YURTTA OLUP BİTENLER lan tasfiyeyi Koalisyonun bir Kana- dını kullanmak suretiyle gerçekleştir- agıp Gümüşpala, tehlike geçişti- rildikten sonra 22 Şubat mesulleri- sin affı taraftarı olmaktan vaz geç- ti. Bunun, teşkilâtında beliren cere- yan karsısında kendisini daha da za- yıf düşüreceğinden endişe ediyordu. Liderlik vasıfları zaten mahdut oldu- gundan, bir takım kombinezonlarla a- yakta kalabileceğini de müdrikti. An- cak, öteki grupla temasa geçmeden önce açıktan açığa "22 Şubat mesul- lerinin affı kargılığında Kayserinin kapılarının açılması" pazarlığına gi- rişmeye cesaret edemedi. Kendisin- den gayrı kimselerin de, başka mak- satla da olsa 22 Şubat meselesini deş- tığı temaslarda, kendisine, uzun Zza- mandan beri gönlünde yatan aslanı da gerçekleştirebileceği ümidi meha- retle verildi. Bir bakıma kurnaz, bir bakıma laf olan Ragıp Gümüşpala bu telkin- lerin neticesi olarak Koalisyon İçin- de ayrı bir oyun oynamaya başladı. Alış - veriş Ragıp Gümüşpalanın af bayrağını tekrar eline alması, aslında Kay- seridekilere zarar da verse, D. P. den müdevver teşkilâtı önünde kendisini itibarlı kılacak mıdır? Teşkilâtın li- deri hakkındaki gerçek kanaat ve his- leri dikkat nazarına alınırsa buna e- vet cevabını vermek zordur. Ama Gü- müşpala, müsbet cevabı kendi kendi- sine kolaylıkla verdi. Durumu son de- rece kritikti. Bale oyuncuları gibi bir İleri, bir geri attığı adımlarla hem müfritleri, hem mutedilleri aleyhine çevirmişti. Hiç kimse gidilen yolun doğruluğu bir yana, bir yolun bulunup bulunmadığından emin değildi. A. P. her bakımdan huzursuzdu. Bakanlar aleyhine cereyan vardı, Genel Merkez aleyhine cereyan vardı, Kongre isteği vardı, lider değişikliği talebi vardı. Gümüşpala, Koalisyonu sarstığı tak- dirde durumunu kuvwvetlendireceği te- zine sarıldı ve aldığı cesaretle kolları sıvadı. Böylece, iktidar koalisyonu i- çinde bir muhalefet lideri tipi belir-- di! Bir muhalefet lideri ki, Meclisteki Muhalefet liderleri Koalisyonu sağ- lam tutmaya çalışırken o sarsma ame- liyesine girişti. tik çatlak ses Gümüşpala bu rolü benimseyince, Hükümet Başkanına muhtıra üs- tüne muhtıra vermeye başladı. geye itiraz ediyor, her davranışta ku- sur buluyor, her tasarrufu tenkit edi- 16 İsmet İnönü Gene "Çetin imtihan" yordu. İnönü, A. P. Genel Başkanıyla konuştu ve meseleleri kendisine anlat- tı, Güjnüşpalayı sorumluluğunu bil- meye davet etti. A. P. Genel Baş- kam görüşme sırasında uysal davran- dı, fakat davranışlarını değiştirmedi. Bardağı taşıran ilk damla, Köy Yol- ları meselesi oldu. Gümüşpala hiç an- layıp dinlemeden ve kendi partisi Bakanlarının da iştirakiyle (o çıkmış meşhur yönetmeliği alenen Anayasa- ya aykırı ilân etti ve partisini "sırtı- na angarya yüklenmiş zavallı (oköylü Ragıp Gümüşpala Tekelin nesi var ?. vatandaş"in tek ve gerçek hâmisi di- ye bildirdi. Bu gayrıciddi vaziyet, or- talığı inanılmaz derecede karıştırdı. Bir defa, Anayasaya aykırı (o bir durum yoktu. İkincisi, (oGümüşpala meselesinin esasını öğrenmek zahme- tine katlanmamıştı. A. P. Genel Baş- kanı kendi partisi ileri gelenleri ve Bakanları tarafından da sıkıştırılın- ca bir kurtuluş çaresi aradı. "— Canım, Bayındırlık (o Bakanı bunun Anayasaya aykırı olmayacağı- nı ve tatbikatta dikkat gösterileceği- ni vaad etsin, mesele bitsin" dedi. Ama, Emin Paksüt buna haklı ola- rak yineimadE Gümüşpalanın kırdı- ğı bir potu, sanki kusurlu kendisi ve- ya Hükümetmiş gibi düzeltmeyi red- detti. A. P. Genel Başkanı ihtiyatsız- lığı orada da bırakmadı. Son Hava- dise bir demeç vererek, muhtırasını açıkladı da.. Lider bu tavrı takınınca, zaten fır- sat bekleyen A. P. organı gazeteler Koalisyonu yıkmak için ciddi ve şid- detli bir kampanyaya giriştiler. O kadar ki, bitirdiğimiz haftanın, basın- da. Koalisyonun istikbali (o bakımın- dan herkeste haklı endişeler başladı. A. P. nin içinde Gümüşpala, bir başka daha girişti. A. P. nin acaip tüzü- günden istifade ederek Genel idare Kurulunda bir tasfiye yaptırttı. Par- tide "Kurucular" sıfatını taşıyan do- kuz kişi bir araya geldi ve 25 kişilik Genel İdare Kurulunu, önlerine bir kalem kâğıt alarak yeniden teşkil et- ti. Listenin enteresan tarafı şudur: Başbakan Yardımcısı Akif Eyidogan ile Devlet Bakam Nihat Su, Genel t- dare Kurulunun dışında bırakıldılar. Yeni üyeler ise, hem İsayı, hem Musa- yi, yani partinin müfrit kanadını da, mutedillerini de memnun edecek şe- kilde seçildi. Böyle hallerde daima olduğu gibi, tabii ne İsa memnun ol- du, ne de Musa. A. P. içindeki karışık- lık büsbütün arttı. Nitekim, bitirdiğimiz haftanın so- nunda Meclisin A. P. Grubuna ayrıl- mış salonu civarında eğlenceli bir hâ- dise cereyan etti. O gün kır saçlı, tık- naz gözlüklü bir adam pantalon cebin- den çıkardığı beyaz mendiliyle alnın- da biriken terleri sildi, sonra kalın çerçeveli gözlüğünü düzelterek etra- fına bakındı. Sanki bir şeyler bekli- yordu. Beklediği kısa zaman sonra vukua geldi. A. P. Grup salonunun kapısından bir kaç milletvekili çıka- rak kır saçlı tıknaz adamın yanına geldiler, hep bir ağızdan: "— Canım Süreyya bey, vaz ge- çin bu işten. Sinirlisiniz, gelin müza- kerelere girin" dediler. Sonra, adının Süreyya Endik olduğu anlaşılan zatı AKİS, 9 NİSAN 1962 manevraya