mekanizmasında kadın, erkekten beş- te birbuçuk nispetinde ileridir. Kadı- nın sinir sistemi de erkekten kuvvetli- dir. Erkekten daha çabuk sinirlenir. görünmesi, aslında daha sağlam olu- şundandır. Çünkü vücut deşarjını ya- par ve rahatlar. Kadın, yapılan zekâ testlerinde, erkeğe eşit olduğunu su götürmez şekilde isbat etmiştir. Fa- yıllar boyunca erkeklerin o yarattığı bu "ikinci plânda yaşamak" havasın- dan kendilerini bir türlü kurtarama- maktadırlar. Muvaffak Uyanık, gülümsiyerek: "— Sakın ha, bunu daha rahat bul- mıyasınız. Fakat gerçek şudur ki, ar- tık erkek yalnız başına dünyayı idare edemiyecektir. Kadınların, dünyanın kendilerinden beklediklerini yerine ge- tirebilmeleri ise herşeyden önce kendi kendilerine oinanmalarına bağlıdır" dedi. Salondaki tek erkek dinleyici, An- kara Rotari Klüp Başkanı Vedat Uğ- rul idi. Muvaffak Uyanıktan aynı ko- nuşmayı Rotari Klüpte, bu sefer er- keklere yapmasını rica etti. Yalnız, konuşmanın ismini değiştirmek daha yerinde olacaktı. Erkeklerin bir "ikti- dar değişikliği"nden korkmaları pek âlâ mümkündü de.... Moda Türk modası Mevsimin en güzel elbisesi, geride bı- raktığımız haftanın sonunda, Otel Barikanda, Türk El Sanatlarını Tanıt- ma Derneği tarafından teşhir edildi. Elbise vizon rengi kristal ipekliden yapılmış bir kokteyl elbisesiydi. E- tek ve etek üzerine düşen küçük, ta- mamiyle kolsuz- bir bluz şeklinde, iki parça olarak hazırlanmıştı. Eski bir dinleyicilerine AKİS, 9 NİSAN 1962 Kadın Çağı. Jale CANDAN Yirminci yüzyılın birçok takma isimleri var. Bunlardan bir tanesi de katilin çağı" deyimidir. Bunca ismin arasında acaba yirminci yüz yılı temsilen hangisi tarihe geçecektir? Bunu henüz bilmiyoruz ama, İçinde yaşadığımız çağın bir "kadın çağı" olduğu muhakkaktır. Kadın, İnsan haklarına doğuştan sahiptir. Fakat erkekler tarafından elinden alınan haklarına, ancak yirminci yüzyılda kavuşmuştur. Vakıa bu hakları ona tanıyan, veren gene erkek olmuştur ve bugün geri kalmış memleketlerde kadınların büyük çoğunluğu bu haklarından habersiz yaşamaktadırlar, fakat meselenin ilgi çekici tarafı şudur: Haklarını tanıyan, bunları kul- lanabilen küçük bir zümre, kısa bir zamanda çok başarı kazanmıştır. Kadın yirminci yüzyılda analık, ev kadınlığı gibi çok önemli ödevlerinin yanında ve bunları aksatmadan, pek büyük işler başarmış, hemen hemen her alana el atmış ve 'hiçbirinde yenilgiye uğramamıştır. İşte bunun İçin- dir ki önemli meseleler karşısında kalan dünya bugün kadını yardıma çağırmaktadır. Birleşmiş Milletlerin bu konudaki muhtelif raporları, bütün dünyada kadına verilen önem, bu konudaki sayısız neşriyat, mil- letlerarası konferanslar, araştırmalar hep bu çağrıya işarettir. Bugün artık kadının, evinin dışında çalışmasının iyi mi yoksa fena mı olduğu tartışması çoktan unutulmuştur. Çünkü kadın dünya işlerinde sorumlu- luk yüklenmeye ve gücünü, kabiliyetlerini yaşadığı toplumun istifade edilir kaynaklarına katmaya mecburdur. Bu, gerçeklerin karşımıza