Ithalât Kalite kontrolü Ârtık genç sayılamayacak © yaştaki adam: "— Biliyor musunuz, 1958 Ağus- tosundan bu yana girmiş okluğumuz kota sisteminde en ziyade merak et- tiğim husus, Dış ticaret rejimlerin- deki çeşitli (Bakanlıkların birlikte tespit edecekleri merciler vasıtasıyla ithal mallarında kısmen veya tama- men kalite kontrolü yaptırmağa yet- kili olduklarına dair maddenin deği- şikliğe (o uğrayıp (o uğramıyacağıdır" dedi ve sonra sözlerine şöyle devam etti: — Şimdi önümüzdeki günlerde, 4 Ocakta, yeni rejim yayınlanacak ve tabii kalite kontrolünün yapıla- cağı rejimde büyük bir ciddiyetle i- fade edilecektir. Büyük bir ciddiyet- le derken hep, mekteplerde kaşlarını çatarak talebeleri korkutan mubas- hatırladığımı belirtmeliyim. -Ne yapalım, mubassırlar vardı. mubassırları bilmezler-. bassırlar gibi kaşlar oçatılmakta ve 'Kalite kontrolüne başlarız ha.. di- ye gözdağı verilmektedir. Fakat ara- dan dört sene ve bu dört sene içinde 9 kota devresi geçtiği halde bir ta- ne de kalite kontrolü yapıldığı işitil- miş değildir." * Genç sayılamıyacak yaştaki adam baştan sona haklıdır. Zira kalite kon- trolü sadece sözde kalmakta, sanki ithal edilen malların kaliteleri bakı* (AKİS - 742) Prof. Muhlis Ete Sokağın başındaki adam mından hiç bir endişe yokmuş gibi. üzerinde durulmamaktadır. Eskiden fiyat kontrolü yapılmak- taydı. Bir - iki yıl öncesine kadar, İthal Malları Fiyat Kontrol Dairesi tarafından yapılmakta olan fiyat kon- trolü, dövizin karaborsasıyla oresmi kuru arasındaki fark mühimsenmiye- cek bir seviyeye indiği için bu lü- zum kendiliğinden ortadan kalkmış, -Muhtelif malların çeşitli nı kaydetmekten başka vazifesi ol* mayan bu dairenin tescil faaliyetine neden devam ettiğini ri da imkân yoktur ya, o da başka Bununla beraber, piyasada reka- bet şartlan teessüs ettiği ve Türk Parası kıymet kazandığı için fiyat kontrolü yapmağa lüzum kalmadığı aşikârdır. Ancak, fiyat kontrolü lü- zumu ortadan kalktıkça, bununla ters orantılı olarak kalite kontrolü lüzumu ortaya çıkmaktadır. Zira bir taraftan rekabet dolayısiyle piyasa da ucuz mal satma mecburiyet, öte andan akreditif o bedeli ve gümrük resimlerini ödeyecek Türk Parasının üçlükle temin O edilebilmesi, ucuz mal temini zaruretini bir mecburiyet olarak ortaya çıkarmaktadır. Bir ba- kıma, ucuz mal temini memleket e* litesi düşük olmamak şartıyla... kat bu, tatbikatta maalesef yerine getirilememekte, fiyatı düşük olan maun kalitesi fiyatından birkaç göm- lek aşağıda kalmaktadır. Bunun için çeşitli misaller vermek kabildir. Bun- ların arasında en önemlilerinden bi- rini, Çekoslovakyadan ithal (edilen tezgâhlar için transfer edilen döviz- ler teşkil etmektedir. Çekoslovakya- ya takasla ihraç edilen fındıklarımı- zın bedelini -o fındıklar da re-expor- te edilip dünya kadar döviz kaybına sebep olmuştur ya, a başka dâ- va,..- tahsil edebilmek üzere çek do- kuma tezgâhlan ithali için lisans ve- rilmiştir.Lisanslarla, beheri 2 bin dolardan olmak üzere, 1200 tezgâh ithal edilmiştir. Bu suretle 24 mil" yon dolar karşılığında gelen tezgâh- ların birçoğu depolarda yatmaktadır. Bunların işler hale getirilmesi | için İsviçreliler herbirine 500 dolar tamir parası istemişler, gene de iki yıldan fazla çalışabileceğini garanti edeme- mişlerdir. "Bitli baklanın..." İşin enteresan cephesi, çek el lanılın ithal edilmemesi lüzum nu belirten ve Sümerbank uzmanla” n tarafından yazılan çeşitli raporla- ra rağmen, memlekete 1000'den faz- la çek tezgâhı ithal edilmiş olmasıdır. AKİS 28