bağırarak soruyu cevaplandırdı: "— Böyle bir ayırım yapılması- na asla taraftar değilim. Kabul at- mam. Arkadaşlarımın yanında kalı- rım." Gazeteci daha fazla sormadı. So- . Zi- başkanlarının toplantısıyla başlayan karışıklık he- men düzelmiş sükünet -şimdilik- av- det etmişti. Turgutun cevabından an- laşılıyordu ki ihraç edilenler, partiyi bir kere daha kaybetmiş gibi görün- melerine rağmen mücadeleden vaz- geçmiyecekler, A.P. içinde kuvvet gösterisine devam edeceklerdi. Nitekim, haftanın ortasında kü- çük Evliyaoğlu seçim bölgesine bir ziyaret yapmayı ya havayı yoklama- yı uygun buldu. Balıkesire teşkilâtla temasa giden küçük Evliyaoğlu hiç değilse ilerisi için karışıklığın tohum - larını atmış olarak dönecek ve yer yer kaynaşmaya seçim bölgesinden başlatmış olacaktı P. den ire edilen altı mil- letvekili haftanın başında (oldukça 2 Yüzü bir tuhaf C.H.P. allerjisi'ne tutul- r. M. B. K,, partizanlık yap- mamayı C. H. P. lileri iş başına ge- tirmeme mânasına almıştır. Bu yüz- . Hükümetten devletin kilit nok- talarına, bir takım manasız kimse- ler'in su yüzüne çıkmasına yol açıl- mıştır. O kadar ki, en sonda bunun böyle gitmeyeceği anlaşılmış ve M. B.K. nin C. H. P. lilere koyduğu Vildan Aşir Savaşır Tu kaka AKİS, 26 MART 1962 nikbindi. Toplantıdan birkaç gün ev- vel başkente gelen İl Başkanlarının ağızlarına bakılırsa > bunlar ihraçla- rı tasvip etmiyen gruptur- Genel İ- dare Kurulunun kararı geri çevrile- . Hatta toplantının sonunda Bü- ük Könereye gitme kararına bile va- rılabilirdi, Evliyaoğlu ve Ge rın gerçek dileği de buydu. kongre havasına soktukları m. me- selelerin hal edileceğini ve o partini! üst kademelerinin ele geçirileceğine Pr itekim pazar günü başkente gelen İl amanda bazıları ayakları- nın tozunu silmeden karşılarında A- Pp n - Evliyaoğlu kliğinin kulis- çilerini buldular. İşin aslına bakılır- sa gelenler kapanın elinde k tı. Zira İl Başkanlarına parti içinde- ki çekişme oldukça değişik ağızlar- dan, oldukça değişik şekilde gidiyor ve türlü yorumlarla, gerçekle ilgisi olmayan hallere sokulunuyordu. Ge- lenlere söylenilen "demokratik ida- re"nin sihriydi. Bir takım şartların icap ettirdiği günlerde A. P. bazı ki- ambargo kaldırılmıştır. Ama M. B. K., memleket seviyesinde böyle bir tavır takınmış da küçük kademeler- de C.H. P. liler su başlarını tutama- mışlar mıdır? Mükemmelen tut- muşlardır ve bir çok yerde giden D.P.L1l1 kıratında bir C. H. P. linin gelmiş olması 15 Ekim seçimlerinin belli başlı faktörlerinden birini teş- kil etmiştir. Ama, ne > olmuştur? En önemli mevkilere bir takım renksiz, kali- tesiz, tecrübesiz adamlar doldurul- muş, adeta D. P., iktidarına karşı C.H. P. saflarında mücadele etmiş olmak bir suç yerine geçmiştir. Bu garip tarafsızlık anlayışı, K. idaresini deve, ne kuş halde tut- muştur. Ya şimdi, İnönü (Hükümetine ne demeli? Bazı A. P. lilere kalsa, C. H. P. saflarında da değil, kim, ne- rede D. P. iktidarına karşı vaziyet almışsa o tu kakadır. Salim Başol- dan Hüseyin Nail Kubalıya, Cihat İrenden S ıddık Sami Onara, bir devrin bütün şeref âbidelerine kar- şı açılan kampanyanın, onları kötü- leme gayretinin temelinde yatan bu- dur. . Tedbirler Kanunu, manevi cep- hedeki bu yıkım ameliyesini durdur- muştur. Ama, on yıllık bir partizan idarenin kenara attığı (kıymetler, parti rozetleri dolayısıyla değil, ih- YURTTA OLUP BİTENLER şilerin teşebbüsüyle kurulmuş ve ge- mişti. Parti artık oturmuş, hatta Hükümetin bir kanadını teşkil edecek kadar kuvvetli hale gelmişti. Öyleyse Demokrasinin icapları yerine getiril- meli, Büyük Kongre toplanmalı, A.P. idarecilerini oylarıyla seçmeliydi. -— — wa Karşı tarafın, çalışması tamamiy- le aksi yönden oldu. Henüz bir intikal devresindeydiler. Herşey düzelmemiş- ti. Yavaş yavaş yerleşiliyordu. Bazı zaruretler idarecileri, bazı kararlar atları vardı. Devamlı tahrik rıştırıcı faaliyete bir son verilmezi gerekmekteydi. İl Başkanları zaman zaman, uzun hikâyeler dinlemek, İhtilâle ait hatı- raları öğrenmek, 22 Şubat olaylarıy- la ilgili anektodlara gülmek mecbu- riyetinde kaldılar. Toplantının baş- lıyacağı pazartesi gününe kadar, tek kelime söylemediler. Taşralı politika- cının susmayı bilen taktiği ile duru- mu idare ettiler. Fikret Altınel Hoppadak! tisaslarının yy yetki verdi- ği sahalarda -ve cak o sahalar- da- memleket Hizmetine Hükümet Başkanının bir alaturka “bipartizan idare anlayışı" ve yönetici kadrosu uykuda C. H. P. nin uyuşukluğu yü- zünden iade olunamayacaklar, bun- lar başka C. H. P. lilerin başka tür- lü partizanlıklarının takası sayıla- cak, şirretli prim yapacaksa ah bize, vah biz