En tesirsiz silâh; Yalan! Salim Başol Aslında doğru, aslında iyi, aslında âdil, aslında haklı, aslında dürüst insanların yalana, iftiraya ve çamura dayanan hiç bir kampanyay- la asla yıkılmayacakları bir defa daha, parlak şekilde belirmiş bulu- nuyor. Anayasa Mahkemesine Yargıtay, çok mümtaz dört üyesi ara- sında Salim Başolu da seçmiştir. Yalnız Yargıtaydan gelem değil, obü- tün teşekküllerin Anayasa Mahkemesine gönderdiği yargıçlar Türki- yede Atatürkçü cephenin, demokratik nizam taraftarlarının, ilerici- lerin temısilcileridir. Büyük Meclisin ve Devlet Başkanının da aynı va- sıfta adaylar bulup Anayasa Mahkemesini tamamlamaları, şu anda en ciddi temennidir. Salim Başolun, bir hususi durumu olmuştur. Yassıada Mahkeme- sinin unutulmaz Başkanı, gerçek yılanların öcünün büyük hedeflerin- den biri yapılmıştır. İntikam sevdalıları, zeminin ve zamanın müsait hale geldiği inancına kapılır kapılmaz Salim Başol aleyhinde, o görül- memiş hışımla harekete geçmişlerdir. . Eski Demokrat milyonerlerin besledikleri veya eski ideal arkadaşlarının sahip oldukları o gazeteler- de, bilhassa onların dedikodu sütunlarında Yüksek Adalet Divanının şöhretli Başkanı hakkında her gün bir haber uydurulmuştur. Hasta olduğu söylenmiştir, halkın kendisine soğuk baktığı söylenmiştir, oha- karete uğradığı söylenmiştir, tehdit edildiği söylenmiştir, kat satın al- dığı söylenmiştir, en yakışıksız tarafından imâlar yapılmıştır. £ Sinirle- rine hakim olmayan bir adamı çileden çıkarabilecek ne düşünülebilir- se, hepsi denenmiştir. Bununla da kalınmamıştır, sanki bir kusur işlemiş gibi, Salim Ba- şolun toplum içinde karantina altına alınmasına yol açacak bir suni havanın yaratılması için elden gelen hiç bir gayret esirgenmemiştir. Salim Başol, bütün bu kampanya karşısında, kendinden emin kuv- vetli şahsiyetlere has metanetle dimdik durmuştur. ' Düşmanlarından değil, dost bildiği, dost olması gereken çevrelerden gelen oyunları da bu sükünetiyle boşa çıkarmıştır. Eğilmemiştir, sarsılmamıştır, . hafif- lik yapmamıştır. Söylenenlerin, yazıların hiç biri gerçek olmadığından yalanlar hep, üzerinden akıp gitmiştir. Böylesine kuvvetli bir kampanyanın, Salim Başolu hiç zedeleme- diğini iddia etmek kabil değildir. Bu usullerin şampiyonu Hitler, bu- günkü çıraklarından çok önce prensibi koymuş ve alenen ilân etmiştir: "Bir yalanı mütemadiyen tekrarlayın, mutlaka bir tesir yaratacak- tır!" Salim Başolun önünde hesap vermiş olanların hempaları, kendi- lerini devirmiş zihniyetin her temsilcisine karşı olduğu gibi Salim Ba- şola karşı da bu silâhı kullanmışlardır. Ama Salim Başol göstermiştir, ispat etmiştir ki yalanın kudreti, pek de yalancıların 'hayal ettiği derecede değildir. Düşünmek lâzımdır ki bir çok beşeri his de, Yassıadanın bir günde gölgeden aydınlığa çık- mış şöhretli Başkanının handikapları arasında yer almıştır. Bunların hepsi, silâhların asıl kudretlisi, neticesi kati olan yegânesi, gerçek kar- şısında yenilmiştir, gerilemiştir ve arkaya tepip, şamarların en serti olarak sahiplerinin suratında patlamışlar. Bu, dünyanın bütün iyi niyetli insanları için cesaret verici bir mi- midir gı en mühim konu Servet Beyanna- meleri meselesi oldu. A. P, liler da- ha işin başında bu konuda mızıkçı- lık etmek istediler. Servet beyanının mutlaka kalkmasını istiyorlardı.. Fa- kat C. H P. kanadı kuru gürültüye pabuç bırakmadı ve şiddetle teklifin aleyhinde bulundu. Bu arada en çok konuşan C. H. P. den Maliye Bakanı Şefik İnan oldu. İki tarafın tezini tecrübeli Ferit Melen birleştirdi. Ser- vet Beyannameleri şimdilik overilme- li ve 1963 yılında gelecek vergi re- form kanunu ile birlikte yeniden Ser- vet Beyannameleri istenmeliydi. Böy- lece A. P. lilerin ileri sürdüğü "piya- sadan para kayboluyor" iddiası orta- dan kaldırılmış olacaktı. Onlar da aralarından bir alt komisyon seçerek meseleyi derinlemesine, ama bu ışık altında incelemeğe- başladılar Suyu bulandıranlar Af konusu ortadan kaldırılır kaldı- rılmaz A. P. ve C. H- P. arasın- da ciddi yakınlık belirmesi, önce hay- ret uyandırdı. Ama, pusuda yatan- lar dehşetle irkildiler. Şurası kati bir gerçektir ki şu anda Türkiyede, kökü dışarda bir tahrik kasırgası es- mekte, bu kasırga kendisine kurnaz ve gafil âletler bulmaktadır. Başlıca gaye, memleketin asıl meselelerine demokratik sistemde el atılmamasını sağlamak, ortalığı bulandırmak, her- kese lanet olsun dedirtmek, i ramsarlığı gerçek karanlığın o anti- şambrı gibi kullanmaktadır. Bu yol- da çalışanların başında, kendilerini komünist düşmanı' ilân eden azılı grup vardır ve bir gün bunlardan pek çoğunun paralı okızıl ajan çıkması hiç kimseyi şaşırtmayacaktır. Nitekim, bir hafta içinde üç oyun- la bu grup şansını denedi. Meçhul bir kaynak, Koalisyon komitelerinin çalışmaları hakkında bir haber bül- teni yayınladı. Bu bülten, mahut Za- ferin manşetine kadar çıktı. Öteki af- çı gazeteler de habere iltifat ettiler. Bülten 50 maddelik hayali anlaşma-