YURTTA OLUP BİTENLER car, Şevket Bulatoğlu, Bülent Ecevit, Cahit Akyar, İhsan Gürsan, Fethi Çelikbaş ve Ahmet Topaloğlu katıldı- lar. Gündemde Çelikbaşın izahatından başka Kıbrısla - Türkiye arasında ya- pılacak ticaret ve tediye anlaşması, Ortak Pazar meseleleri vardı. Söz, Sanayi Bakanına verildi. Çelikbaş u- zunca bir girişten sonra Bakan olarak kendi bakanlığı içinde yapmak iste- diklerini anlattı. Aradan Salahaddin Akyol hadisesini kendine göre nak- letti. Umum Müdürün kusurlarından, uygunsuz hareketlerinden o bahsetti. Bu arada sâdece Salahaddin Ak- yolla değil, bakanlığına bağlı 14 teşekkülle ayrı ayrı ilgilendiğini, tetkiklerinin yakında sonuçlanaca- ğını haber verdi. Açıklama, "tas- vip ile" karşılandı ve tasarrufla- rın yerinde olduğu kabul edildi. As- lına bakılırsa, bu kararla Bakanlar kendilerinin de bakanlıklarını İmparatorluk saymak hakkını nıyorlardı. Öyle ya, her biri bir Umum Müdürü değiştirmek ve onla- rın yerlerine kendi adamlarını getir- mek niyetinde değil miydi? Eh, Çe- likbaş misali bir prensip olacaktı. Hem canım, bu Umüm Müdür için bir Bakan istifa mı ettirilecekti T Hele, bütün Bakanlar aleyhinde bir kifa- yetsizlik ve hoşnutsuzluk kampanya- sının başlamış olduğu bir sırada.. Bu mülahazalara İsmet İnönünün muşak ve pasif tutumu eklenince ilk zaferin Fethi Çelikbaşta kalması güç olmadı. Sanayi Bakam o akşam kabine toplantısından çıkarken gülü- yordu. Bakanlar, içlerinden birinin bakan gibi okonuşmamasını, adam dövmeye kalkışmasını ve inanılmaz hafiflik göstermesini bile mazur gör- müşlerdi. Gülünmeyecek gibi değildi ki.. Salahaddin Akyol, cuma akşamı telgrafla istifasını bildirdi. Son gülenin iyi güldüğü bir türk atasözüdür. “Baraganın Dikenleri" G eride bıraktığımız haftanın orta- sında çarşamba günü, akşam Di- nar kasabasını sarmak üzereyken, kasabanın postahanesindeki telefon memuru harıl harıl birini arıyor ve karşıda bekleyen aboneye mütemadi- "— Bir dakika efendim.." diyor- du. Aranan A. P. nin ihraç edilen ün- lü milletvekillerinden Mehmet Tur- . Memur nihayet Turgutu buldu ve başkente bağladı. Matrut A.P. mil- letvelkili Ankaradan arandığını işi- tince heyecanlandı. Haberlerin iyi ve- ya pek kötü olması ihtimalleri üzerin- de bir iki saniye şöylece düşündü. va Ancak, ahizeyi eline alıp, başkent- ten ariyanın bir gazeteci olduğunu anlayınca, bir parça cam sıkılır gibi oldu. Karşıdaki ses: "— Mehmet Beyefendi, belki duy- muşsunuzdur, İl Başkanlarının top- lantısı sonucunda şöyle bir söylenti ortaya çıktı. Sizi ve Apaydını yeni- den partiye alacaklar, diğerlerini dı- şarıda, bırakacaklarmış, ne dersi- --- bu karara?" Turgut, ahizeye mümkün mertebe Madalyonun yapmış, senelerce işe emek vermiş. İhtisası, kimse tarafından tartı- şılmıyor. Adamı, D. P. İktidarı Be- den Terbiyesi Genel Müdürü, olarak bulmuş. İktidarın ilk Milli Eğitim Bakanı Avni Başman da, hiç bir partizan düşünce taşımadığından kendisini o memnunlukla muhafaza etmiş. Sonra, Tevfik ileri gelmiş. D. P. nin en partizan bir Bakanı. Düşünün, Muhsin Ertuğrulu İnönü- nün kulaklıklı koltuğunu tiyatro- da, sâdece insani görüşle muhafaza ettiği için Devlet Tiyatrosundan a- yıran adam! Savaşırla da takışmak- ta gecikmiyor. Onu da uzaklaştırı- yor. Ama Savaşır, bunu Muhsin Er- tuğrul kadar sakin karşılamıyor. Tayin edildiği, bilmem nere jimnas- tik öğretmenliğinden istifayı (o bası- yor, giriyor C. H. P. ye, uğraşıyor, didiniyor, savaşıyor. . Sonra İhtilâl, sonra ai rejim. Necmi Okten Ama, Beden Terbiyes si A. P. li Dev- Rozetçi o Bakan let Bakanının tasarrufunda, Sava- şırın adaylığı bile, üstada ve parti- , sine allerji veriyor. İsmi üzerinde İşte, son misal : Beden Terbiyesi (ittifak edilen kimse yok. Buna rağ- Genel Müdürlüğüne tayin yapı- lacak Teşkilât Başbakanlığa bağlı a li Devlet Bakanı Necmi öktenin tasarrufunda. Beden Terbiyesi denilince gelen nadir isimlerden biri: 14 Türkiyede hatıra Vildan Aşir Savaşır. Adam bunun tahsilini men, bir A. P.li BakanbirC.R. P liyi Genel Müdür nasıl yapar? Son- ra, O Ziyadesiyle meşhur "Teşkilât" ne der? Al takke, ver külah, mülti- milyoner Spor - Totonun kudret sa- hipleri, hop diye birini buluveriyor- lar: Gelmiş geçmiş Futbol Federas- yonlarının en kötüsü "Safa Yalçuk Federasyonu"nun Genel Sekreteri ve bir zamanların "Demiryolu Kra- lının yakın mesai arkadaşı bir Fikret Altınel. İhtisası : Vaktiyle top oynamış! Geliyor, oturuyor. Şim- di memleketin Beden Terbiyesi iş- lerini Safa Yalçuk Federasyonunun eski Genel Sekreteri tedvir edecek! Bir idare tutar, bir kimseyi sâ- dece şu partinin mensubudur diye bir işin başına getirir. Hatta, a mevkiye gelebilecek vasıf taşıyan kimseler arasında tercihi parti ro- zetine bakarak yapar. Bu bir parti- zan idaredir ve idarelerin en kötü- taşıdığı halde parti rozetine bakar ve onu bertaraf eder. Bu da parti- zanlıkta birinciden aşağı kalmayan bir idaredir Ve en azından, onun ka- dar kötüdür. A. P. bundan gürültü- lü şekilde şikâyet ediyor. Haklı! A- ma, ya madolyonun tersi? İhtilâl sonrası Türkiyesinde, bir takım C.H.P. lilerin kaderi böyle bir muameleye maruz kalmak ol- muştur. İhtilâlin ilk günlerinde M. B.K. yeni sistemimizin ilk günlerin de inanılması güçtür ama. İnönü Hükümeti evet, İnönü Hükümeti- AKİS, 26 MART 1962