YURTTA OLUP BİTENLER Millet Peki/çare ne? Yitirdiğimiz hafta içinde, Koalis- on konusunda geçirdiğimiz kriz bir gerçeği bütün çıplaklığıyla (o göz- ler önüne serdi. Sorumlusu sorumsu- zu, büyüklüsü küçüklüsü, yazıcısı sözcüsü hemen herkes en şiddetli tondan tenkid sesi yükseltti. Koalis- yonun işlemediği söylendi, bir iş ya- pılamadığı söylendi, memleketin kö- tüye gittiği söylendi. Kimi devrim- lerden, kimi aftan, kimi ihtilâlden, kimi demokrasiden bahsetti. Bir tek kul çıkmadı ki "Ben bunun yürüme- yeceğini daha baştan söylemiştim.." demesin! Herkes kendi aklını, ileriyi görüşlülüğünü, zekâsını, tecrübesini, ferasetini övdü. Ama gariptir, bir tek adam, bir tek yol göstermedi. "Peki ama, ne yapmak lâzım?" sualine hiç kimse bir cevap bulmaya gayret etmedi. İşin aslı şudur ki, geçirmek zorun- mektedir. Herkes bilmektedir; herkes de, bu en az fena çarenin memlekete en az sarsıntıyı vererek yürütülme- sine gayret göstermemektedir. Koalisyonun iki kanadı, iki zıt gö- rüşe sahip. Tamam. Ama, seçimlerin Verdiği netice, bu. (Parlamentonun teşekkül tarzı, bu. Memleketteki İh- AKİS, 7 MAYIS 1962 Koalisyon kabinesi T. B.M. M. inde Ferman o bekliyor tilâl sonrası kuvvet muvazenesi, bu. neyi koya- cağımızı da bildirmelidir. Askeri ida- renin imkânsız olduğu, buna halkın karşı koyacağı, Türk Silâhlı Kuvvet- lerinde ise, çok büyük ekseriyeti iti- bariyle böyle bir hevesin bulunma- dığı ortada. Parlamento dışı bir sistem mi? Kimin otoritesi, kimin prestiji, oki- min tecrübesi ile? Devlet arabasını İdare etmenin kolay olduğunu sana- rak, bir kötü şoförden kurtardıkları direksiyonu üç ayda bırakacak yer- de işi uzattıkça uzatanların memle- keti de, kendilerini de, temsil ettikle- ri zümreleri de içine düşürdükleri durum, ortada. Yeni bir tecrübe, es- kisinden de beter netice overeceğin- den bunu açıkça teklif eden yoktur. Bir diktatör mü? Üç günde, kuy- ruğuna teneke bağlanır. O halde? O halde, hafta biterken beliren gerçek şudur: Bir hasta Koalisyon var. Bu, muhakkak. Hastayı öldü- rürsek, bir başka alternatifimiz var mı? Yok Hastayı mutlaka iyileştir- meye çalışmalıyız. Herkesi, kışkırta- cak yerde, izana ve basirete davet etmeliyiz. (o Ateşli hastaya, hastaba- kıcının basını iki dakika öteye oçe- virmesinden faydalanarak buz yut- turmaya kalkışacak yerde asprinini, kininini vermeliyiz. Hiçbir fikir insi- camına sahip olmaksızın,şuna bunu, buna şunu söyleyecek ve ortalığı ka- rıştıracak yerde tedavi oçarelerine yardım etmeliyiz. İşin hazin tarafı şudur ki, ateşli hastaya buzu yutturanla, daha, da fenalaşan hastayı gösterip (o "Bakın, şunun haline! Bir ümit var mı?" di- ye sureti haktan görünüp sızlanan- lar aynı zevat-ı muhtereme! Ama bu milletin akl-ı selimi, bu memleketin sağlam kuvvetleri (ooyu- nu farketmiyorlar mı sanılıyor? Bu, gerçekten hazin levhanın tek ümit verici tarafıdır. Koalisyon 555M Vakit, beşinci ayın beşinci günü sa- at beşti. Tıpkı, bundan iki yıl ön- cesinde olduğu gibi... Ancak hadise, bundan iki yıl önceki hadisenin ce- reyan mahallinden bir kilometre ka- dar ilerde geçti, 5 Mayıs 1960 günü saat 17'de Ankarada Gençlik, bir zu- lüm idaresinin eli kanlı mesullerine, bu memleketin kendilerine bırakıl- mayacağını haykırmak İçin Kızılay- da randevulaşmıştı. 555 K öyle doğ- du. Bitirdiğimiz haftanın sonunda, 5 Mayıs 1962 günü saat 17'de bu memleketin Başbakanı ile (Mecliste temsil edilen dört partisinin liderle- ri Mecliste buluştular ve o mesulle- rin affını görüştüler. Bu, 555 M'dir, 9