» BT A ANE En Önemli Problem nlü tarihçi Luis Madelin, impa- rator Napolyonun hayatına ait “Konsüllük ve İmparatorluk Tari- hi” adlı onaltı ciltlik eserinin son sözünde der ki: “Napolyonun kur- duğu müesseseler ve vatana kazan- dırdığı sürekli şan ve şeref, onun ilk iktidar günlerinde üzerine aldı- ğı ve sonuna kadar başarıyla yeri- ne getirdiği başka bir rolün yanın- da sönük kalır. O 'her şeyden önce, çağdaşlarından birinin dediği “Büyük ihtirasların arabulucusu ve barıştırıcsı! idi, O, Cumhuriyetin sekizinci yılında Fransayı param- parça eden çekişmelerin talihli ha- kemi olmuştur, Bu rolünü yerine getirmesi için 1799 yılından önce kazandığı Büyük Zaferlerin opres- tiji elbette lâzımdı. Fakat bunun yanında onun sahip olduğu başka yüksek ve ender meziyetlere de ih- tiyaç vardı. Özellikle onun iradesin- deki kudret ve sebat lâzımdı, Tâ ki on yıllık bir ihtilâlin açtığı uçurum- larla ayrılmış olan fransızları uzlaş- tırmak ve barıştırmak mümkün ol- sun.” Tarihçi, büyük eserini şu mânalı sözlerle bitirir: “Büyük adam de- nizde Sainte - Hölöne adasına doğ- ru yol alıyordu, Fakat arkasında Fransaya müesseseler çatısı ve san ve şeref ışıltılarıyla birlikte yerleş- miş, paha biçilmez bir sivil barış bırakmıştı.” Son cildi mütevazi kitaplığıma yerleştirirken Fransayı ve memle- ketimi ve ann yüz» eli yıl geçmiş o Fransada sivil iddi bozulmamıştı sıra İle tekrar tahta çıkmış, İmparatorluk kurulmuş, yıkılmış, çeşitli Cumhuriyet rejimleri birbi- rini kovalamış, memleket yabancı istilâlara uğramış, fakat Fransada, meselâ İspanyada görüldüğü gibi, bir sivil harp patlak vermemiştir. Politikada en mühim mesele, en mühim meseleyi bilmek ve onun gözüm yolunu bulmaktır. Öyle zan- nederim ki, dün olduğu gibi bugün de, Türkiyemizin en önemli proble- mi, hürriyet içinde Cumhuriyet re- jimini yerleştirmek ve bu ada sivil barışı korumaktır, İç barış vic- danlarda yerleşmedikçe, biz ne Tür- kiyenin ebediliği için elzem olan sosyal ve ekonomik reformları savu- nabiliriz, ne de yurdu kalkınd;rabi- liriz. Bu gerçeği, 945 yılında başla- yan son Demokras; merhâlesinde en iyi anlayan İnönü olmuştur. O- nun rakip ve muarızları 1947 de husumet andı içerlerken o, kar- deşlik ve itidal tavsiye etmiştir. O bir müddet, “tek parti, tek şef” re- jiminin bası idi, Şimdi daha iyi an- lıyoruz Ii, istemiş olsaydı, General Franko gibi tek parti rejimini bu- güne kadar kolaylıkla yürütebilirdi. Bura lüzum görmedi. Çünkü Türki- ye İspanya gibi, taban tabana zıt doktrinlerle parçalanmış bir mem- leket değildi. Yüz yılık bir De- mokrasi tecrübesine sahipti ve dünyada istikbal, hür milletlerin ve Batı Demokrasilerinindi... Tarihten gelen prestijini, dü- şünce ve irade üstünlüğünü, iyi niye. tini, eşsiz sebatkârlığını ve bütün yurttaşları için. olan sevgisini yeni- den harekete getirdi. İktidarda ve muhalefette, bir taraftan demokra- tik geleneklerin yerleşmesine çalı- sırken, diğer taraftan her ihtilâld: görülen ifrat ve tefritlerle birbirin- den uzaklaşan yurttaşları uzlaştır- mağa ve “Büyük ihtirasları barıştı" mağa” önem verdi. Bugün de ayni eyi yapmakta olduğunun bir çok aydınımız tarafından hâlâ anlaşıl mamış olması bir talihsizliktir. İnâ- nünün zaafı, tevazuudur. O, “be ” pinizi severim” diyemediği için, “bana bakmayın, ben herkesle geçi- nirim” der. Türk Tarihi ileride, ih- tiraslar susunca, onun kindarlığını değil, yurttaş sevgisini, daha inan- dırıcı delillerle tesbit edecektir. Lütfen bana söyler misiniz, Ta- rih boyunca yalnız hürriyetlerimiz veya bağımsızlığımız tehlikeye gi- rince politikaya karışmış ve tarih- Mustafa KENTLİ sel görevi sona erince kışlasına çe- kilmeği bilmiş ola” şerefli 'Türk Ordusunun &on ikj yıl içindeki kuş- ku ve tereddüdünü ondan başka kim izale edebilirdi? Onun yakın tarihimizden ve üstün meziyetleriden gelen presti- jini yıkmaktan âciz olanlar, aşağı- lık duygularını başka yollardan tat mine çalışıyorlar, Onun artık genç olmadığını ve tükenmiş olduğunu söylüyorlar. Bilmezlikten geli- yorlar ki gençlik, tıpkı akıl gibi, yâşta değil baştadır.. Batı demok- rasilerinin en ileri gelenlerinden bi- rinin başında bugün İnönüden daha yaşlı bir lider vardır. Asıl hayretimj mücip olan son olaylardan biri, ünlü bir başyaza- rımızın, İnönünün devrimciliği ko nusunda şüphe uyandırmağa çalışa- | bilmesidir. Başları dara gelince A- tatürke sığınan bu gibi kişilerin bu memlekette “Hitler realitesi”'ni tavsiye ettikleri henüz unutulma- mıştır. Gerçek şudur ki, Atatürkün ebedi Türk Gençliğine emanet etti- ği hür ve devrimci Cumhuriyet ne Nâsır sosyalizmi, ne Kremlin ko- münizmi, ne de askeri veya teokra- tik bir diktatörlüktür. O bize Batı örneği hür ve milletin egemenliğine dayanan bir Cumhuriyet, başka bir leyimle bir Demokrasi emanet et- miştir. Milletlerin kudreti yalnız as- keri güçleri ya da endüstriyel ge- Uşmeleriyle değil, aynı zamanda bir inanca bağlılık dereceleriyle ölçü- lir, Biz millet olarak hürriyete, Demokrasiye inanıyoruz. İmtiyazlı “ynıflara ayrılmamış bir (milletiz. Türkiyede sınıf kavgası denemele- ri akim kalacaktır. Kardeş kavgası isteyenler, sergüzeştçiler, diktatör- lük heveslileri ve demagoglar her zaman milletin sağduyusuna çarpa- rak dağılacaklardır. İkinci Koalisyon Kabinesinin kurulduğu şu günlerde Milli Hakem rolünde hergün yeni bir başarı ka- zanan İnönünün yurt içinde sürekli barışı sağlıyâcağına İnanıyoruz. AKİS, 23 TEMMUZ 1963