CEMİYET tenkid edildiği ogündü. d Hasan Kangal safi- yetle salona girdi. Kendisi senatör- dü. Girmemesi lâzımdı. Ama, Hasan Kangal öyle kayıtlardan falan ha- bersizdi. Girdi de, alkışladı da... Üs- telik,kendi partisinin lideri konuşur- girmişken bir dinliyeyim" de- ile. Hayri Mumcuoğluyla fis- kosa daldı. Localarda yer bulamıyan senatörler de bu özel Örneği takibet- tiler. Milletvekili arkadaşlarının saf- larına katıldılar. Katıldılar da, al- kışladılar da üstelik... Bu, teamül haline olur? programın gelmese nasıl * İki "sakıt" -Kemal Özçobanla Ha- mit Şevket İnce- Meclis tartışma- larım takibediyorlardı. Müthiş itibar görüyorlardı. İtibar görmek için sa- ten sakıtlardan" olmak yetiyor bu- gün. Milletvekilleri kendilerini şapır şupur öpüyorlardı. Onlarsa, Mülki Erkan locasından gıpta ile Meclis sa- lonunu O Hâlâ gıpta ile... Hâlâ! * Bayan Gedikin hanesinde üç otomo- bil var: Biri kendinin, biri oğlu- nun, biri de kızma düğün hediyesi olarak, devr-i saltanatta verilmiş... Başka şikâyetleri olabilir bayan Ge- dikin, ama otomobilsizlikten şikâyet etmez herhalde. Fakat gene de bi- linmez!.. * Bea tenkitleri yapıldığı gün- dü. n locası dahil, Meclisin her tarafi, doluydu. Bu dolu locada bir tartışma oluyordu. Çünkü iki kalan- tor bey, yanlarında eşleri, buraya kurulmuşlardı. Milletvekiliydiler. Yer bulamayınca, yer olan yerlere dal- makta mahsur görmemişlerdi. Nihayet milletvekili beyler gas- pettikleri yerlerden kaldırıldılar, fa- kat çok ağır bir havada. İlk işleri de basın bürosunu şikâ- du. "Milletvekillerine (o karsı ük iyor bu kendini bil- mez Hâlâ ii noktada zel sayıyor ve sayıklıyorsunuz Z ler Sami Küçük, O'ları çok şirin bir şe- kilde U diye telâffuz eden bir Ru- meli çocuğu. Her gördüğüyle uzun monologlara dalıyor. Hem de mono- logun diyalog olmasına meydan ver- meden. Nedir böyle usun usun anlat- tığı, diye meraklanan oluyor. Sami Küçük, ikili koalisyonu övüyor. İki- li koalisyon onu bu kadar konuttu- rursa, ya dörtlü olsaydı ne yapardı AKİS, 11 ARALIK 1961 Hayri Mumcuoğlu Fiskos Herhalde uyku yerine nutuk atacak- 1... Bu haliyle biraz, Amerikanın bir zamanlar Romadaki hanım büyükel- çisi, Claire Luce'u hatırlatıyor. Clai- re Luce, geçkin senelerinde katolik- liği kabul etmişti. Bir gün ateşli a- teşli, bu dinin meziyetlerinden Papa- ya bahsediyordu. Papa çok esprili bir m elinle dinledi ve sonra mırıldan — Madam, ben bu dinin başında dana Herhalde biraz inan- dığı Sami Küçükün de terem ettiği muhataplar ekseriyetle ya C.H.P. li, ya A.P. li. Ama hiçbiri Papa gibi, çıkıp: Kâzım Orbay Ağır taş, -Sami Bey, bizi bu koalisyonun meziyetine inandırmağa gayretinize hacet yok. Meziyetine inanıyoruz ki bu koalisyonu kabul ettik"demiyor. Neden demiyor?.. * Aydın Gün, yeni Bakanlara özel o- larak bir alaturka müzik ziyafe- ti verdi. İnsanlar, insanlarla ne ça- buk ahbap oluyorlar!.. Çoğu daha isimlerini bile belliyemedi yeni Ba- anların... Alaturka müzik ziyafetine gelin- ce, 27 Mayıstan önceki Bakanlar da bundan pek hoşlanırlardı... * Türkiyenin Paristeki NATO dele- gelerinin son zamanlarda en bü- yük merakları, renkli spor araba al- mak, senesi geçince yeni modelle es- kişini değiştirmek... o Çok önemli o- laylarda bile kılı kıpırdamıyan Bü- i bu rengâ- "hiç olmazsa, kırmızısını almamala- rını genç arkadaşlarından rica etti. Bugünlerde gene NATO delegasyo- nunu barındıran binanın önünde, üç Türke ait frapan renklerde üç spor araba var. Nuri Birgi söz geçireme- mis, besbelli. Hamletin otemsilinde, talihsiz Ophe- lia'nın kardeşi Leartes, Hamletle bir kılıç çarpışmasından sonra yere düşüp ölüyor. Devlet tiyatrosunda, bu rolü oynıyan genç ve yakışıklı ar- tist yere düşüp öldükten sonra, Öy- lesine körük gibi nefes alıyor ki, böy- le nefesi ancak ölüler alır. Tabii bu göğüs adalelerinin inip kalkmasına bütün salon takılıyor. Bir politikacı bakmış ve şunu bulmuş çare olarak: "— Hareketsizliği ya bizim Ka- zım Orbaydan, ya da Melâhat Ge- dikten öğrenmesi lâzım. Saatlerce bir milimetre kıpırdamıyorlar, mum- yalaşmış gibi oturuyorlar. Nasıl ya- pabiliyorlar, KAN ŞİM Cemil Sait Barlas Antepten aday gösterilmedi, İstanbulda kazana- madı. Şimdi İdare Meclisi üyeliği peşinde.Geçen gün Turhan Feyzioğ- lunu telefonda arıyordu. Bu husus- tan bahsedecekti. Turhan Feyzioğlu o sırada A.P. İdare Heyetiyle uzun ve muhabbeti! bir telefon muhavere- sine dalmıştı. Tabii koalisyon ,, partili dostlarına tercih edecekt öm Sait Barlas, o Feyzioğluylâ konuşamadı... Politika kötü şey, ondan da kötü birşey var: Politikaya girip muvaffak * olamamak Geçici olsa dahi muvaffakiyetsizlik!.. 21