7 Mayıs 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

7 Mayıs 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

na sık sık yaptılar. Sessiz, yaşından umulmıyacak olgunluğa sahipti. Galatasaray Sultanisini bitirdikten sonra, soluğu Pariste aldı. Paris Hu- kuk Fakültesine devama başladı. Ga- latasarayda öğrendiği fransızcayı Pa- riste ziyadesiyle geliştirdi. Paris Hu- kuk Fakültesini bitirdikten sonra 20 yaşında' yurda döndü. Yedek Subay olarak vatani vazifesini tamamladı ve ilk memuriyetine 1920 yılının Ocak ayında başladı Feridun Cemal Erkinin ilk memu- riyeti, İstanbul Düyunu - Umumiye İdaresi 'muhasebeci (o muavinliğidir. Genç adamın, hayatı hakkında kafa- sında kurduklarıyla ilgisi bulunmıyan bu memuriyeti bir hayli uzun sürdü. Bu mecmua, müteveffa John EF. Dulles'in "Cadı Kazanı Polittka- rinin karşısında vaziyet almıştır. İ- yi hristiyan Dulles'ın ölümünden sonra Amerikanın dünya politikası- na evvelâ basiretli Herter'in itidali, sonra da Kennedy'nin ve Dean Rus- k'ın değişik fikirleri hakim olmuş- tur. Ancak, Ur uçtan ötekine, orta yerde Uç durmadan uçmanın teh- likeleri üzerice dikkati çekme zZa- manı gelmiştir. Bugünkü dünyanın, üç gruba ay- rıldığını görmemek imkânı yoktur. İki büyük kutup, Batı ile Doğu- dur. Batı, sağlam müttefikleri ile bir zümre teşkil etmektedir. Doğu, talihsiz peykleriyle bir başka züm- e.. Bu ikisinin arasında, milletlera- rası dille nötralist denilen bir üçün- cü ve şimdi hayli kalabalık kafile denge kurmaktadır. Dulles, "Benden olmayan, bana hasımdır" demiştir ve onun Kırıcı, katı, müsamahasız ve püriten poli- tikası Batı Blokuna hayli pahalıya ğını sanmak hayaldir. Bir Milletle- rarası Forum hâline gelmiş olara Bir- leşmiş Milletlerde herkes, başka- sından ziyade kendi menfaatini gö- zeterek oy vermekte ve etiketler seyrek hallerde rol AKİS, 7 MAYIS 1962 oynamaktadır. 1925 yılında işinden ayrılmak imkâ- nını buldu. 1925 - 27 yıllarında Muhtelit Mü- badele Komisyonu Başkâtibi olarak çalıştı ve nihayet, kendisine büyük imkânlar sağlıyacak olan gerçek mes- leğine girdi. Mesleğe giriş Hariciye mesleğine intisabı, zama- nın şartlarına göre kolay oldu 1927 yıllarında bu konuda ihtisas sa- hiplerini fenerle arayan Türk harici- yesi, genç adamı doğrudan doğruya Prag Büyük Elçiliğimize Başkâtip o- larak tâyin etti. Bir yıl Pragda vazife gören Feri- dun Cemal 1928 yılında Londra Büyük Elçiliğimiz Başkâtipliğine tâyin edil- di. Genç hariciyecinin Londrada ge- NATO çen bir yılı, mesleğindeki ilk adım- larım atmasına ve gözde hariciye me- murları arasına girmesine âmil ol- du. Elçilikteki çalışma tarzı, düşün- celeri ve davranışları genç oadamın göze çarpmasına sebep teşkil etti. 1929 yılının sonlarında merkeze a- lındı ve Dışişleri Bakanlığında Siyasi Şube Müdürü olarak (o görevlendiril- di. Genç hariciyeci tam üç yıl, muh- telif şube başkanlıklarında bulundu ve merkezde çalıştı. 1932 yılının Mart ayında yeni bir tâyinle gene dışarı gönderildi. Bu de- fa Erkin Berlin Büyük Elçiliğimiz- de görevlendiriliyor ve Ortaelçilik müsteşarı oluyordu Fingirdekliğe Prim' John Kennedy Sakal ve bıyık O kadar ki, Batı Bloku içinde dahi çeşitli hallerde müttefikler (değişik istikamette oy kullanmakta, bunu yaparken Rus menfaatini değil, ken- di fikrini ve görüşünü savunmakta- dır. Gerçi böyle "inhiraflar Doğu Blokunda oOvuku bulmamaktadır. Moskovanın değneği kafaya iner inmez, herkes kolaylıkla Uzaya gir- mektedir ama, Batı ile Doğu arasın- daki esas fark da bu değil midir? öyle haller olmuştur ki Amerika Hollandanın, İngiltere Amerikanın, Fransa İngilterenin ve Türkiye ile Yunanistan bunların her birinin kar- şısında vaziyet almıştır. Buna mu- kabil bütün nötralistlerin, Batı Blo- kunu hararetle, sonuna kadar, İvaz- sız ve samimiyetle desteklediği hal- ler eksik olmamıştır. Elsenhoiver'in şahsiyet sahibi Dışişleri Bakanı işte bunu anlamamıştır. Şimdi, bunu anladığından dolayı Kennedy'ye Batı Bloku mensupla- rının çatmak hakkı yoktur. Bir kı- sım hallerde dahi olsa tutumunu Washington'a göre ayarlayan bir Yeni Delhi, bir Jakarta, veya Bangkok sâdece kazançtır. ma eğer Kennedy Kahireyi Anka- raya, Belgradı Atinaya, Kabili Ka- raşiye ve Tahrana Bağdadi tercih ederse akıllı bir politika takip etmiş sayılmaz. Zira, eğer nötralizm sadık müttefikliğe prim yaparsa, fingir- dekler müstakar politika sahipleri- ne tercih edilirse en sonda öyle bir durum meydana gelir ki, başta Washington'un politika çizicileri, herkes şaşırıp kalır. Londradakl GENTO'dan sonra Atinadaki NATO'da da görülmüş- tür ki, mesele bir öncelik işidir, ön- celik, Batının kendi "familyası" i- çinde kaldığı süre bu "familya" da- gılmaz. Ama, nötralizmi düşman değil, dost olarak alma lüzumu mübalağanın hudutlarından geri döndürülemedi mi, Kennedy bir gün bakar, şüphesiz ki Türkiye değil -o- nun durumu başkadır- ama ötekiler hep nötralistlerin kampında, ken- disiyle, müttefik olarak elde edeme- diklerini nötralist olarak elde etmek için pazarlık halindedirler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: