Haftanın İçinden Menderes, Peron, Gömleksizler ve saire... Arjantin Hâdiseleri, (kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi bizde, iki memleket arasındaki uzaklık ve müna- sebet noksanına rağmen geniş akis yarattı. Korede olup bitenleri de, umumi efkâr olarak yakından izli- yoruz. Bir başka garip diyar, Küba, alâkamızı çekmek- te devam ediyor. Dünyanın dört bucağına serrpilmiş bu dört memleketi, Türkiyeyi, Arjantini, Koreyi ve Kübayı talih XX. Asrın ikinci yarısının hemen basın- da birbirine sıkı sıkıya bağlamıştır. Bağ, kader ortak- lığıdır. Dört belde, yolunu şaşırmış dört diktatör, dört irtişa idaresi, zulme ve haksızlığa, hırsızlığa ve yok- sulluğa baş kaldıran dört millet, milletinin önüne düşen silâhlı kuvvetler ve sonrası.. Kader ortaklığının esas çizgileri, işte bunlar! Mücadele yıllarında nasıl bu dört memleket birbiri için model teşkil etmişse, nasıl o ka- palı rejimlerde “öteki diktatör" "bu diktatör'ün sem- bolü olmuşsa şimdiki yol arama devresinde de Arjan- tinliler (o Kübalılara, Kübalılar Korelilere, Koreliler Türklere bakıyorlar, bakışıyoruz. Perona karsı ayak- lanmanla yedinci yılında, Arjantinde, bir serbest seçim- de oyların Peroncu kuvvetler o istikametine kayması hâdisesinin bizim aydınlarımız arasında, bizim basını- mızda mürekkep akıtmasına, bu bakımdan hiç şaşma- mak lâzımdır. Hele 15 Ekim seçimleri, 24/25 Ekimin dramatik toplantıları, son ayların heyecanlı vak'aları, Parlamentoda beliren istikametler göz önünde tutu- lursa Arjantin Hadiselerinin bizim için önemi daha kolaylıkla meydana çıkar Arjantinde olan redir? Arjantinin tamamile ser- best seçimlerinde okomünistlerle işbirliği yapan Pe- roncu kuvvetler büyük arı göstermişler ve eyalet- lerin ekserisinin kontrolünü ellerine (geçirmişlerdir. Arjantin Cumhuriyetinin İdare tarzı bizimkinden farklı olduğu için neticelerin teferruatı üzerinde urmak uzun izahlara ihtiyaç gösterir. Olan şudur: Arjantin halkı, bugünkü idareden memnun bulunmadığını ifade etmiştir. Bu memnuniyetsizlik, İhtilâl sonrası idare- sinin alternatifi olarak Arjantinde Peroncu kuvvetler bulunduğundan komünistler de onları odestekleyince bir "düne hasret" şeklinde belirmiş ve oylar o istika- mette kanalize olmuştur. O kadar ki, memleketin siya si kudret bakımından Cumhurbaşkanlığından hem sonra gelen ikinci mevkii, Buenos Ayres valiliği EN nun menfası Madritten tayin ettiği adayı tarafından kolaylıkla kazanılmıştır. Bunun üzerine, Beren dikta- toryasına ve onun irtişa idaresine son vermiş olan Si- lâhlı Kuvvetler bir “maziye dönüş"e asla müsaade et- meyeceklerini bildirerek seçimlerin neticesini tanıma- mışlar, iktidara fiilen tekrar el koymuşlardır. Şimdi Arjantin, bir buhranın içindedir. Bugün Türkiyede, her- kesin kendine göre çektiği ve tefsir ettiği Arjantin Hâ- diseleri budur. Bütün özellikleri bir tarafa bırakmak suretiyle, demokratik sistemin bir umumi kaidesi kendi kendisi- ni bir defa daha doğrulamış bulunuyor. Bir serbest se- çimde geniş kütleler yaldızlı sebepler, doğru prensipler, hatta dürüstlük ve fazilet gibi mü- nakaşa kaldırmayan unsurları göz önünde tutarak uy AKİS, 26 MART 1962 Metin TOKER gölgesinin gerisini ve bur- nunun ucundan ilerisini görmüyor. İdaresi altında bu- lunduğu iktidar kendisini gündelik (hayatı itibariyle memnun bırakmışsa, maddi ihtiyaçlarım tatmin etmiş- se muvafık oy veriyor, aksi halde muhalif oyu basıyor. Bu oyla kimi işbaşına getirdiğini, o işbaşına getirdi- ğinden dün ne derece şikâyetçi olduğunu, davranışıyla memleketine ve tabii kendiline nasıl bir istikbal hazır- ladığını hiç düşünmeden, hesaba katmadan, önemli bulmadan.. Bu İngilterede de böyle, Almanyada da böy- le, Yunanilstanda da böyle, Türkiyede de böyle, Arjan- tinde de böyle İngiltereye zaferlerin en büyüğünü kazandıran Churchill bu zaferini ingiliz milletine "kan ve gözyaşı" ile ödettiğinden dolayı iktidardan hemen uzaklaştırıldı. İngiliz kalkınmasının temelini atan Att- lee o sıkı vesika ve fedakârlık devresinin kurbanı oldu. Aynı İngilterede MacMillan, Almanyada Adenauer, Yunanistanda Karamanlis halkı gündelik hayatında rahat ettirtebildiklerinden dolayı seçimleri mütemadi- yen kazanıyorlar. Bizde, Türkiyeyi en tehlikeli mace- radan en başarılı şekilde kurtaran M. B idaresi 27 Mayıs sabahı saat S ile 6 arasında gösterdiği ustalığı memleket idaresine sıra geldiğinde hemen hiç göstere- mediğinden dolayı 15 Ekim günü değişik istikamette akan bir oy nehriyle karşı karşıya kaldı. o Arjantinde bugün, Frondizi idaresine karşı gösterilen ve "Peronu Arama" şeklinde tezahür eden güvensizlik Arjantinin -üstelik Peron tarafından büsbütün İçinden çıkılmaz hale sokulan- ekonomik ve sosyal meselelerine ihtilal sonrası iktidarının gerekli hal çârelerini bulamamış olmasının neticesidir. Hiç kimse şüphe etmemelidir: Eğer Almanyada ve İtalyada Hristiyan Demokratlar vatandaşlarına gündelik hayatlarında selah getirmemiş olsalardı, ilk serbest seçimlerde almanlar nazizmn, İtal- yanlar faşizm lehinde oy kullanmaktan zerrece çekin- mezler, “biraz insaflı olalım, şartları göz önünde tuta- lım" demeyi hatırlarından geçirmezlerdi Geniş küt- lelerin psikolojisi her yerde bir oluyor ve demokratik sistemlerin isteyişi Periklesin başına gelenlerden beri hiç değişmiyor. anmıyor.Geniş kütleler Arjantin Hâdiselerinden alacak bir dersimiz oldu- ğu muhakkaktır. Bir Peron'u takip eden idare memle- ketin bünyevi ekonomik ve sosyal meseleleri karşısın- da aciz kaldı mı, geniş kütleler, elinden çok çekmiş bu- lundukları ve sâdece memleketten uzaklaştırıldığından beri sürdüğü hayat bile hırsızlıklığının şaşmaz delili olan bir diktatörün her kusurunu unutuyorlar, bir "Gömleksizleri Gömleklendirme" edebiyatını yorlar. O edebiyatı hatırlamayı o diktatörü geri iste- meden ayıran mesafe bir tek adımdır ki, Arjantin Hâ- diseleri gösteriyor, kütleler bu adımı fütursuz atıyor- lar. Peron geri gelebilir mi? Pek az muhtemel. Arjanti- nin sağlam kuvvetleri var ve gerin ibreleri ters dönmez. Ama Arjantin, buhrana düştü Ev Arjantin Hâdiselerinden hepimizin (alacak dersimiz var. Öyle görünüyor ki bu işte de, hepimizin başında gelmesi gereken kimse bugün Türkiyenin ka- derini elinde tuttuğunda zerrece şüphe bulunmayan İsmet Paşanın ta kendisidir.