Hadiselere Bakış Öylesi de var, böylesi de! Suriyede bir askeri darbe, üç gün içinde perişan olmuş bulunuyor. Memleketin idaresine el koymaya kalk- ınış bir avuç subay, derlenip toparlanmış ve İsviçreye sevkedilmiştir. Şimdi orada Allahlarına, böyle bir badi- reden ucuz kurtuldukları için şüpnesiz dua edecekler- dir. Memleketlerin ve milletlerin kaderiyle her aklına esenin her fırsatta rahat rahat oynayabileceğini sanan- lar için Suriye Hadiseleri bir yeni ve ibret verici derst- tir. Güney komşumuzda askeri darbe teşebbüsü, halkın bunu reddetmesi üzerine iğne yemiş balona dönmüştür. Halkın arzusu hilâfına hiç bir şey yapılamayacağı ve Silâhlı Kuvvetlerin ancak milli idealleri (o gerçekleştir- dikleri müddetçe itibar gördükleri böylece bir defa da- ha sabit olmuştur. Düşünmek lâzımdır ki Suniye halkı, askeri darbelere alışık, onların karşısında (o hareketsiz ve sessizdir. Bir askeri darbe, ancak bir yenisi tarafın- dan bertaraf edilebilmektedir. Buna rağmen, millete öy- lesine gına gelmiştir ki adeta sopayı eline alıp fırlamış ve memleketin huzuruyla birlikte dış emniyetini de teh- İlkeye sokan hareket karşısında azimli vaziyet alınış- tır. O zaman darbe meraklıları, kurtuluş çaresini sivil idareoilerle anlaşmakta ve yurtlarını terketmekte bul- muşlardır. Tabii bu, kendileri için ehven-i serdir. İhtilâllerin çocuk oyuncağı olduğu, kolaylıkla sanılır. Bizde de, 27 Mayısın son derece rahat gerçekleşmesi böy- le bir zehap uyandırmışlar. Nitekim daha sonra, İsmet İnönü Başbakan sıfatıyla bir ihtilâle müsaade letmeyece- müsaade şimdi, ğini söylediğinde tebessüm edip "İhtilâller; istemezler" diye çalım satanlar çıkmıştır. Ama ihtilâllerin müsaade iste- dikleri ve bir takım şart- lar mevcut olmadığı halde ayaklanmaya kalkışma- nın ne zafer, ne de tabii itibar sağladığı anlaşıl- mış bulunmaktadır. Or- tada hiç bir şey yokken, bir rejim ve bir sistem nor- mal şekilde işlerken, sa- dece bazı tabii çekişmele- re bakıp memnunsuzluk izharı ve idareye el koy- ma hevesi tasvip o göre- cek heves değildir. Kim ne derse desin şu- rası bir gerçektir ki XX. Asrın ikinci, o yarasında dünya otoriter askeri re- jimlere değil, Demokra- siye doğru gitmektedir. Her tarafta milletler, Demokrasiyi' yürütecek iyi idareciler, namusla ve dürüst devlet adamları peşindedir. Dikkat edilir- se görülecektir ki kullanılarak devrilen dareler dejenere (olmuş idarelerdir. Peron idare- si gibi, Syngman Rhee idaresi gibi, Batışta ida- resi gibi, Trujillo o i- daresi gibi... O de - Suriyede Amasyanın . istikrar ve güvenin kolay gelmemesinin başlıca karışıklık virler kapandıktan sonra yeni açılan devirler omazinin kirli mirasını hemen temizleyemediklerinden dolayıdır ki sarsıntı geçirmektedirler. Hiç bir memlekette bir dik- tatör devrildikten sonra onun yerine bir ikincisini getirip oturtmak temayülü yoktur. Demokrasiyi yürütmek göre- viyle iş başına gelenler beceriksiz davrandıkları zaman huzursuzluk tekrar belirmekte ve yeni kıpırdanışlar ken- disini hissettirmektedir. Yoksa askeri junta idarelerinin modası geçmiş ve zararları çoktan meydana çıkmış ida- reler olduğu son derece açık bir gerçektir. Bu, iki önemli zümreye iki önemli görev yüklemekte- dir. Politikacılar, ihtilâl geçirmiş memleketlerde oçok dikkatli, basiretli ve ihtiyatlı olmak zorundadırlar. A- dımlarını atarken nereye bastıklarını bilmelidirler ve hareketlerinin uyandırabileceği tepkileri, akisleri başa- rıyla ölçebilmelidirler. Aksi halde, hem kendilerinin, 'hem sistemin ve hem de milletlerinin felâketini elleriyle ha- zırlarlar. Politikacı için bir belirli ölçüde ihtirasın, is- tikbale ait yatınım yapma gayretinin ayıp tarafı yoktur. Ama bunun yanında, hâdiseleri gereği gibi değerlendir- me de politikacılığın sonuldandır ve bir zaruri vasıftır. Herkesin ihtirası en alevli halindeyken' ve memleketin idaresinin kolaylıkla el değiştirebileceği inancı yaygın- ken politikacıların kendilerini, bir girdabın içine atmala- rı, ve birbirlerini yemeye koyulmaları hiç de akıllıca bir davranış değildir. İhtilâl geçirmiş topraklarda huzur, sebebi budur. Bunun yanında, profesyonel orduların değil, milli or- duların mevcut (olduğu memleketlerde Silâhlı Kuvvetlerin tüm itiba- riyle ananelerine (o sadık kalmaları ve onların ba- şındaki komutanların çok sabırlı, oağırbaşlı, o âkil davranmaları bir zaruret- tir. İnsanlar her şeyin en kısa zamanda en mükem- mel hale gelmesini arzu- larlar ve ufak gecikme- lere dahi göz yummazlar. Bu ruh haleti bir orduya girerse, zaman zaman in- filâkler olması kaçınılmaz vaziyet olur. Bunu önle- yecek olan görevlerinin memleketi iç ve dış düş- mandan korumak oldu- gunu bilen, askerlik ile politikanın ayrı şeyler ol- duğuna yürekten inan- mış, daha iyisi milletinin bir macera hevesine asla boyun eğmeyeceğinden e- min bulunan kumandan- lardır. İki zümre sorumluluk duygusuna sahip (oldu mu, olgun bir milletin al- tından kalkamayacağı | güçlük yoktur. bardağı...