YURITA OLUP BİTENLER başarıya ulaştırılamamış bir "Orduda Temizlik"in, İsmet İnönü marifetiyle Ve olup bitenlerden o faydalanılarak gerçekleştirilmesiydi. Bu temizlik ya- pıldı mı, Ordunun hemen ele geçirili- vereceği sanılıyor ve bir takım dik kafaların yola getirileceği hayal edi- liyordu. Halbuki böyle bir usul denen- mişti, fakat hiç bir netice vermemiş- ti. Orduyu ele geçirdiklerini sanan- lar, sadece ellerini yalamakla yetin- mişler, bilâkis Orduyla (o bağlanılın büsbütün koptuğunu hissetmişlerdi. İsmet İnönü, telkinleri kati olarak reddetti. Bunun mucip sebebini de a- çıkca söyledi. Evvelâ, 22 Şubat gece- si bir taahhütte bulunmuştu. Bu taah- hüdü tek başına yapmamıştı. Genel Kurmay Başkanlığındaki dramatik misti. Bu bakımdan, afta ısrar ediyor- du Ama, ikinci bir sebep daha vardı ve İsmet İnönü onu da, daha Mart gedmeden aksi telkin sahiplerine söy- ledi. Bir orduyu, temizdik yapmak su- retiyle asıl görevi başına döndürmek imkânı yoktur. Bir askeri ihtilâl so- nunda ordular boğazına kadar politi- kaya gömülür. Bu, ihtilâl hâdisesinin tabii neticesidir. Ama bir an gelir, bir çizgi çizilir. O çizginin gerisin- de kalan her şeyin ürerine sünger geçirilir, fakat önünde yeni hiç bir harekete asla müsaade edilmez. İs- met İnönü, aksi fikir sahiplerine: "— Ben bu affı çıkarmakla, bu çizgiyi çekiyorum. Hem benden, Ordu- yu kışlasına döndürmemi istiyorsu- da beklemek zarureti af tasarısının Meclise hemen şevkine engel teşkil et- ti. Meclisin tatilini biraz, geciktirmek elbette ki kabildi. Ama Başbakan, Ordunun nabzının nasıl attığını iyi bilmek istiyordu. Ordunun nabzı, mü- kemmel attı. Gerekli tasfiyeler başa- rıyla ve hemen hemen umumi muta- bakat çerçevesi içinde yapıldı. Türk Silâhlı Kuvvetlerinde sükünet avdet etti ve bir takını allerjiler tedavi edil- di. Ordu mekanizması, politikanın dı- şındaki bütün orduların işleyişine ka- vuşması bile ona çok yakınlaştı. Har halde Ordu, kışlasının yolunu sükünet- le, gönül ferahlığı içinde, şüphesiz ki ihtiyat tedbirlerini alarak ve elini te- tikten hemen çekmeksizin tuttu. Ancak politikacılar, Ordunun gös- bir pazarlık teşebbüsünden sonra, kar- gı tarafın Ordu saflarında kalmak i- çin yaptığı bütün teklifleri reddetmiş, fakat kardeş kanı döktürülmediği tak- dirde ve Hükümeti ile Parti Liderle- rinin muvafakati şartıyla bir af tasa- rısını Meclise sevkedeceğini, o tasa- rıyı sonuna kadar savunacağını bildir- mişti Genel Kurmay Başkanlığından Hava Kuvvetleri Karargâhına gelmiş. orada bulunan Bakan ve Parti Lideri arkadaşlarına durumu anlatmış, onla- rın tasvibini almıştı. Hatta bu arka- daşlarından bir kısmı, af tasarısına a- leyhtar olmak bir yana, asilerin şart- larını kabul eder görünmeyi dahi tek- lif etmişler, fakat İsmet İnönü bunu devlet ciddiyetiyle kabili telif görme- 14 İnönü Kabinesi Mecliste Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için nuz, hem de kışlanın yolunu açacak tek çareyi reddediyorsunuz. oOOlmaz böyle şey. Bana, başka bir husus ka- bul ettirtemezsiniz.. iş İsmet İnönü pek âlâ biliyordu ki 3 Şubat maceracıları le zincirin kopmuş halkasıdır. Yapılacak iş. o halkayı düştüğü yerde m am- pirin geri kalan tarafını tekrar bir a- raya getirmektir. Nitekim, o günden bu yana bu iş başarı ve meharetle gerçekleştirildi. Ordu, bir bütün halini tekrar aldı. Ancak, aksi hevesler dinmedi. A.P. deki açıkgözler Meclisin Mart ayı başında tatile gir- mesi ve saten hâdiselerin Türk Si- lâhlı Kuvvetleri içindeki inkişafını terdiği bu iyi niyeti gösteremediler. Hatta, tam aksine, bu iyi niyeti bir takım açıkgözlükler yapmak için ve- sile saydılar. Bilhassa A. P. içinde "Madem ki 22 Şubat suçluları affedi- lecek, Kayserideki bizim ahbapları da salıverdirelim" havası belirdi ve kuv- vet kazanmaya başladı. Cereyan önce teşkilâttan geldi, yanaş yavaş üst kademelerin zayıf unsurlarını sardı. Bu sırada A. P. Genel Merkezi, zaten sorumsuz teşkilâtın baskısı daydı ve nereye sarılacağını yordu. Lider Ragıp Gümüşpala ise, ne yapacağını henüz kestirememişti, İs- A. P. dışındaki "Orduda Temizlik" heveslileri doğrudan doğruya İsmet İ- nönüye ve Hükümetine yaptıramadık- AKİS, 9 NİSAN 1962