İnananlar Jale CANDAN Bir süre önce arkadaşlarla Ankara yakınmdaki Zirkayı Yetiştirme Yurdunu gezmeye gitmiştim. Ankaranın o günlerdeki karamsar si- yasi havası hepimizi âdeta umutsuz bırakmıştı, fakat kim'eiz hir avuç gocuğun ve çalışkan müdürlerinin imkânsızlıklar içinde noter yapa- bildiklerini gördükten sonra kendi karamsarlığımızdan gerçekten yün mıştık, Memleket meselelerinde umutlarım yitirenlerin Zirkayı Veliş- tirme Yurdunu gezmelerini gönüklen istedik. İnsan, hieten ver etmeye çalışanların, “çok İş, az “öz” prensibini getçekten benimsiyen'erin kars şısında umutsuzluktan da, karamsarlıktan da kurtuluyor, Buwar tenr n bahanesi gibi geliyor artık, O gün, bizim en önemli dâvamızın “inanmak” dâvası olduğunu gör- dük, İnanan insan muhakkak birseyler yapar, inanan toplum her türlü güçlüğü eninde sonunda yener; karanlığı, birden yok edemezse de, ona hiç değilse mum tutar. İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Uğuna, İctan- bul Emniyet Müdürlüğünde kurulan Çocuk Bürosu hakkında Konuş” tuktan ve bu büronun yaptıklarını yakından izledikten sonra (pia Zis- kayı Yetiştirme Yurdunda duyduklarımı duydum. Memleketin, m ara- da İstanbulun, korunmaya muhtaç çocuk dâvası gercekten insan uma- dunu kıracak gibidir, Fakat işte, bu işe el atılmış ve kısa bir süre için de, dâvaya gerçekten mum oısığı tutulmuştur. Bibette ki memleketin dâvası olan bu önemli dâvayı İstanbul Emniyet Müdürlüğü yalnız bası- na yürütecek değildir. Necdet Uğur toplum dâvalarının ancak topye- kün millet tarafından halledilebileceğine inanmaktadır, Devlet mie-se- seleri kuracak, ileri kanunlar çıkartacak, fakat halk bu Müesseselere yardımcı olacak ve kamınların yürütülmesini sağıyacaktır. Bugün İstanbul Emniyet Müdürlüğü, suçlu veya suça yönelmiş ço- cuk konusunda kendisine düşeni yapmakta ve bundan ötesi için devleti de, halkı da elele verip calısmuaya çağırmakta, yapılan etüdler sayesinde rçok noktalardan bunun pratik çaresini de göstermektedir. Bugün İstanbulda en büyük faydayı sağlıyacak şey, bir ilk yardım çocuk mer- kezinin, korunmaya muhtaç çocuğu birkaç gün barındırabilecek bir mi- safirhanenin açılmasıdır. On yataklı bir ilk merkez çok büyük bir yar- dım sağlıyacak ve coculk'arı temelli yerlere yerleştirme, onların dürum- larını daha iyi sekilde tetkik etme imkânını verecektir, Bunu devlet ya- par, bunu bir dernek yapar, hatta bir vatandaş bile yapabilir, Devletçi- Hik in bir toplumu herşeyi devletten beklemeye götürmemeli, kisisel çabaları koordin» ederek, iyi etili edilmiş davalar etrafında, sisteme bağlıyarak teskilâtlandırmalıdır. On yataklı bir misafirhanenin meselâ binlerce çocuğu giydirmekten, birçok yardım çabalarından daha fayda- 1 olabileceğine inanmak, bilgiyi samimiyetten ayırmıyarık, bütün özel ve resmi çalışmaların hareket noktası olamk kahul etmek o lâzınıdır. Yaraları deşmekten korkmayan, tenkitten kacmayan, fakat inancım hiçbir zaman yitirmeyen, bu yolda çağımızın İleri çalışma