26 Mart 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

26 Mart 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA "Karanlıklar basarken" İkinci Dünya Savaşı boyunca bütün Batı ülkeleri sinemaları - moral ma güçlendirmek (o amacıyla- Nazi ve Alman aleyhtarı filmler çe- vamp Konu ve işleme öylesine bir düzenlemeye tabi tutuluyordu ki Al- manyanın, yabancı ulusların seyirci- leri gözünde değerinin küçülmesini hiç birşey engelleyemezdi. Katı ve vahşi kişiler olarak tanı- tılan Alman ulusu sonradan ve savaş ertesinde derlenip toparlanınca sine- masında İkinci Dünya Savaşının suçu bakımından kendine savunma yolları aradı ve buldu da. Rejisör Frank oWisbar'ın O filmi "Nacht fiel über Gotenhatcn -Karan- lıklar Basarken" bütünüyle bu sa- a Savaşa karşı çıkan bir film değildir. Bütün çabası savaş boyunca Alman ulusunun da öbür savaşan ulusların fertleri gibi acı çektiğini, türlü zor- luklara katlandığını anlatmaktır. Bir bakıma bu işi becermektedir de. Si nemanın inkâr edilmez etki gücü, bir- buçuk saatlik bir süre içinde göste- rilenlere seyircisini inanmaya savunmasını, verilen delillerle kabule zorlamaktadır. "Karanlıklar Basarken" kötü ve beylik bir konuyu işliyor. Bunun iyi- liği şuradadır: Seyirci, nulara her yerde yatkındır ve olay- ların öylesi bir ortamda geçmesi, söy- lenen sözün tartışmasız kabulünü kolaylastırıverir. Türlü (o katliamlara girişen Almanya, benzeri katliamlarla kendi ülkesinin ve ulusunun da kar- -ı karşıya bırakıldığını öne sürüyor. İçi yalnız kadın ve çocuklarla dolu 6000 kişilik bir yolcu gemisi savaş sırasında torpilleniyor ve içinden an- cak üç kişi kurtulabiliyor. Bu sah- nelerde tesir gücünü arttırmak ama- cıyla sinemanın her yanından yarar- lanılmıştır. Yani seyircinin merhamet duyguları alabildiğine kendi çıkarla- rına kullanılmıştır. Böylece seyirci is- ter istemez savaş sırasındaki bu tu- tumlarından dolayı müttefiklere kızı- yor. Gerekli olan da bu kızgınlığın uyandırılması olduğuna göre, problem kendiliğinden çözülmüş demektir. Wisbar ile Victor Schuller'in or- taklaşa düzenledikleri senaryoda sa- vaş içindeki Berlin Ve Berlinliler söz- konusu edilmektedir. kocasının evini terkedip uzak bir taş- ra köyüne gidiyor. Ama savaş Alman ordularının durmadan geri çekilme- 34 leri yüzünden, oralara kadar da soku lacak ve kısa bir an da olsa mutlulu- ğa kavuşan genç kadını kötü kade- rine doğru itecektir. Bu arada terket- tiği kocasıyla da karşılaşınca ve arka- sından karı - koca ve âşık üçgeni de birbirini tamamlayınca -bir çeşit bi- zim yerli filmlerimizin ağdalı hava- sına varan - "Karanlık Basarken"in hikâyesi çığırından çıkıyor. Kahra- manlar, savaştan kaçanların bindiği bir gemiye sığınıyorlar. Gemi ateş dı- şı bir yere giderken yolda müttefikler tarafından torpilleniyor ve (o batıyor. Savaşın taşraya gelişi, halkın göçü ve batan gemiyi anlatan bölümler, bu kötü konulu filmin en güzel bölüm- leridir. Buralarda gerçeğe yakınlık» dökümantere yakınlığa ulaşıyor. Öy- le ki, araya katıştırılan aktüalite film- lerinden parçalarla bir bütünlük sağ- ıyor. "Karanlık Basarken"in en ilgi çekici yanı, genç oyuncu Sonja Zei- manndır. Savaş içindeki ateş çemberi ortasında kalakalmış, yalnız, fakat tepeden tırnağa kadın kahramanı us- talıkla aksettiriyor. Wiçki'nin "Köp- rüsünden görüp tanıdığımız o Erich Schuman da öyle. Kişiler, hikâyenin gelişimi içinde savaşın acılığı altında ezilmiş, köşeleşmiş kişilerdir. Çokluk, savaşı Zorunlu ve kaçınılmaz $ sayıyor- lar. Karşı çıkanlar da bir Zeimann ile bir Schumandır, ve bilinçli olan yalnız onlarınkidir. AKİS, 26 MART 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: