TURİZM İstanbulda Sultan Ahmet Meydanı "Bu şehr-i İstanbulki...” akınları 1960 yılı içinde, 1,5 milyar dolar sağlamıştır. Avrupanın turizm kralı Fransayı bir kenara bırakınız. Fakat İtalyaya 1960 yılında, hudutlardaki mutad ve normal yolculuklar hesaba katılmak- sızın 7 milyon yabancı turist gelmiş- tir. Bu turistler 640 milyon dolar bı- rakmış tır. Bu, adam başına 100 do- lar: civarında bir sarfiyattır. Yugos- lavyaya aynı sena zarfında 900 bin civarında turist 18,5 milyon dolar bı- rakmıştır. Yunanistana 1951 yılında sadece 30 bin turist gelmiştir. Bu, dört senede 200 bin oldu, 1960'da ya- rım milyonu buldu. Kalan döviz, 47 milyon dolardır. İspanyanın durumu İse bir harikadır. İspanyayı 1960 yı- lında 6 milyon yabancı turist ziyaret etmiştir. Bu sayede memleketin, dö- viz geliri 1958'deki 100 milyondan 300 milyona çıkmıştır. Sadece ( İsrailin 1960 yılında barındırdığı turist mik- tarı 120 bin civarındadır. Bunlar 30 milyon dolar para bırakmışlardır. bunların yanında Türkiyeye yolu dü- şen 94 bin her sınıftan yabancının bi- raktığı 6,6 milyon dolar gerçekten gülünçtür. Doktor diyor M.. Prof. Baade'nin umumi efkâra açık- lanmamış raporunun birinci mad- desi şudur: "Türkiyenin tediye bilan- çosundaki açığı izale etmek ve mem- lekete sanayi mamullerinin kifayetli ir miktarını ithale lüzumlu dövizi sağlamak için bugünün takriben 860 milyon dolar tutarındaki döviz giri- 20 şi 1 milyar dolara yükseltilmelidir. Bu, 10 yıl için hesaplanan bir inki- şaf programı ile tahakkuk edebilir." Bu girişten sonra alman mütehassıs, bu meblağın nasıl sağlanacağına geç- mektedir. Fikrince, ihracatımız bir misli arttıktan sonra buna turizm- den sağlayacağımla 200 milyon dola- rın eklenmesi şarttır. 200 milyon doların göz DAŞ maması için Prof. Baade bun tu- rizmde o kadar da güç elde edilir bir meblağ olmadığını belirtmektedir. İ- talyanın 1956 yılında turizmden elde ettiği 250 milyon dolar ile 1958 de elda ettiği 491 milyonluk gelir naza- rı dikkate alınır, bunun 1960 yılında 640 milyon dolara çıktığı düşünülür- se mesele basite irca edilmiş olacak- tr. Bele, A.B.D. nin nüfusu sadece 2 milyon olan çyalellzrimizn Florida- nın diğer eyaletlerden celp ettiği 4 milyon turistin 1,5 milyarlık döviz bıraktığı hesaba katılırsa Prof. Baa- da'ye hak vermemeye imkân yok- Ancak Türkiyede bu hedeflere varılmazı, o iki ana derdin halline bağlıdır. Daha çok turist Türkiyeye celbedilecektir. Bunlara daha çok pa- ra sarfettirecek imkânlar hazırlana- caktır. XX. Asrın ikinci yarısında turistin sadece güzel tabiat manza- rası görmek için seyahat ettiği bir ef- sanedir. Turist en çok macera heve- sini karşılamaktadır. Gerçi turistleri sınıflara (ayırmak kabildir. Turist vardır, memleketine döndüğü za- man anlatacak hikâye peşindedir. Tu- rist vardır, dinlenmek istemektedir» Turist vardır seyahate çıktığında ken- di muhitinin baskısından kurtulmak ve yepyeni, değişik hayat sürmek ar- zusundadır. Mesela Parisin dünya- nın en büyük turistik merkezi olma- sının sebeb-i hikmeti budur. kar sınıf mensubu turist bir noktada leyi yapmıştır ama 1955 ile 1960 ara- sında memleketteki turist barındırma yerlerini 12 bin yatak arttırmıştır. Bunlara, 1963'e kadar 12 bin yatak daha ilave edecektir. Bunun yanın- da, turist sayısını çoğaltmak için ke- sif bir propaganda faaliyetine giriş- mek lazım Buna mukabil, Türkiyenin bir a- vantajı vardır. Turistik (bölgelerin hududu mütemadiyen genişlemekti- ci Dünya Harbinden sonra sadece Ba- tı Avrupaya inhisar eden bölge şim- di bizim hudutlarımıza kadar gelip dayanmıştır. Türkiye ise, sahip ol- duğu tabii ve tariki imkânlar bakı- mından bezgin turist için bir değişik- lik, yenilik, cazbe teşkil etmektedir. Komisyonun çalışmaları Özel İhtisas Komisyonu bütün bu hususları dikkat nazarına aldıktan sonra, oldukça nikbin şekilde, kendi- ne bir çalışma programı tesbit etti. Bunlar daha ziyade, bir ciddi plân- lamanın ön prensiplerini teşkil et- mektedir. Öne turistik tesislerin ve barın- dırma imkânlarının geliştirilmesi işi alındı. Sonra turistik merkezler a- rasındaki münakalenin intizamlı bir hale sokulması meselesi geldi. o Ü- çüncü olarak turistik tesislerde çalı- şanların ve halkın turistik eğitimin sağlanması meselesine değinildi. numaralı mesele daha mühimdi**. Tu- ristik merkezlerin değerlendirilmesi- ne büyük Önem Yerilmesi lüzumu ü- zerinde duruldu. Son noktada spor ve sanat faaliyetleri folklor çalışmaları, kıymetli turistik eşyanın ogeliştiril- mesi, reklâm ve propaganda yer al- mıştır. Işıklı odada bütün bu meseleler rinde oçalışmaya (girişildiğinde memleketin dertleri ve İhmalin ıstıra- bı da dile getirildi. Türkiye daha şimdiden inkişaf halinde bulunan pek çok bölgeye sa- hiptir. İstanbul ile Bursa civarı bun misal teşkil etmektedir. Bu bölgele- rin gelişmesinin bundan sonra Özel Vektöre bırakılmasında fayda vardır. Fakat bu arada yepyeni istikametlere yönelmek için etmektedir. Tâ ki ö- AKİS, 26 MART 1992