tarafından elele aranması lüzumu üzerinde durdu. Zaten mütehassısla- nemli turizm rezerveleri ve bilhassa İzmirden Mersine kadar uzanan Türk Türkiyenin bu gölgelerdeki ormanları, koyları, yanın adaları ve kumsalları 1000 ki- lometrelik bir sahili (o doldurmakta- dır. Bütün bunlar turistik bölgelerin kolayca ve bir parça gayret sarfıyla turist celbeder hale getirilebileceğini ortaya koymaktadır. Ne çare ki, el- deki rakamlar ümit kırıcıdır. Mese- lâ, hali hazırda Türkiyenin Ege böl- gesi yılda takriben 20 bin turist ta- rafından ziyaret «dilmekte ve tamla- dası ve İzmire antik yerleri ve hele Bergama ile Efesi ziyaret için gel- mektedirler. Gelmeleri iyidir hoştur ama turistlerin yatacak yer bul ları imkansızdır. Rakamların dili Türkiyede, turist (barındırabilecek 14 bin 202 yatak vardır. Bunlar- dan 3 bin 346 sında banyo odası bu- lunmaktadır. 19 otel ise inşa halinde- dir. 6 otel ile motelin inşası plânlan- mıştır. İnşaat başlangıcı 1961 yılıdır. 1960/61 yılma ait resmi mahiyette- ki otel rehberinde 216 otel görünmek- tedir. Bu otellerde 7886 yatak var- dır. Bunlardan 2813'ü İstanbula isa- bet etmektedir. Ancak bu rakkamlar fazla bir mana ve önem taşımamak- tadır. Zira otel diye istatistiklere gir- miş pek çok müessese, aslında hiç kimsenin burnunu dahi sokamayacağı adi hanlardır. Özel Komisyon bu durumun teda- visinin devlet sektörüyle özel sektör tarafından elele aranması lüzumu üzerinde durdu. Zaten mütehassısla- Kızkulesi Tavuğun yumurtası AKİS, 26 MART 1962 Dünden bugüne Acaba, e istediğimizi bilmez halde değil miyiz? Dün kara dediğimize, eyaz diyoruz ve bunun üzerine ciddi ciddi po- lemikler bina ediyoruz. İnsanların hareket hattını bir takım prensipler, bir takım inançlar, bir takım sağlam bağlantılar, teşkil etmelidir. Böy- le olmadı mı, işte, en ciddi kimseler palamarını koparmış; gemilere do- nuyorlar. Bir akıntıda bir sahile, bir akıntıda karşı sahile.. Halbuki Tür- kiye şu sırada, bilhassa en ciddi kimselerden kaptanlık, pilotluk, isti- kamet verme görevi bekliyor. Bunu yapamazsak, evvelâ kendi fikirle- rimize berraklık, düzen veremezsek memleketi içinde bulunduğu karışık nizamdan nasıl kurtarabiliriz? enelerce plânlı kalkınma istedik. Senelerce plânlı kalkınmanın fa- ziletini övdük. Şimdi, bir plânlı ekonomi devresine geçiyoruz. Çalışma- larımın, üzerinde bulunduğumuz yol yabancılar tarafından ilk defa tak- dir ediliyor. Bunlar Türkiyeye geldiklerinde karşılarında artık ciddi mu- hataplar buluyorlar. Bundan dolayı da yardım için keselerinin, ağzını aç- maya başlıyorlar. Onlar, planın başarısını plân fikrinin amme efkârına mal olmasında grürler, halkın bu anlayışa sahip bulunmasını en esaslı şart diye gösterirlerken bizim plânlı kalkınma taraftarlarımız bir baş- ka gayret içinde bulunmaktan lezzet alıyorlar. Plân fikri etrafında şüp- heler uyandırmaktan hoşl Bunu k 1 bir okaram- sarlığı eni içlerinden başka içlere aktarmaya çalışıyorlar bir grup insan, ifrat hareketlerine karşı tedbir alınmasını km hararfile istemektedir. Aylardır bir grup insan, Basının tutu- u şiddetle, hararette tenkit etmektedir. Aylardır bir grup insan kar- şılıklı tahriklerin ya 1 ko kça önlenemeyeceği görüşünü sa- vunmaktadır. Bunlara karşı bir başka grup, elzem hale gelmeden o yo- la sapıtmamasını telkine çalışmakta, uçları ortaya yaklaşmaya davet etmektedir. Bir noktaya varılıyor ki, tavsiyede bulunmanın ve sabır gös- termenin kâfi gelmediği herkesçe kabul ediliyor. O zaman. İstenilen ted- birler alınıyor. Aa! Tedbirlerin karşısında olanlar, bu tedbirleri bizzat İsteyenlerdir, öyle tenkitler yapılıyor ki, tedbirlerin az mı yoksa ço mu bulunduğu bile orta zekâdaki fâniler tarafından anlaşılamıyor. Sosyal adaleti, vergi adaletini, ticaret âleminden vurgunculuğun ve avantacılığın kalkmasını, oyunların açık oynanmasını savunuyoruz: bir XIX. Asır liberalizmi havası içi viz veriyor diye kusur buluyoruz. Sonra, hem de bir karma hükümet şu Servet Beyannamesi gibi bir meselede cesur, metin, azimli ve prensip rahibi olarak vaziyet alınca bu usulün aleyhinde ötüyoruz, oyalayıcılıkla işi dejenere etmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürüyoruz. Yıkıcılığı bir taktik olarak kullananlara kimsenin söyleyeceği bir memlekette muvaffak masın diyenler, "bunu si lunanlar doğrusu ya haklı, mantiki, realist bir yoldadırlar. Ama ötekiler, bu memleketin iyi yetişmiş, ülkücü, vatansever in- sanları acaba kaprisi, tezat manisini, paradoksu biraz ileri götürmü- yorlar mı ve böyle davranırken kendilerinden bir parçayı kaybetmi- yorlar mı? Zira, bir trenin raydan çıktığını o trenin yolcuları farket- mekte, ne çok fazla gecikmezler, gecikemezler rın tavsiyesi de budur. Bundan baş- , bazı yardımların da sağlanmış ol- duğu görüldü. Meselâ 10 Ocak 1961 tarihli bir anlaşmayla Amerika Türk turizminin kalkınması için 6 milyon dolarlık bir yardımı yapmayı dan serbest bırakılması kararlaştırılan miktardır. Bu paranın ilk proje için ayrılan kısmı 4 yi 500 bin TL. sı karşılığıdır. 20 s vade İle 96 4.5 faizle kredi olarak © verilmiştir. Ayrı- ca Ankarada kurulan Otelcilik Okulu için de 1 milyar 500 bin liralık bir yar- dım sağlanmıştır. Tavsiyeler, çareler Bitirdiğimiz haftanın içinde humma- lı bir faaliyete girişen Turizm ö- zel İhtisas Komisyonunun bir faydalı icraatı da, bazı tavsiyelere kulak as- mak, Devlet Plânlama Teşkilatına sunacağı plana eklediği bazı otorite- lerin tavsiyelerini inlemek oldu. Tavsiyelerin başında, hududlarda bu- 21