M.B.K. Kendilerini adayanlar (Kapaktaki General) lül ayı geldiğinde, M.B.K. nin, 3 üyesinin de üniformalarım sırtla rından ebediyen çıkarmış ve sivil el- biselerini giymiş olarak Türk milleti- ni seçim kapısında selamlaması hiç hafta içinde böyle bir temayül, Ko- mitenin kendilerini millete adamış ye bu adaklarında sebat etmiş üyele- ri arasında, kuvvetli gelişmeler kay- detti. Ağustos ayında, genç ihtilâl- cilerin içinde sırası gelenler hakları olan yeni yıldızlarını takacaklardır, O tarihte Cumhuriyetin yeni Anaya- sası, hukuken olmasa bile fiilen yü- rürlüğe, taşıdığı bütün teminatlarla beraber (Ogirmiş bulunacaktır. Bir başka teminat ise, memleket savun- ması olan asli vazifesine bir an önce Seçimlerin, süngüler hiç parıldamak- sızın, tamamile sivil bir idare altın- da yapılması mümkün olduğu tak- dirde M.B.K. nin üyeleri Türk Silahlı Kuvvetleriyle olan hukuki bağlarım tamamile çözecekler, kaderin ve memleket sevgisinin, vazife duygu- sunun kendilerine çizdiği yeni hayat yoluna sapacaklardır. Bir askere üni- formasını çıkarmak daima zor gelir. Bu bakımdan, M.B.K. nin 28 üyesi de birbirine denk bir esefi (o yüreklerinin köşesinde duyacaklardır. Ama, biz- zat seçtikleri tutum orduda kalmak- ta devam etmelerini tamamen -ve is- tisnasın hepsi için- imkansız kıldı- ğından kabil olursa Eylülde, olmaz- sa Senatodaki görevlerine başlarken üniformalarından (o sıyrılmış olarak askeri ihtilâlin son perdesini kapata- caklardır. Komite içindeki, bilhassa lün hakim olmasıyla durulmuş ve or- tada "herkesin maksudu bir ama, ri- vayet muhtelif" tarzında bir anlaş- mazlıktan başka şey kalmamıştır. Mabalıcıkann telâşı tanbulda, Maltepedeki evinde ziyaret eden Basın mensupları, C.H.P. Genel Başkanının bir yabancı gazeteyi dik- katle tetkik ettiğini gürdüler. İnönü kendilerini son derece neşeli bir şe- kilde karşıladı ve okumakta olduğu ünlü Economist'i yakınındaki masa- nın üzerine bıraktı. Sonra aralarında havadan sudan bir sohbet başladı. Ancak açıkgöz muhabirler, C.H.P AKİS, 3 TEMMUZ 1961 Genel Başkanının, az önce dikkatle okunakta olduğu Economist'e şöyle bir göz atmadan edemediler. Gazete- nin açık duran sayfasında İnönünün bir resmi bulunmaktaydı ve resmin etrafını dolduran makale Türkiye ile ilgiliydi. Makale son hâdiselerle il- gili bir yorumda bulunuyor ve M.B. K. içinde cereyan eden bazı hâdise- lerin kendine göre nedenini ve niçi- nini cevaplandırıyordu. Ancak, M.B, K. nin kuvvetli oadamlarından olan Madanoğlunun istifası, bu ciddi bili- nen mecmua tarafından bambaşka şeklide (o yorumlanmıştı. İyi (haber kaynaklarına sahip olduğu zannedi- len Economist için bu, hakikaten ko- mikti. Zira, ciddi gazetenin Türkiye ile ilgili makalesi, baştanbaşa yanlış ve yalan bilgiye dayanılarak kaleme alınmıştı. Aslında, Türkiyede olup bitenler üzerine objektifini çeviren tek ya- bancı gazete Economist'ten ibaret kalmadı. Ondan evvel ve sonra da pek çok yabancı, gazete ve dergi, bu mesele üzerine eğildiler. Fakat ne ya- zık ki onların da çoğu Economist'in düştüğü hataya düştüler. Bilhassa İn- gilizler, belki de Toynbee'nin Demok- rasiyi hristiyan cemiyetlerinin bir hu- susiyeti sayan fikrinin tesiri altında, Türkiyede bir demokratik idarenin kurulamayacağı peşin hükmü ile her- kesten fazla yanıktılar. Tabii bunda. Cancan Madanoğlu ve köpeği dostlar Ayrılmaz YURTTA OLUP BİTENLER Türkiyeye muhabir diye pek ekzan- trik bir takım kimseleri e bulunmalarının da rolü oldu. O ka dar ki, bunlar yarınki Türk - İngiliz münasebetlerini bir soğukluk içinde başlatacak derecede tahrifler, ve tef- sir hataları yapmağa kadar gittiler. Tefsirlerde Komitenin üç yıldızlı ge- nerâli ön planda tutuluyor, onun dav- ranışlarının (O(mânaları aranıyordu. Ancak, bu yapılırken çoğu zamanı ö- küz altında buzağı keşfine sikiliyor- du. Belki da bu yüzdendir ki bitirdi- gimiz hafta, kazanmış olduğu sevgi- yi, sempatiyi, güven ve saygıyı tu- tumunu mânâsız yere atmasıyla zedeleyeceği endişeleri beliren Cemal Madanogluya, kendisini en ziyade se - venler tarafından itidal, basiret tav- siye edildi. Komiteye dönmelinde sa - yısız milli menfaat olduğu hatırlatıl- Madanoğlu bu sırada, gerçekten konuşmayı biraz fazla kaçırmış bu- lunduğunun farkında, fakat Komite- ye dönmesi imkanının doğmamış ol- duğu kanısı içinde eşi ve çok sevdiği köpeği Cancan ile gezip tozmakta, yazın tadını çıkarmakta fırsat bul- dukça da basın mensuplarıyla dert- leşmekteydi. Tatilde bir general General Madanoğlu sabahın erken saatlerinde eşi Ulviye Madanog- lu ile birlikte Vali konağının tam ar- kasına isabet eden Üç katlı, altı da- ireli Tak apartmanından çıkıyor ve sahile koşuyordu. Tak apartmanı, üç yıldızlı Generalin eşine, kardeşleriy- le birlikte, ebeveyninden kalmıştı. Çocuksuz Madanoğluların muvakkat ikametgâhı iste bu manın en üst katındaki altıncı daireydi. Ne var ki Madanoğlular, bu mütevazı tef- riş edilmiş dairelerinde pek kalama- dılar. Zira çok doastlu Madanoglula- rın günlerinin büyük bir kısmı eş, dost, akraba evinde geçti. Madanoğlu İstanbulda kaldığı müddet içinde hemen her gün denize girdi ve bu arada kendisini kovala- yan Basın mensuplarıyla bol bol soh- bet etmek fırsatını da buldu. ev karşı çekingenliği bilinen müstafi M K. üyesinin Basşına bu ani yaklaşı- şı ve âdeti hilâfna bol bol konuşma- sı, doğrusu, Basın mensuplarını önce- leri pek memnun etti. O sırada İstan- bula gelmiş bulunan bazı M.B.K. üye- leri, ondaki bu ani değişiklik üzerin- de mütalea beyan etmeden durama- dılar. Hattâ, içlerinden biri: " — Maşallah, sükütun altın oldu- ğu prensibini benimsemiş görünen Madanoglu, za çifte istifasın- dan sonra bü kesildi" demekten kendini alamadı. ı 9