Hattanın İçinden pole N Hi kimse kusura bakmasın ama, bugünlerde sevgili hocam Nadir Nadinin yazıların, okudukça bazen ölçüsüz, aşırı, mübalâğalı bulduğum bir İnönü hayran- Olığına hak vermekten, hattâ kapılmaktan kendimi ala- mıyorum, Bu memlekette çok kimse İnönünün bize na- zaran yarım asır ilerde yaşadığını söylemekten hoşla- nır've onun, her zaman, hele rahat devirlerde anlaşıl- mamasını, ona bağlar, Türkiyenin I numaralı devlet adamının bizim için bir lüks bulunduğu, oldukça yay- gın sayılacak bir inançtır, Onun, şu milleti ve şu mem» leketi selâmet kıyısına çıkarmak için yarım asırdan fazla zamandır sarfettiği: ve sekseninci yaşına yaklaş- tığı, köşesinde rahat yaşamayı ziyadesiyle hakettiği bir sırada hâlâ sarfetmeye mecbur kaldığı gayretlerin takdir edilmemesinden azap duyanların dile getirdikleri hisler Nadir Nadiler düşünülerek ifade edilmiş olacak. Bu memleketin ayduu, üç fazlası beş eksiğiyle, Nu- dir Nadi işte! Bilgili, kültürlü, görgülü ve dünyadan haberli,, Ama, kendini yenilemek, şartlara gerçeklerin penceresinden bakmak, hislerinden kartulup hâdiselerin seviyesine çıkmak imkânından gene de mahrum, Bir devir için, şüphesiz ki gerçek İlerlcidir. Ama ilericilik, evvela taze kalmak değil midir? Aynı kalan bir eski ilerici, bugün gericinin ta kendisidir, Eski İttihatçılar vardır, Celâl Bayar gibi, Bundan elli yıl önce avant- garde'ı teşkil etmiştir, Sonra? Elli yıl o noktada kal- mıştır, Eski İnkılâpçılar da var, Falih Rıfkı gibi, Otuz- beş yıl öncenin akıncıları, Hep, otuzbeş yıl önceyi ya- şıyorlar, Nadir Nadi, yirmibeş yıl gerinin yaprakları arasından bir türlü sıyrılanuyor, Saşılacak cihet, bir aydının prensiplere bağlılık ile usullere bağlılığı birbi- rine böylesine karıştırması ve yirmibeş yl öncenin pek moda şarkısını, “işte, budur” diye ve 1€ndini ye- ni, ilerici, reformist sayarak bağıra bağıra söylemesi.. Halbuki o şarkı, devrini yaşamış, modasını geçirmiş, tozlanmış halde rafta kalmış ve onun yerini stereolarla çalınan parçalar almıştır, Sevgili hocam, böyle bir &lemde, değiştirmediği (Sahibinin Sesi gramofonuyla La Cumparsita'yı hayran, dinliyor. Üstelik, dinletmek itiyor, , İnönünün hepimizden elli yıl sonrayı yaşadığın söyleyenler, şimdi anlaşılıyor ki bünu kastediyorlar Devrimlere bağlılık, hiç devrimleri hayatımızın dı- şında, katı, cansız mefhumlar saymakla bağdaşabilir mi? Buna devrimcilik değil, mumyacılık denir, Bir ftop- lumun âdetleri, seviyesi ve zihniyeti değiştikçe kanun- lar bile değişiyor, Nerede kaldı, devrimlerin muhafa- zası yolu... Bununla söylemek istenilen, çok partili ha- yata geçisimizden bu yana herşeyin mükemmel cereyan ettiği değildir. Devrimlere karsı olan hareket, elhette daha başarıyla frenlenebilirdi. Şüphesiz ki D. P, ikti- darının tavizleri karsısında ânha sert tepki rösterilehi- lirdi. Ama bunlar, bir poltkanın n'hayet tathikatıy- la ilgili tenkidlerdir ve şimdi, bir takım şartlar hesap dışı tutularak, kolayca ifade edilmektedir, Asıl tartıs- ma esastadır ve esasta Nadir Nadiler, inanılmaz derr- cede gerlej haldedirler, Zira bir ihtilâl, en güzel tarifini Napolyonun yap- ç tığı gibi, “bir fikir - süngüler"ilir, Atatürk devrimleri, AKİ3, 43. TEMMUZ 1969 Bu sınıf gericileri