YURTTA OLUP BİTENLER e Post kavgası Jismer kesik saçlı gazeteci kısa boy” lu, terli yüzlü A. P. Genel Başka” ,nının yanına yaklaştı ve ağır bir sesle : “- Paşam konuşmanızı evvelden teksir ettirdiğinize göre verin de ben uçağı kaçırmayayım” diye konuştu. A. P. Genel Başkanı Ragıp Gümüs- pala Milliyetin muhabiri Mustafa Ek- mekçiye cevap vermeğe hazırlanır ken tam yanında bulunan Fethi Te- vetoğlu söze karıştı ve * ş Paşam konuşmanızı istiyor- lar” diye tekrarladı. Pala Paşa al- nında biriken terleri mendiliyle si- lerken ağır ağır cevap verdi: çen sonbaharda, İhtilâli ve dole- yısıyla Milli Birlik İdaresini şah- sında temsil eden talihsiz C, H. P. nin karşısındaki partiler ümit edi- lenin üstünde bir varlık, bir seçim başarısı gösterdiklerinde çeşitli tef- sirler yapıldı. O tarihten sonra çı kan ilk AKİS okuyanlar -AKİS de, öyle bir neticeyi beklemiyenler arasında idi- bu mecmuanın hâdise- yi izah tarzını hatırlayacaklardır. Halkın İktidardân memnunsuzluğu ve çare aradığı durumunun düzelti- lememiş olması Parlamentoda C. H. P. ye karşı partileri avantajlı duru- ma ştu. Bunu, bir kısım ateş- H aydınlar milletin devrimlere karşı hancı olduğu, onun için onu oy hak- kından daha bir süre mahrum bı- rakmak gerektiği şeklinde yorumla- dılar, Kazançlı erin ve bilhas- sa A.P, hin silâhşörleri ise, halkın D. P. yi aradığı, onun idam edilmiş veya ha başlarına bağlı ol- duğu hükmünü çıkardılar, Bir yân- dan İkinci İhtilâl taraftarları, öte yandan Restorasyon şampiyonları kendi tezlerinin üstüne politiktları- nı bina ettiler ve bugüne kadar ge indi, Birinci görüş, 22 Şubatta iflâs etti, Anlaşıldı ki, bütün tahriklere rağmen aydınların geniş çoğunluğu ve Türk Silâhlı Kuvvetlerinin he- zorbalık idâresin; istememektedir. Şimdi, #kinci tezin de iflâsının arefe- sihde bulunuyoruz Muhalefette kal- mış A.P., taktiğini akl-ı evvel Kadri 14 men tamamı, Gençliğin ise düpedüz tamamı böyle bir tezi reddetmekte, — Konuşmamı değiştireceğim.” Sonra karşısındaki genç gazete- ciye kürsüde konuşan hatibi işaret ederek : “... Dinlesene bak ne diyor?” de- Kürsüde mikrofonun önünde u- zunca böylu tombul bir adam vardı ve mütebessim bir ifade ile konuşuyor- du. Kürsüde mikrofonun önünde ko nuşan A. P, hin Ankara milletvekili Burhan Apaydın sözlerim bağladı: “— Sayın Genel Başkanınız be- nim ihracıma tekaddüm eden günler- de çok konuşmuştur. Şimdi de ben konuşacağım.” Sonra izah etti, Genel Başkan kararsızlığı yüzünden koalis- yonu bözmuş, partiyi bu hale getir- mişti. Sayın Genel Başkan durmadan fikir değiştiriyordu. Gümüşpala bulunduğu yerden Eroğanın -unutulmaz Urfa valisi!- yeni vecizesinde bulmuştur: “Bu mil let ekmek değil, af istiyor!” Ba söz bir kaç yerde daha söylendiğin- de, hatip bir güzel yuhalanır ve çü- rük yumurtaya tutulursa hiç şaş- mamak lâzımdır. Bir “kader zaferi” kazandıklarından dolayı kendilerini halkın psikolojisinden iyi anlar 8a- nan ve buna kalarını da inandı- ranların, aslında hiç bir şeyden an- lamadıklarını bundan güzel hiç bir söz gösteremez, Kadri Eroğan bütün bunları dinliyordu. Hâdise A. P. içinde başlayan baş- Kanlık kavgasının elle tutulur misali şeklinde tezahür etti. Gümüşpalayı terleten konuşma A. P. nin 'Trabzon kongresinde cereyan etmekteydi. Aslında hikâye, evvelki haftanın son günü saat 12,30 da Trabzona Ii“ nen bir uçaktan çıkan yolcunun kar şılanmasıyla başladı, Yolcu A. P. için- deki liderlik mücadelesinin Omüsa- biklarından Burhin Apaydındı. A- paydın ve kardeşi Orhan Apaydın u- çaktan inerken A, P. lilerin bir kısmı bağırdılar : “.- Yaşasın Korsikalı kardeşler, yaşasın Apaydınlar”, Apaydınlar ha- bersiz ge'dikleri 'Trabzonda cidden büyük bir ilgi gördüler, 356 * 40 oto- mobillik bir konvoy ile şehre giren A- terleyerek (o sikılarak N Yıkılan Efsane iv Aİ! Bu, Türkiyede sadece bir uydurma bâalondur. Tıpkı, Mendere- sin kılına ilişildiği takdirde dünya- nın yerinden yıkılacağı palavrası gibi.. İkincisi, Menderesin bâşını ye- miştir, A, P, taktisyenlerinin elinde de bu pârti, mukadder âkibetini bulacaktır. Çünkü bugün, afla veya De- mokratlıkla tahrik edilen kütleleri harekete getiren asıl muharrik kuv- vet gündelik hayatın sıkıntılarıdır. Bir dar, pek dar çevrenin dışında af hiç kimsenin malı da değildir, üzerinde durduğu mesele de.. Halk ekmek değil, af istiyormuş! Buna, gülmek lâzımdır. Halk ekmek iste- diğ; ve bulamadığı içindir ki af di- ye bağıraşanlara kanmaktadır. Ö- küzleri arabanın önüne koymak ge- rekir, Arkasına değil, Ekmektir ki, af katarını çekmektedir. Geçim şart- ları değişmemiş, hatta bozuülmüş va- tandâş bundan duyduğu infiali be- littmek için, bir sembol saydığı A. P, ye yönelmi'şlir. Tıpkı, İngiltere de Muhafazrküârlarılan memnun Ol- mayaların, Metz nliklatını Liberal Pattite oy vw wek peterdikleri gi- hi., AT ew: Tokım” olluğu- hu bir ite. doha ! 21? etmiş bulu- nuyor. )t wv! ine ve per- çek tev" ». belalı tpahlik koy» muştur, Ru swrot'a af isteme dini zünden onu ekmalivlena o(mahru bırakmaya ça! <-oltwer, Kaldı ii Attı gerçekten çilen mann yolunun da bu olmadığını âitık be kes anla- mıştır, Jj AKİS, 28 TEMMUZ 1965