YURTTA OLUP BİTENLER gundan Çelikbaşa böyle bir şans tanı- dı. Çelikbaş Bakan olduğunda, ken- disine istifasını teklif etti. o Çelikbaş bunu tereddütsüz reddetti. Akyol ile beraber çalışmak istiyordu. Ancak Akyol bunun, "Çelikbaşın arzularını yerine getirerek çalışma" mânasına geldiğini anlamakta gecikmedi. Sü- merbank Umum Müdürünün kabul et- mediği bu oldu ve bu, Salahaddin Ak- yolun bütün dertlerinin sebebim teş- kil etti. Çelikbaş Bakanlık koltuğuna otu- rur oturmaz, sık sık Genel Müdürle- rini bir araya getirip onlara konfe- ranslar vermeye koyuldu. Nutuk at- maya bayılıyordu. Genel Müdürlerini memleketin iktisadi hayatıyla ilgilen- memek, gerekli kitapları okumamak, bilmemekle suçlandırıyordu. Türkiye- de bilgili tek adam vardı ve bu, Çelik- başın kendisiydi. Salâhattin Akyol ile Bakanın arasına kara kedinin girme- si işte böyle bir Genel Müdürler toplantısında oldu. Akyolun hem memleketin iktisadi hayatının düzeni hakkında, hem başında bulunduğu teşkilâtın bugünü ve yarını hakkın- da fikri vardı ve bu fikirlerini oOÇe- likbaştan önceki Bakanlara o sözlü, yazılı bir çok kereler bildirmişti. Şim- di bunları Çelikbaşa da söylemenin hiç bir sakıncısı olmamak gerekti. 1961 yılının Aralık ayı içinde yapılan iki Genel Müdürler toplantısında, Çe- likbaşın "Beyler!" diye başlayan bit- mez tükenmez nutuklarından baş alıp söz istedi ve düşüncelerini açıkladı. Akyol, önce İktisadi Devlet Teşekkül- lerinin bugün içinde bulundukları şartlara göre verimli bir şekilde çalış- masına imkân olmadığını ( bildirdi. Sanayi Bakanlığının sonu gelmez mü- dahelelerinden acı acı şikâyet etti. İk- tisadi Devlet Teşekkülleri, Bakanlığın bir şube müdürlüğü gibi yönetilemez- di. Kanunlar, İktisadi Devlet Teşek- küllerine yetkiler tanımıştı. "Basiret- li tüccar" gibi hareket etme serbesti- sini de vermişti. Ama kanunların bu kurumlara tanıdığı, imkân ve yetkiyi kullanmak mümkün olmuyordu. Sa- nayi Bakanlığı, çeşitli zamanlarda, çeşitli sebeplerle kararlar almış, İk- tisadi Devlet Teşekküllerinin elini kolunu bağlamıştı. Bu işler böyle yü- rüyemezdi. Sayın Bakanın bunu bir iyice bilmesi gerekti. Herşeyden ön- ce İktisadi Devlet Teşekküllerinde. kanunlarla tanınan yetkilerin serbest çe kullanılması imkânı sağlanmalıy- dı. Sanayi Bakanlığı, bir takım te- ferruatla uğraşıyor, asıl yapması ge- reken işleri yapmıyordu. Bakanlık bu teferruattan kendisim kurtarmalıydı. Sanayi Bakanlığı İktisadi Devlet Te- şekkülleri üzerinde bir kontrol orga- 8 Çelikbaş konuşuyor Sayı ile değil ki... nı olmalıydı. Bu kontrol görevini ya- pabilmesi için de kadrolarım ve ele- manlarını takviye etmesi Bakanlığın bugünkü kadrosu ve ele- manlarıyla herhangi'bir kontrol göre- vini yapabilmesi ve böylece hem mem lekete hem İktisadi Devlet Teşekkül- lerine yararlı (olabilmesi omümkün değildi. Bir dükkânın hikâyesi Sümerbank Genel Müdürü, Bakanlı- gın uğraştığı teferruatın ve mü- daheleciliğin örneklerini de verdi. Me- selâ, Sümerbank Yenişehirde bir pa- sajın içine sıkışıp kalmış satış ma- gazasını