di. Zira İdare Hukuku alanında - luslararası bir otorite olduğu bilinen Hukuk İmparatoru Sıddık Sami O©- nar, okuttuğu dersin mevzuuna giren bir basit idari ihti'âAf meselesinde yanlış bir hüküm vermis oluyor ve bu Yanlısığı Danıştay düzeltiyordu. Nitekim o gün Gureba Hastahanesi. de yeğeninin burnunu tedavi ettirme ye gelen Hukuk Fakültesi Doçentle- rinden Kemal Oğuzmana Konuralp gülerek taltıldı ve : “— 'Tıp ilmini bihyordum ama, hocanız Sıddık Sami beyin sayesinde Hukuku da öğrendim” dedi, Konuralpin bu şakasına doğrusu hak vermemek mümkün değildi. Zira bu, Onarın hukuk alanındaki müna- kasta Kabul etmez prestijinin bir hay- li sarsılmasına sebep olmustu. Aslında Danıştayın da bu mesele- de kılı kırk yararak bu sonuca var- dığı bilinmektedir, Zira Onar, Ko- nuralpin işten el çektirilmesine gerek- çe olarak, onun bazı öğretim üyeleri- nin tarafını tuttuğunu ileri sürmüş ve böylece vazifesini suistimal ettiği iddiasında bulunmuştur. Onar ayrıca, bu mevzuda kendisine yazılı ihbarlar da bulunu'duğunu da ifade etmekten çekinmemiştir. Türk Ceza Hukukuna göre, açıkca bir suç tasnii mahiyeti- ni taşıyan bu isnatla ilgilenen Danış- tay, Konurâlpin müracaatı üzerine Rektörlüğe bir yazı yazarak, Onarın Adı geçen ihbar mektubunun tasdik- li bir suretinin 15 gün içinde Danışta- ya gönderilmesini istemiştir, Onar bu yazıyı, Konuralp hakkında Üniversi- tede açılan tahkikatı yürütmekle g- revli olan Suhhi Dönmezer ve Fahir Yeniçaydan müteşekkil Tahkikat Ko- misyonuna havale etmiştir, Yeni- çay imzası ile Rektörlüğe bu iş için verilen cevap ise, aklıbaşında herke” se “Allah allah” dedirtecek cinsten- dir. Zira Tahkikat Komisyonu üyesi Prof. Fahir Yeniçay, en yüksek ri kaza merhii olan Danıştaya niversitece yapılmakta olan tahkikat gizli olduğundan, bu ihbar mektubu“ nun verlemiyeceğini” bildirmiş ve bu, tabiatıyla gülümsemelere sebep Ool- muştur, Danıştay bu davranışın da tüze haktan faydalanarak, Danıştaya ge“ rekli bilgileri vermiyenler hakkında tahkikata girişilmesint Milli Eğitim Bakanlığından istedi. Kararlar ve koltuklar Danıştayın verdiği bu karar üzerine, Tıp Fakültesi Dekanlığı &örevi- ne başlamak üzere Prof. Konuralp, kendi yerine tâyin edilen Prof. Sup- hi Artunkaldan görem tekrar teklim aldı. Esasen, Taktikçi Allâmelerin AKİS, 23 TEMMUZ 1963 zorlaması ile bu görevi kabul eden yumuşak tabiatlı Artunkal, makamı asıl sahibine iade etmekte i güçlük çıkarmadı, An ve tezcanlı Konuralp, Dekanlığı görevini almak üzere, saat 14 30 icin Artunkala randevu verdiği ha'de, sabırsızığındân saat 11.20'da gitli ve makamına oturdu. Tabii bu- na en çok saşan de, kararlastırılan saatte Fakülteye ge'en Prof. Suphi Arturkal oldu. Konuralpin görevine obaşlamasını bir hak” olarak kabul eden 'Tip Fakülte- si, mahut Klikci zevatın dışında o layı gercek bir sevinçle karşıladı. Tıp Fakültesindeki gösterişli Dekanlık o- dası, öğrencilerin ve asistanların gönderdikleri 6 büyük