de unutmayalım.. Metin TOKER bu formül gözönünde tutularak yapılmıştır. Büyük Kur- tarıcı ve arkadaşları, başta İnönü, fikirlerine kiri zoruyla tatbik sahası açmışlardır, Ama, sün, bah- sedenler bir şey daha söylerler: “Süngüyle herşey ya- pılır.. Üzerine oturmaktan başka!” Bau, fikirler bir de- fa topluma ekildikten sonra, hayatiyet kazanmaları ve artık süngüsüz yaşamaları gerektiği manasına alınma- lıdır. Eğer Atatürk devrimleri, kırkıncı yıllarının 50- nunda, başlarında hâlâ bekçi bekletmek suretiyle yaşa- tılacakşa, tâbiri mazur görünüz ama, yuf olsun o dev- rimlere, Atatürk için de, onun ideal arkadaşları için de, Atatürk nesilleri için de iftihar sebebi şudur ki böy- le bir durum Türkiyede mevcut değildir. Bu, devrimci- liği kimselere bırakmıyanların hayalhanesindedir ve bü- tün gericilerin yaptıkları gibi elde sallanan bir bayrak, bir demagoji vasıtasıdır. Sevgili hocam gene kusura masın ama, Demokrasinin karşısına “Devrimler el- den gidiyor” diye çıkanlarla Laikliğin karşısına “Din elden gidiyor” diye çıkanlar arasında zerrece fark bul- mak imkânı yoktur, Demokrasinin devrimlerle alâka- sı, Laikliğin dinle alâkasından ne fazladır, ne de eksik. Bir tepluluğun gerçek dindarlığı nasıl yobazların bas- kısı kalktıktan sonra anlaşılabilirse, devrimlerin sağ* lamlığı da süngü ortadan çelülip fikir bütün gücüyle hükümran hale geldiğinde anlaşılır, İnönü, daha 1945'te, bir yandan Türk toplumunun vasıl olduğu seviye, diğer taraftan dünyada, Demokrasi cephesinin zaferiyle kuv- vet bulan fikirler karsısında Atatürk devrimlerine inanmış, güvenmiş ve onları, yüzme öğrenmesi Için mutlaka derin denize bırakılması şart bir çocuk gibi süngülerin obekçiliğinden kurtarmıştır. Ama kendisi ve bütün devrimciler, bütün Nadir Nadiler başında ge- ne durmuşlar ve her tehlikeli çabalayışta elinden tut- muşlardır, Düşünmek lâzımdır ki tam on yıl bu dev- rimler, felsefesi devrimlere aykırı bir iktidara rağmen hayatiyetlerini devam ettirmişler ve o on yılın sonun- da kendilerj değil, bahis konusu iktidar perişan olmuş- tur, Simdi, felsefesi devrimci bir hükümet Işbaşınday- ken eski tatbikat aksaklıklarım bahane edip insanın kendi kendisini reddedişine şahit olmak, sevgili hocam emin olmalıdır ki, daha serinkanlı kalabilenlere çok ha» zin bir manzara olarak görünmektedir. 27 Mayıstan sonra bir an önce seçim yapılmasını isteyenlerin, mem- leketin, rejimin ve devrimlerin mutluluğunu bunda gü- renlerin safında, aksi tezin şampiyonlarına Karşı şeref- le savaşmış Nadir Nadirin bugün karşılaşılan güclük- ler önünde çark etmesi herşeyden cok kültürü, bilgisi ve olgunluğu ile bağdasmamak gerekir, Nadir Nadllerin tehlikesi, gerçek dindarların teh- Nkesi gihidir, Nasıl din istismarcıları Laikliğe karşı gerçek dindarları kullanırlarsa, bucün Demokrasi düs- man'ları devrimciler; kendilerine âlet etmenin gayreti icindedirler, Yaz:'k ki, boş yere koparılan “De elden gidiyor! Kalkın ey ehli; vatan, Demokrasiye ölüm!” ecesleri, kulaklara o meşum “Din elden gidiyor! Kalkın ey ehl-i vatan, Devrimlere ölüm!” sesinden baş- ka türlü gelmiyor, Böylece bir defa daha, iki uç aynı noktada buluşu- yor, Zira Demokrasi, Devrimlerin son halkasından baş- ka şey değildir, - 5