fer Bursalı gocuklara eğildi, onlarla öğretmenlik yaptıkça, bu derdini az çok unuttu. Allah kendisine o çocuk vermedikçe, o, bütün çocuklara ay- nı aşkla bağlandığını hissetti. o Ço- cukları yalnızca okul saatlerinde ye- tiştirmekle yetinmiyor, tatil günlerin- e de onları evinin bahçesinde top- luyor, Ur yandan ev işlerine bakar- ken, bir yandan onlara meseleler veriyor, onları çalıştırıyor, — ilkokul imtihanlarına hazırlanıyordu. Zarife Koçakın öğretmenlik mes- leğinden ayrılması, eşinin İstanbula tayin edilmesiyle bir zaruret halini alıverdi. O zaman İstanbulun içinde boş bir kadro bulunamadı ve Zarife Koçak mesleğini terketti. o Çocukla- rından ayrılıverince, anne olamamak ıstırabı onu büsbütün yemeye başla- dı. Ondört yıllık evli idi. Bu sefer İstanbuldan Kayseriye tâyin, olundu- lar. İki yıl sonra da tekrar İstanbula geldiler. Eşi, Belediye Başkan Yar- dımcısı olmuştu. Zarife Koçak niha- dindi ve o zaman ne kadar boşuna üzülmüş olduğunu anladı. İnsan, do- gurmadığı çocuğu da pekâlâ kendi has çocuğu gibi sevebiliyordu. Fa- kat o, aynı yıl içinde, artık bekle- mediği bir nimete kavuştu, "anne" oldu. Eşi Malatyaya Vali olarak ta- yin edildiği zaman, genç kadın yal- nızca gocuğunu büyütmekle meşgul- Tam mânası ile mutlu idi. Yal- nız toplum için çalışmak, eskisi gibi memlekete faydalı olduğunu hisset- mek istiyordu. Türk Kadınlar Birliği Malatya Şubesini kurdu. Başkan se- çildi. Mutlu günlere.. Yıl 1950 idi. Memleket demokrasi aşkına tutulmuş, bu aşkla Demokrat Partiye sarılıvermişti. Zarife Koçak o âna kadar siyasetle ancak çok u- zaktan meşgul olmuştu. Eşi, bir ida- reci olarak, tarafsız kalmayı tercih ediyor, memleket meseleleriyle meş- gul oluyor, fakat politikadan uzak duruyordu. Ne var ki. Zarife. Koçak Demokrat Partinin bazı propaganda- larına şahit olmuştu ve bir mesele bir süredir kafasını kurcalayıp odu- ruyordu. Herkes gibi o da demokra- siyi istiyor, çok partili siyasi haya- tta memleket için iyi olacağına ina- nıyordu. Fakat, bunun için halkın. oyunu bilerek kullanması şarttı. Hal- buki, Demokratlar halkı birçok ko- nularda aldatmaya, yapılan bütün hizmetleri inkâr etmeye, Halk Par- tilileri dinsizlikle ithama başlamış- lar, halk oyunu, bir yalan kampan- yası açarak elde etme hevesine ka- pılmışlardı. İşte bu hal Zarife Ko- çakı, ilk günden korkutmaya başla- dı. Derdini eşine dostuna açtı ve se- çimlere giderken, memlekete yapı- lacak en büyük hizmetin halkı uyar- mak olduğunu düşündü. Kadınlar Birliğinde derhal dört dershane aç- tı. Kadınlara hem okuyup yazma öğ- retiliyor, hem de isabetle oy kullan- malarını sağlamak üzere, demokrasi dersleri veriliyordu. Zarife Koçak, demokrasinin ger- çekten işliyebilmesi için, oy kulla- nanın uyarılması meselesini memle- ketin I numaralı meselesi olarak 1950 seçimlerinden çok evvel teşhis etti, bunun üzüntüsünü duydu. Bir aralık, Türk Kadınlar Birliğinde ka- rınca kaderince yapmaya çalıştığı bu uyarma işini, daha sonra, arkadaşları ile C. H. P. Kadın Kollarında tatbik etmeye çalıştı. Bu, onun siyasi ha- yata atılmasının ilk hareket nokta- sını teşkil etti. Bir eğitimci kızı ve bir öğretmen olarak, politik çalışma- larını hep, bu halkı uyarma.Onu al- datılmaktan koruma, bir neyi politik eğitime tâbi tutma anlamında ele aldı, C. H. P. Kadın Kollarının, dev- rimci ve ilkeci bir partinin yardım- cı kolu olarak, bu alanda yapabile- ceği hizmeti, Partide pek çok kimse- den önce değerlendirebildi. Mücadele yılları C. H. P. 1950 seçimlerini kaybet- mişti. i Milletin gözü, iktidara ge- YURTTA OLUP BİTENLER len yeni partide idi. Zarife Koçak, tatbikatın da seçim propagandası ka- dar az samimi olmasından korku* yordu, ama bekledi. Umut etmek is- tedi. Ne yazık ki, korkuları bir bir tahakkuk etmeye başlamıştı. Haksız- lıklar, partizan idare, usulsüzdük çok İsmet İnö- nünün dediği gibi, memur, artık yorganı sırtında, nereye atıla- cağını bekliyordu. Sait Koçak ve da- ha birçokları bu sırada sebepsiz ye- re vekâlet emrine alındılar. Zarife Koçakta şu inanç belirdi: Eğer mü- cadele edersem, arkadaşlarımı mü- cadele etmeye sürükleyebilirsem, bu iş düzelecektir.. İşte bu inançla 1954' te C. H. P. ye yazıldı ve 1957 yılın- da C. H. P. Bakırköy İlçe Kadın Ko- lu Başkanı oldu. O sırada Partide Kadın Kollarının önemi tam mânasi- le değerlendirilememişti. İlçe Kadın Kolunun, Yönetim Kurulu hariç, bir kaç üyesi vardı. e Sıkı bir devirdi. Toplantılar ancak kapalı kapılar, kapalı pencereler arkasında, o polis tehdidi altında yapılıyordu. İlçe Ka- dın Kolunun üye miktarı, buna rağ- men, kısa zamanda 500'e çıktı. Ka- dınlar, erkek arkadaşları ile beraber, parti binasında müşterek toplantılar yapıp, memleket meselelerini konuş- maya başladılar. Bir yıl sonra Zari- fe Koçak Bakırköy İlçesi Ana kade- mesine aday gösterildi ve seçildi. Bakırköy İlçesinde şimdi bu, âde- ta bir gelenek haline gelmiştir. Yö- Zarife Koçak eşiyle Elele, başbaşa... AKİS/19