İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Maliye "İnönü oldukça." Bitirdiğimiz hafta içinde başkente, memleketimizde çalışan yabancı bankaların bir dileği aksetti. Yaban- cı bankalar, Türk piyasasının can- lanmakta olduğunu gördüklerini ve faaliyetlerini hızlandırmak, istedikle- rini bildirdiler. Para, mutlaka daha hızlı dönmeye bağlayacak, bu saye- de de hareket ve bereket beraberce gelecekti. İstikbali görmekte büyük meharet ve tecrübe sahibi olan ya- bancı bankalar, Maliye Bakanlığına başvurarak bundan önce tatbik et- i, fakat Menderes devrinin so- nunda pişman olup terkettikleri bir usulü yeniden takip etme müsaade- si istediler. Bu usul şudur: kündür. Bu yüzden piyasaya para çıkmakta, fakat vâde geldiğinde ya- bancı bankap aldığı oTürk parasını tekrar Merkez Bankasına iade etti- ginden para kasaya dönmektedir. Yabancı bankalar bu usulden, Men- deres devrinde ovazgeçmişlerdir. Zi- ra, yatırdıkları dövizler delik kapa- mak için harcanmış ve vâde geldi- ğinde, söz yerine getirilmemiştir. Tabii, mali sahada böyle bir davra- nışı yabancı bankalar hem anlama- dıklarından, hem de asla makbul say- madıklarından itibarsız rejime güve- nemeyeceklerini düşünerek döviz ge- tirtme yolunu kapamışlardır. Bitirdiğimiz haftanın içinde bu arzuyu yeniden başkente duyuran yabancı bankalardan birinin tem- silcisi, kendisine "Ya, paranızı gene Osmanlı Bankası Güven oyu Yabana bankalar, yasanın geliştiğini Türkiyede pi- hissedip o kredi vermek için Türk parası sıkıntısı çektiklerinde (dışardan, kendi mer- kezlerinden döviz getirtmektedirler. Bu dövizler Merkez Bankasına yatı- rılmakta, karşılığında oTürk parası alınmaktadır. Bu parayla, banka iş yapmaktadır. Yi uamelenin bir şartı vardır: Merkez Bankasına vadeli olarak yatırılmak- tadır. Meselâ, diyelim ki iki sene. İ- ki sene içinde Merkez Bankasının bu dövizi kullanma hakkı vardır. An- cak, vâde geldiğinde dövizin aynen geldiği yere iadesi şarttır. Bunu, pek kısa vadeli bir kredi saymak müm- AKİS, II ARALIK 1961 alamzsanız?" diye Be bir kahkaha at " —Şimdi başta İnal var! Biz, adam tanırız. Bir memleketi İnönü tipinde devlet adamı mı idare edi- yor? Ona, bütün hazinelerinizi (o a- bilirsiniz. Zirâi eğer in zama- nında alamazsanız, bu mutlaka, za- nanından aranızın size iade edilmiş olmasının neticesidir Bütçe Batakta çırpınma "Bitirdiğimiz hafta içinde Meclis ko- ridorlarında, üç kişi bir araya ge- lip te üç konudan bahsettiklerinde e ee bunların biri mutlaka © 15 Mese- lesi" oldu. Memur maaşlarına yapı- lacakken, daha doğrusu yapılmışken, Maliyenin "Sürpriz Bakan"ı Şefik 1- nan tarafından hasıraltı edilmeye ça- terişli Parlâmento binasının ferah ko- ridorlarında da aynı nisbette kelâm sarfına vesile verdi. e Gerçi Şefik İ- nan, başında kavak yelleri estiğin- den, koridorlarda pek sık görünmedi ama, eğer görünseydi konuşulanlar- dan asla memnun olmayacaktı. Ta- bii, tıpkı Basında olduğu gibi bir gazete, hem de başyazısında, damak çatlatan bir buluşla "Efendim, 4 milyarlık yatırım yapacağımıza 2 milyarlık yatırım yapalım, geri ka- lanını cari masraflara ayırıp memur- lara bundan para verelim!" bile de- miştir- Meclis koridorlarında da me- sele çeşitli (o zaviyelerden ele nn bir milletvekili, hem de genç i tisatçı geçinen bir mületvekili Hükümet bize belediye seçimlerini kaybettirecek!" diye feryat etti-. Fakat, hadiseyi hangi açıdan görür- se görsün, herkes bir noktada ittifak etti: Bu zammı geri almanın imkânı yoktur! Devlete güvenmenin cezası- nı çekecek dan ve ellerine geçeceği- ni hayal ettikleri o küçücük fazla parayla bütçelerinin bir deliğini çok- e ik- “Bu kudret sahiplerini mektup ve istida yağmuruna tutunca mesele alevli halini hafta boyunca muhafaza etti. Hadise, Meclis koridorundan toplan- tı salonuna, C.H.P. Grubunun bu haf- içinde yapacağı görüşmeler dola- yısıyla intikal edecektir. C.H.P. Grubunda hava, ateşli ve gergindir. Zira milletvekilleri, hata- yı, mesul liderlerinden çok daha açık şekilde ogörmektedirler. Aslında da, zammı yapmanın güçlükleri yanın- da -bunların mevcudiyetini hiç el se inkâr etmemektedir- oyapm nın mahzurları ciddiyetle ağır “bası maktadır. Politik mütalea, Meclisin makul tabakası için önemli değildir. Ama bir sosyal ve ekonomik mesele olarak, hadisenin üzerine eğilmek görülmektedir. Hafta- sonlarında bir A.P. atörü, Maliye Bakanını şiddetle o yererek şöyle dedi: — Adam, meseleyi başımıza biz- zat çıkardı! Zaten mevcut bir kanu- nun icabı olarak memurlar, hakları- ın sessiz sedasız alacaklardı. Ama şimdi, başka sektörlerden de talep gelmesi ihtimalinden korkuluyor ve bu, memura hakkını vermemek için 17