DIŞ ALEM madan başka yere gitmene, hiç kim seyle tanışmama, kuru fasulye yiyip giyim eşyasını dahi Türkiyeden ge“ tirtmek suretiyle karşılanmaktadır. Bizim hariciyecilerimiz kazdan bir amiralin idaresindeki ördekler gibi hep bir arada gezmekte, beraber ya” şamakta, türkçe konuşup Türkiye den bahsetmekte ve "“Chac our soi — Herkes kendi hesabına” âile eğlenceleri tertiplemektedirler. Bu lunduğu yerde bir yabancı dost çev- resine sahip Türk diplomatı ya yok tur, ya da bir keç tanedir. Onlar da, yüksek kademede bulunmaktadırlar. Türkiyede satılamlecek mal temin etme öylesine köklü gayedir ki o- nun önünde hiçbir şey duramamakta- dır. Bu yüzden de bizim diplomat. larımızdan muazzam ekseriyetinin. bırakınız dünya politikasını, bulun dukları yere ait bilgileri orta hal” bir gazete okuyucusunun bilgisinde çok daha azdır. Yukarı tükürsen bıyık A ma, adamlar bunda haksız mıdı! lar? Bunu söylemek insafsızlıktı. Zira, yabancı memleketten başken: dönüşte bu memurların eline beşyi! liranın altında para geçmektedir Memuriyet büyüdükçe ve baremdelk mevki yükseldikçe bu, bin liraya ka dar çıkmaktadır. Denilebilir ki, Türkiyede her me müur ayni parayı almaktadır. Doğ rudur, Ama hiçbir memur kâh ora- da, kâh burada değildir. İki senedi bir dışarlara çoluk çocuk gitmek, o ralarda i sonra gelip başkentte ev açmak le bakan bir aileyi desteksiz geçin dirmek o sihirbazlıktan daha kolay sayılma>. Bugünkü dünyada bir ki: şinin çalışmasiyle geçinen aile mef. humu yery zünden kalkmıştır. İyi dikkat edili lelerinde bir kaç yerden gelir geldi ği tekdirde yaşanabildiği hemen gö ze çarpar. Peki, hariciyecinin gile sinde başkası nasıl çalısabilsin? İli senede bir o da, işinden mi ayrıla- caktır? o Nihayet, her seferinde ev açmak, okula çocuk yerleştirmek mütevazi bütçelerle karşılanabilece! şey değildir. O ha'de, dışarda eline nisbeten fa” la para geçen hariciyeci, karıncanın yaptığı gibi disinden tırnağından arttıracak ve başkentteki o hayatın- da keni » destek olacak bir ti: carete girişecektir. Satılan bir oto- mobil veya ev takımı, baskentte ge- çen yılların ekstra masraflarını çok zaman karsılamaktadır, Müddetleri" nin sonunda hariciyecilerin dışar- larda bir yere kapağı atmak isteme- lerindeki sebep budur. Benzin bi tince, olomobil durmaktadır. |, AKİS, 28 TEMMUZ 1368 İşin kötüsü şudur ki küçük me murda ihtiyaç diye başlayan bu ya- şama usulü dışarda bol bol geçine bilecek parayı alan yüksek memur- da tamahkârlık olarak ie et” mektedir. Türkiye C öğesi öyle Büyük Elçileri vardır ie sen de bir zoraki ve ucuz kokteylle ye. tinmekte, hiç kimseyi çağırmamak” ta, hiç kimseyle meki, hiç bir münasebete sahip bulunmamak” tadır, Devlet kendilerine, temsil ö- deneği verdiği halde... Böyle daş kaybeden is», tabii ki Türkiye olmaktadır, atlar sal imi bir gerçektir ki, bugün Türkiyenin dışarda temsil ei iddia etmek kadar safça bir düşünce kolay kolay bulunamaz. er nesilden bir kaç “yıldız harici" veci"nin dışında, temsilcilerimiz ka” A bakımından da, nihayet şahsi estij bakımından da tamamile ki- fayebeiz b aldedir. Başı dertte adam Hariciyenin bu idari kısmıyla İh- tilâlden bu yana birinci derece- de meşgul olan Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Namık Yolganın da büyük derdi bu durumdur. Harici" yedeki tasfiye muameleler, iç poli- tika, takınılan tavır ve reform lüzu. muyla bunun söylentileri Yolgayı za” üzerine çıkarmış, esine şimşekler e buna mukabil nn kıskançça muhafaza edilmesi bu kısa ei ciddi yüzlü, fazla ne şeli sayılmayacak, çalışkan adamı Dışişleri Bakanlığı binası İhracat - ithalât merkezi 19|