Atatürk Bulvarı üzerine nak- İletmek istiyordu. Ama gelin görün ki koskoca bir Sümerbank Genel Mü- dürlüğü bir perakende satış mağaza- sını, yetkili bir çok organlarına rağ- men, istediği, lüzumlu bulduğu yerde açamıyordu. Bir perakende satış ma- ğazasının açılması veya kapanması bile Bakanlığın iznine bağlıydı. Sa- nayi Bakanlığının işi ise bu değildi. Olmamalıydı. Nitekim, Sümerbankın Yenişehirde Atatürk Bulvarı üzerinde açmak istediği mağaza teklifini sa- yın bakanlık reddetmişti ama, bu red- din bir gerekçesi bile yoktu. Bu şart- lar içinde iş yapılamaz, İktisadi Dev- let Teşekküllerinden gerekli verim alınamazdı. Akyolun bu konuşmaları toplantı- daki bütün Genel Müdürlerin yüzle- rini güldürdü ama, Çelikbaşı hiç mi hiç memnun etmedi. Zira Çelikbaş, evvelce yapılmış müdaheleleri bile yeter saymıyor, bizzat kendisi daha lâzımdı.. da. çok müdahele kararları alıyordu. Akyol ile Çelikbaşın arasına bir ka- ra kedi böylece girdi. Açıl kilidim açıl.. İş yalnız Genel Müdürler toplantısın- da Akyolun yaptığı okonuşmayla kalsaydı gene de mesele yok sayıla- mek bilmiyor, Sanayi mütemadiyen zorluyordu. Ne istiyor- du bu adam? Şunları: Bir kere Sü- merbank mamullerinin satış fiatları- nın Bankaca tayin edilebilmesini is- tiyordu. 12.12.1961 tarih 32144 sayılı yazıyla Sayın Sanayi bu husustaki isteklerini ya başlamış, 1956 yılında yayınlanan K/1021 ve bunu değiştiren K/1051 sayılı oKararnamelerle satış usul ve fiatlarının tesbiti tamamen o Sanayi. Bakanlığının yetkisi içine alınmıştı. Bu karar, satış fiatlarının tesbitinde formalite güçlükleri dolayısiyle ge- cikmelere sebeb oluyor, süratle pi- yasaya intibak imkânları kalmıyor, gittikçe yükselen ham madde, malze- me fiatları ve ücretler karşısında fi- yatlar ayarlanamıyor, bu sebeble de Banka zarar ediyordu. Piyasanın va- ziyet ve konjonktürüne uygun fleksibi bir fiat politikası takip edilemediğin- den imalâtçı, toptancı ve perakende - ci fiatlar arasında denge bozulmuş, bazı ahvalde toptan fiatlarla peraken de fiatlar aynı seviyeye gelmişti. Bu, tabiatiyle toptan satışların aleyhine oluyordu. Milli Korunma Kanunu ile K/1021 sayılı Kararname uygulama- dan kaldırılmıştı. Banka kendi oma- mullerinin satış fiyatlarını serbestçe tayin edebilirdi. Ancak, ihtilâl devri- nin icabı olarak Başbakanlığın, 4.4.1961 tarih 27/1353 sayılı bir emri vardı. Bu emre göre, Bakanlar Ku- rulu ve Başbakanlık izni olmadan fi- yatları Bankanın, şartların icabına uygun olarak ayarlamasına oOimkân yoktu. İşte bu emir değiştirtilmeli, artan stokların eritilmesi ve piyasanın icaplarına uygun fiat tesbitinde Ban- ka yetkisini kulanabilmeliydi. İşte adam İktisadi Devlet Teşekkülleri memur- arının ücret sistemleri de mutlaka ve süratle ele alınmalıydı. Akyol bu husustaki görüşlerini 4.10.1960 tarih 0104/28655, 20.10.1960 tarih 6548 /30660 sayılı yazılarla Bakanlığa bil- dirmişti ama, şimdi aynı konuyu bir kere daha, 9.2.1962 tarih 115/4342 sa- yılı "zata mahsus" yazısıyla Çelikba- şın da takdirine sunuyordu. Tatbik AKİS, 26 MART 1962