sepet çiçekle doldu ve çiçek gepetlerinin arasından odaya girip çıkmak bir hayli zorlaş- ti. Öte yandan Omar, şimdilik, Da- nıstay kararına rağmen mağlübiyeti kabul etmiş görünmemektedir. Nite- kim, Konuralp, isten el çektirildiğim den bu yana ilk defa 'Tip Fakültesi Yönetim Kurulu toplantısma başkan- lık ederken, Sıddık Sami Onar ga“ zetecilere bir beyanat vermiş ve "“Tıp Fakültesi Dekanı hakkında yapılmak- ta olan tahkikat Memurin Muhake- mat Kanunu ile 'Türk Ceza Muhake- meleri Usulü Kanununa göre cereyan etmektedir ve adli mahiyettedir, Dev let Şürasının Sekizinci Dairesinin ka- rarları ile bir mere ihtilâfı meydana çıkmıştır ve bu merci ihtilâfının halli ÜNİVERSİTE | için kanuni mercilere müracaat edile cektir. Hâdise adli bir mahiyet taşı” dığından, bundan başka bir şey söy- lemeye kanunen imkân yoktur” de; miştir. Anlaşılan Onar, 147'lerden ziya- desiyle şöhretli bazı mahut taktikçi sevatın zoru ile girdiği bu müşkül du” Yumdan kurtulma çarelerini araştır” maktadır ve bu hakikaten 2or du- rumda, Onar ziyadesiyle şöhretliler- den hiçbirini yanında bulamıyacağa benzemektedir. Yeni durumlar karşısında attâ iş bu kadarla kalmamaktadır. Konuralp, Onarın haksız tasarruf* ları ile sonuna Kadar mücadeleye kâ- rarlı görünmektedir. Onar bu defa hakikalen bir çetin cevize tam mâna” sile “çalmış”"tır, Zira Tıp Fakültesi Dekanı Konuralp, İstanbul Üniver sitesi Rektörü Onarın 114 Sayılı Ka- nün gereğince Rektörlük sıfatını Üç ay sonra kaybedeceğini ileri sürmek” te ve hu konuda da Onarın rektörü” güne itiraz eden bir müracaatla yeni” den Danıştaya gideceğini ifade e€e- mektedir, Mesele şudur: 114 Sayılı Kanun, bu kanun yürürlüğe girdiği zaman işbasında olan rektörlere sâ- dece bir defaya mahsus olmak üzere üç yıl rektörlük yapma hakkını ver miştir, Onar da bu hakka dayanarak, daha bir buçuk yıl işbaşında kalaca” ğını iddia etmektedir. Halbuki Ko. nuralpe göre, 114 Sayılı Kanım yürür“ lüğe girdikten sonra Onar istifa et- miştir, İstifa eden bir Rektör olarak 4114 Sayılı Kanunun adı geçen madde- sinden faydalanması “hukuken? milmkün değildir. Zira Onar, istifa ettikten sonra yeniden ilmiştir ve binaenaleyh, “bir defaya mahsus olmak üzere” tanınan üç yılık im- kândan istifade etmemesi iktiza «*- mektedir. Konuralp, “eğer kanun çık- tıktan sonra istifa etmeseydi, 6 za- istifa etmiştir, yeniden seçilmiş olup bile bu bir şey ifade etmez. Eğer O©- narın yerine bir başkası seçilmiş ol. saydı, o takdirde, bu sahıs kanun yü“ rürlüğe girdiği saman Rektör olma” diğı için normal olarak #ki yıl Rektör- Tük yapacak değil miydi?” demekte” dir, Artık adamakıllı hukukçu Kesi" len Hâlit Ziya Konuralpin bu iddia” sında da haklı olduğu su götürmez bir gerçektir. Eğer Onar, iki yılık Rektörlük süresini doldurduktan &ön- ra “Ben 114 Sayılı Kanunla istisnai olarak üç yıl işbaşında kalacağım” derse, yeni bir kızılca kıyametin kop- masını beklemek, herhâlde kehanet sayılmavacaktır. 23