metodlarını benimseyen bir zihniyet bu topluma hâkim olursa bütün dâvalarımızı tır, İnananların eserlerine bunu anla- 1.211 Bim yenesceğimiz mul mak için kâfidir, o, ne de Komiser Hüseyin Bilgin Mm ailelerinin yanına iade edilenler gönül rahatlığıyla mesaiyi bırakabi- Jiyorlardı. O gün pek çok çocuğun derdine derman bulunmustu. oOKimr 8i uçurumun kenarından yuvarlanıt- ken kurtarılmış, kimisi işlediği su” çun mânasını daha iyı anlar görün müş ve dost bakış'arın etkisi altın” da iyiliğe yönelme isteği göstermiş- ti, İçlerinde a suçları işleyip i gelenler veya onuncu defa kaçtıkla- s0 —.—. de vardı. Bu çocuklardan kimisi rahatlıkla yalan söylüyor, kimisi içini çekiyor, ağlar gib gülümsüyor veya ken dilerine gösterilen bu yepyeni ilgi karşısında şaşırıyor, teslim oluyor, çiğ gerçeği başka birisinin başından geçmiş gibi anlatıyordu. Saat beş buçuk olmuştu. Biraz” dan Nuran Sayın ve arkadasları artık eviemne gidecekler ve gene vr lisi bulunmayan çocuklar, ssndals yeleri yanyana getirip, bü. uda gece yi geçirmeye bakacaklardı, oOHalbu- ki çocukların durumların, iyice ter pit için onları misafir edebilecek bir Ilk yardım merkezi, bir çocuk mi safihancsi acmak şarttır, Nuran Ssyın bunun herhangi bir hayır der- neği tarafindan da kolaylıkla yapı- Jabileceğine o inanmaktadır, 5 * 10 yataklı bir ilk merkez bugü” nin ihtiyacım karslayabil!ecek ve büronun o çelismaların, çok daha ve- rimli bir sonuca ulaştıracaktır. İstanbul Çocuk (o Bürosunun o bir amacı da, bu büroların bülün Ana- doluda âkurulmasmı sağlamak ove böylece memleketlemne iade edilen çocukları da İstanbuldakiler (o giyi tâkip edebilmektir, İstanbul Büro- su, yeni açılan Ruh Sağlığ seriyle isbirliği vapmakta, ların ruhi kontrollerini de böylece çalsma programma sokmuş bulun maktadır. Lüzum görüldüğü tekdir de cocuklar pskolojik bakımdan e le alınıp, tedavi edileceklerdir. o Ço- cukla ilgilenen, çocuk konusu içim de çalısan bütün elemanların bir ö- zel eğitime ihtiyaç gösterdiğine inanan teşkilât, çocuklarla meşgul olacak olan polislerin de muhakkak özel kurslardan karar vermiştir. Kurs görme çocuklarla ilgilenemiyeceklerdir, Moda Fantezi kumas, spor kıyafet por kıyafetleri, pantalon ve şö mizye blüzları parlak desenli ku maşlardan yapmak ve bunlara dai- ma kadinca bir hava vermek lâzım” dır, Spor kıyafet çok fazla spo'a kaçan kumaşlarla yapılırsa kadını erkekleştirir, Bu yaz çok moda olan bir şey de fistolardan yapılmış sade şömizye Bunları etekle veya da- beyaz kumaşlardan yapılmış sâde bi” çimli blüzları fasa büzeüsü olma- yan dantel fistolarla kadınlaştırmak iyi bir sonuç vermekte, kıyafeti gençleştirmektedir. Spor kumaşlara gelince, bunları biçim bakımından fantezileştürmeik, açık yakalar, parlak düğmeler, vit cut hattına yakın kuplarla kadınlaş- tırmak şarttır, Kısacası, fantezi kumaş, mümkün mertebe r ols rak ve spor kumaşı da fantezi ola” rak kullanmak gerekir, Bu, giyime hoş bir özellik de vermektedir, AKİS, 23 TEMMUZ 1964,