yıl da buna benzer bir deneme ge- çirilmiş ve yapılan haksızlık düzel- tilmiştir, o Geçen öğretim yılında “başarısız” raporu alan yedeksubay öğretmenlerin sayısı 360 değil, 4000'e yaklaşıktı. Bu sonuç büyük tepki yarattı. Mili Savunma Ba- kanlığı Konuyla ilgilendi. Milli Eği tim Bakanlığı da bu 4000 “başarı” durumuyla ilgilen” “başa- rısız”lıklar düzeltildi. Sonra da, ye- deksubay öğretmenlerle ilgili bir ge- nelge yayımlandı. Bu yıl ise, geçen yılın denemesi gözönünde olduğu halde, yayımlanan genelgenin hü- kümlerine de uyulmaksızın 360 genç haksıslığa uğratıldı. Bir kere, Üzerinde durulması ge- reken mesele şudur: Yedeksubay öğretmenlerden beklenilen başarı derecesiyle, asıl öğretmenlerden bek- lenilen başarı derecesi ayni olabilir mi? Başarı değerlendirmesinde kullanılan ölçü ne olmalıdır? Bu ye” deksubay öğretmenler, hiçbir lek eğitiminden geçmemişlerdir. Ki” mist liseyi yeni bitirmiştir, su ya da bu fakülte veya yüksek o- kulda öğrencidir. Bunlar, öğretmen” lik mesleğiyle ilgili en ilkel bilgiler- den bile yoksun olarak toparlanmış, köy okullarına gönderilmiştir. O halde, böyle bir kadrodan bekleni- len başarı derecesi ne olahilir? Mill! Eğitim yetkilileri önce bunu düşüm mek zorundadırlar. Bir yandan, meslekten yetişme öğretmeni uzun ve ciddi bir eğitime tâbi tut, ondan sonra asıl öğretmen- binlerce genci topla, çeşitli mahrumiyetler tecrübesizlikleriyle obaşbaşa bırak. Sonra da, “başarısızsın” de, genç” lerin geleceklerini yık! içinde onları, Nitekim, geçen öğretim yılı 4000'i bulan yedeksubay öğretmenin “başa” rısız” raporu alması üzerine Mili Eğitim Bakanlığınca yaymlanan 3.7.1981 tarih ve 2. Şb. 243.00(15) 26311 sayılı, “İlköğretim Genel Mü- dürlüğü” ifadeli genelgenin 1. madde- sinde 21.6.1961 tarih, 405.1.184 sa- yılı Müdürler Komisyonu Kararın dan sözedilmekte, 2. maddesinde de aynen şöyle denilmektedir: “Başarısızlığı tesbit edilen aday- lar ayrı ayrı müfettişler tarafından teftişe tâbi tutulacaklar ve bir keve de Milli Eğitim Müdürü tarafından görüldükten sonra er olarak kıtaya sevkleri için teklifte bulunulacaktır." Yedeksubay öğretmenler için “er olarak kıtaya sevk” işleminin böy” AKİS, 28 TEMMUZ 1968 lece sıkı, dereceli oOusullere bağlan masının elbette bir anlamı ve ama- cı olmalıdır. Bu anlam ve amaç, bu gençlerin aslında meslek bilgilerinin eksik olması sebebiyle kendilerim den imkân nispetinde yararlanma yoluna gidilmesindeki zorunluluktur. Yapılan nedir? Buna rağmen, bu yıl 360 genç aynı haksızlığa ouğramıştır. Burada sorulması gereken sorular o şunlar- dır: Haklarında başarısız raporu verildiği için “er olarak kıtalara sevkleri” teklif edilen gençlere, Mil- M Eğitim Bakanlığının genelgesin- deki esaslara uygun işlem yapılmış mıdır? Yani, hiç olmazsa bu genç- ler iki ayrı müfettişten ayrı ayrı ra” por almışlar mıdır? Milli Eğitim Müdürleri bu başarısız öğretmenleri işbaşında görmüş müdür? Milli E- gitim Müdürlerinin de bir üçüncü “başarısız” raporu var mıdır? EĞİTİM Yazık ki, bu soruların hiçbirine “evet” cevabı verilemiyecektir. Çün“ kü, “başarısız” diye er olarak kıtaya sevkleri teklif olunan gençlerin ço” ğu, bütün öğretim yılı içinde, mü- fettişlerin yüzünü ancak bir kere görebilmişlerdir. 222 sayılı nun 23. maddesinin b fıkrası mü bu öğretmenlerin hiçbirine uy” gulanmamıştır, Olay bütün açıklığıyla gençlerin ciddi bir haksızlığa uğradıklarını göstermektedir. Yeni Milli Eğitim Bakanı Şevket Raşit Hatiboğludan bu konuda beklenen bir tutum var dır: Konuyu bizzat ele almalı, bu gençlerin durumuyla yakından ilgi” lenmeli, Bakanlık genelgesindeki şartların bir bir yerine getirilip ge- ürilmediğini incelemeli, gençlerin geleceklerini ciddi şekilde tehdit e- den haksızlığı ortadan kaldırmalı- dır. Tasarrut! fikri küçük yaşta zihinlere yerleştir ilimelidir uu m EM TASARRUFLARINIZDIR A Mİ AA TİMİ Pİ VAKIFLAR BANKASINDAKİ Basın « TA. 2548) 4058