Sosyalizm» gandanın tekniği için en müsait vasattır. Durum meç- hul. Yazıyı bilmiyoruz. Bir sürü şeyler etrafta dönü- yor. Doğru dürüst bir kıymetlendirme yapmaya imkân bulunamıyor. Bu bakımdan, gönlümüz ister ki, Parla- mento olarak, hattâ Millet olarak şu işin mahiyetini tam olarak bilelim. Hükümet bizleri ve Basını lüzu- mu kadar tenvir etsin ve bu suretle hiç olmazsa, rast- gele münakaşalarla umumi efkârın yanlış yola sürük- lenmesine meydan bırakılmasın. Yazının Mecliste Okunan Kısmı Sadi Koçaşın bu konuşmasından sonra, "Türkiye için tek kurtuluş yolu: Sosyalizm" başlıklı yazının Ada- let Bakanınca Mecliste okunan ve zabıtlara geçen kıs- mı şudur: "Gerçekçi ideal taşımayan yöneticilerin, bencil ve çıkarcı zümrelerin elinde, bilimsiz bir politikanın bas- kısı altında bu millet yoksul ve perişan olmuştur. Tek çıkar yol, sosyalizmdir. Artık bekleyecek ne zaman, ne de takat kalmıştır.(...) Sosyalist olmak için: I — Sosyal adaletsizliklere, haksızlıklara, insanla- rla insanlara kul olup sömürülmesine karşı isyan duy- gularını taşımak, ütün mal ve mülkün devletleştirilerek ilim yoluyla ortaklaşa kullanılmasına inanmak, 3 — Sermayedarlığın, ağalığın, beyliğin, patronlu- gun, özel sektörün, tek deyimle mülkiyetin kaldırılma- sı gerektiğini anlamak, — Bütün insanların ırk, din farkı gözetilmeden 4 kardeş ve eşit olduğunu bilmek, 5 — Çalışmadan başkasının sırtından geçinenleri hain ve ahlâksız tanımak, gelirleri- — Bütün işlerin ve işletmelerin tekmil i istemek, 6 nin devlet tarafından idare ve pay edilmesini bu uğurda yılmadan çalışmak gerekir. Sosyalizmin çeşitleri yoktur. Olamaz da. Irkçı sos- yalizm, milli sosyalizm, memleketçi sosyalizm, hudut- lar içinde sosyalizm uydurma isimlerdir. Çünkü sosya- lizm tektir. O da enternasyonalisttir. Hedefi bütün dünyadır." Yazıda bu sosyalizmin sor kullanılarak gerçekleş- tirilmesi gerektiği, başka türlü gerçekleştirilemeyece- gi, fakirler zenginlerden çok olduğu için de bunun müm- kün olduğu bildirilmekte ve "Evet, zorla!" yazar fikrini şöyle teyit etmektedir: A. Sadi Alkılıç — A. Kemal Yörük Bir vur, bir ah dinler, AKİS/13