kuruya- caktı. Şirket "Önce türk ham petro- lü işlensin, ihtiyacın geri kalan kıs- mı yabancı ham petrol işlenerek sağ- lansın" diyordu. Şirket, meselâ İP- RAŞın da hisselerinin o ekseriyetine sahipti ve bu rafinerinin mülkiyeti dokuz sene sonra tamamen Türkiye Petrollerine geçeceki Caltex aradan» çıkacaktı. Şirket, İPRAŞ ın da başka bir statüye tabi tutulmasını istemi- yordu ki.. İPRAŞ da ancak, türk ham petrolünün karşılamadığı ihti- yaç için yabancı ham petrol işleme- liydi. Mesele, işletmecilik değil, türk petrol kaynaklarıydı. o Şirketler ra- finerilere pekâlâ istedikleri okadar ham petrol getirirler, ama mallarım oradan başka piyasalara ihraç edebi- lirlerdi. Şirketlerin kazancında, tica- retinde kimsenin gözü yoktu. Elbet- te ki çalışacaklar, kazanacaklar, kar- larını transfer edeceklerdi, Özel te- şebbüse, yabancı sermayeye bir düş- manlık bahis konusu değildi. İş, türk petrol kaynaklarının kurumamasın- dan ibaretti. Petrol Dairesi o zaman, bütün yılların incisi olacak kerameti savur- du: Efendim, bu serbest 'rekabetti. Türkiye Petrolleri ihracat yapmalıy- dı. Bir tahdit konamazdı. Dâvaya müdahil olarak katılan yabancı şirketlerden Mobiloilin avu- katı Hazım Atıf Kuyucak Petrol Da iresini sadece bir tek noktada geri bıraktı. O, Petrol Kanununun gerek- çesinden bir fıkra okuyarak kanunun ancak yabancı şirketlerin o rızasıyla değiştirilebileceğini, bir tahdit o koy- maya hiç kimsenin hakkı bulunma- dığını söyledi. Mahkemede bir an şaşkınlık oldu. Sahiden böyle bir hü- küm var mıydı? Avukat, gerekçeden parça okuyordu. Sonradan işin asası anlaşıldı: İlk tasarının bu yolda bir 36. maddesi olmuştu. Fakat kanu- nun Meclisteki müzakeresi sırasında böyle bir maddenin kapitülâsyon mâ- nasına geldiği anlaşılmış ve madde Çıkarılmış, kanunlaşmamıştı. Kuyu- cakın okuduğu gerekçe parçası o maddeye aitti. YURTTA OLUP BİTENLER Fethi Çelikbaş dosyalarla Uyusun da büyüsün, ninnil. Ramanda petrol kuyusu Türke hayır türkten! Karar ve sonrası Hâkim, kararını 31 sayfalık bir hü- küm halinde bildirdi. Türkiye Pet- rolleri T. A.Ş. nin "tercihan muamela görmesi" bahis konusu değildi. Ama kanunun maksadı açıktı. Ana gaye, türk petrol kaynaklarının geliştiril- mesi ve kıymetlendirilmesiydi. Petrol sanayii, ikinci gayeyi teşkil ediyor- du. Bu bakımdan, Şirketin Bakanlık- lararası Komisyonun toplanmasını is- temesi tamamiyle haklıydı. Bu Ko- misyonun 1962 içinde toplanması lâ- zımdı. Hakemin kararı Eylül içinde Sa- nayi Bakanı Fethi Çalikbaşa gitti. Çelikbaştan o gün bugün, Türkiye i- çin böylesine hayati bir konuda ne bir ses, ne bir nefes vardır. Halbuki Petrol Kanununda, bu işlerin acele işler olduğunu belli eden hükümler mevcuttur. Meselâ Danıştaya itiraz, başka işler için 90 gün zarfında ya- pılabilirken, Petrol konusundaki iti- razlar 30 gün içinde yapılmaktadır. Buna rağmen,Bakan muameleyi u- yuttu. Komisyon toplanacak ve türk pet- rol kaynaklarının durumunu görüşe- cek midir, görüşmeyecek midir? Ba AKİS/13