çı- kardığı vazgeçilmez bir durumdur. Meselâ bugün bütün dünyada, özel- likle İlk ve ortaokullarda öğretmen kadrosu ihtiyacını kadınlar yalnız başlarına karşılamaktadırlar. Eğer kadınlar öğretmenlik mesleğine atıl- mamış olsalardı, bugün dünya büyük bir öğretmen krizi ile karşı karşı- ya kalacaktı. Artan nüfus karşısında, eğer kadınlar bu sahaya daha faz- la atılmazlarsa, gelecek yıllarda bütün dünyada bu kriz kendisini göste- necektir. Bunun yanında, kadına her sahada ihtiyaç vardır ve kadınların bir "taze kuvvet" olarak işbaşı yapmalarında dünya yeni bir umut ışığı görmektedir. Çünkü son yılların olayları göstermiştir M, meselâ geri kal- mış memleketlerde, dâvaları kökünden ve sosyal bakımdan ele almadık- ça politik operasyonlarla mutlu bir sonuca varmak imkânsızdır. Kısacası, bugün bizden istenen şey, elimizin hamuru ile her işe ka- rışmamızdır. Ne var ki bundan toplumun çekirdeği olan ailenin, aile dü- zeninin zarar görmemesi de şarttır. İleri toplumlarda bu dâva kısmen halledilmiştir. Ev işleri eskisine kıyasla çok kolaydır. Makine, el emeği- nin yerini almıştır ve organizasyon ilmi dört duvarın içine girmiştir. Psi- kolojiyle dayanan yeni pedagoji ilmi çocuğun yalnız anne ile değil, anne, baba ve kardeşlerin ilgisiyle ve toplum bağlan geliştirilerek yetiştirilme- si prensiplerini ortaya atmış ve bunun için gerekli müesseseleri kurmuş- tur. Fakat bunların en önemlisi muhakkak ki evdeki iş bölümüdür. Kadı- nın gücünü dışarıya harcıyabilmesi, herşeyden evvel evdeki sorumluluk- ların paylaşılmasına bağlıdır. Bu bir zihniyet meselesidir. Bunun için de bizde bir arpa boyu değişikliğe uğramamıştır. Kadın elbette ki gene evin tertipçisidir. Ama, onun ailenin her ferdine ayrı ayrı hizmet etmesi, hep- si için ayrı ayrı oturup kalkması, "ufak işler"le uğraşan bir otomatik makine ve ağır işçi haline sokulması çağımızın gerçeklerine tamamiyle aykırıdır. Ev hayatında müşterek sorumluluğun ve iş bölümünün âile bağlarını kuvvetlendirdiği gerçeği de göz önünde tutulunca, itirazın tek bir noktaya,- tembelliğe dayandığı kolaylıkla meydana çıkar. Evlerdeki enerji kaybı korkunçtur. Bir kişi çalışır, ötekiler yan gelir oturur. Bütün enerji kaynaklarımızdan, bu arada insan gücünden faydalanmak istiyor- sak, işe evden başlamamız şarttır. uçkurdan alınan sırmalı motifleri ve aynı motiflerle işlenmiş Oo çantasıyla gerçekten göz kamaştırıyordu, Eski hava taşıyan çok modern bir kıyafet- ti. Otel Barikanda tertipledikleri sa- tışlı çayda, derneğin faal üyeleri, hep türk işi kolyeler, iğneler, oymadan çiçekler, türk motifli mendiller tak- mışlardı. Hem eğleniyorlar, hem de tezgâhlarının başına geçerek türk el işinden yapılmış dekoratif eşyalar sa- tıyorlardı. Bakırlar, gümüşler, küçük dekoratif utlar, sazlar ve bağlamalar, minimini takunyalar bir hayli rağbet görüyordu. Çaydaki pastalar da en a- şağı bu eski türk işi parçalar kadar dekoratifti. Üyeler elbiseyi kendileri dikmiş, partayı da kendileri hazırla- mışlardı.