bulunduğu Otomobil daha Maltepe yoluna çıkmadan bir kahkaha attı ve Mevhibe Nea : mekten evvel bir denize gi- rerim, n, hanımefendi " dedi. Denizi ziyadesiyle özlemiş olduğu anlaşılıyordu. rçekt rahatsız bulunduğu günler hep yazın denize girebilip giremeyeceğini takatinin b den korkmuştu. Halbuki şimdi, son derece dinç ve canlıydı. Nitekim, ak- şamüzeri denizden çıktığında hiç bir yorgunluk duymadığını ailesine se- vinçle nakletti. Evet, bu yıl da cekti! denize girebile- Sualler ve cevaplar İnönüyü ailesi ve dostları Bostancı- da karşıladılar ama, onun asıl ve- fakar karşılayıcıları Pendiğe gitmiş «lan gazeteciler oldu. İnönü hepsini gülümseyerek yanına aldı. Her biri- nin, sorulacak bir çok suali vardı. Ge- nel Başkan "Böyle olmaz, böyle ol- maz" diye takıldı. Ayaküstü konuş- mak niyetinde değildi. o Muhabirleri Mal tepedeki evine davet etti. "Sual- lerinizi orada sorarsınız ama, facia tatmin için bir basın toplantısı yapa- cağım. Orada bol bol konuşuruz." de- i. Gazeteciler, Maltepedeki evde İ- nönünün etrafını sardılar. Bu toplan- tıların mukadder suali, hemen orta- ya atıldı. "İnönü, m için adaylığını koyacak mıydı? İ- nönü tatil bir kahkaha attı. "Canım. benim için bunun hiç bir ehemmiyeti yok" dedi. Aslında, yeni kumlan sis- tem içinde bir adaylık da bahis ko- nusu değildi ki.. Cumhurbaşkanını iki meclisiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi seçecekti. Ee, neticeyi tayin için evvelâ Türkiye Büyük Millet Meclisinin terekküp tarzının, orada- ki nisbetlerin bilinmesi, yâni seçim neticelerinin belli olması lâzımdı. İ- nönü, daha ciddi ilâve etti: " Size daha önce de söylemiş- tim. Bugünden istikbal için verilmiş tek kararım, seçimlere partimin ba- sında girmektir. Ondan sonra ne-ya- pacağımı, henüz ben bile bilmiyorum. Durumumda bir değişiklik yok.." Meraklı suali, daha az meraklı başka bir kaç sual takip etti. İnönü, bunların hepsini meharetle geçiştir- di. Meraklı bir başka sual, C.H.P. i- çindeki bazı dalgalanmalardı. Genel Başkan son derece açık konuştu Partisi içinde ovatandaşı da, bizzat kendilerini de üzen bir takım hadise- ler oluyordu. o Bunlara karşı tedbir mutlaka düşünülecekti. AKİS, 3 TEMMUZ 1961 Kulağa Küpe Saadetin Sırrı İnsanlığın attırlar boyunca ga- yesi ne olmuştur? Saadete e- rişmek, değil mi? İşte, bu sır bizde milâdi 1961 yılının yaz aylarında nihayet bulundu. Ba- e seçimler arefesinde Y.T P. partileri nasıl tasnif ediyor: CHP. — Hiç iş yok. Millet ona A.P. İtimat etmez! Zaten ken- -isi de, güvensizlik hissi içinde.. İktidara seçimsiz gelmek istediler, Gürsel de reddetti. Hapı yuttu- lar. — Bu parti 27 Mayısa i- ret hissine dayanmakta- dır. Bir gazeteleri var, faşistlerin elinde. Millet kendilerine hiç alâka gös termiyor. Halleri peri- an. Hareketleri millet tarafından kısa zaman- da reddedilecektir. Bi- tikler! C.K..M.P. — Zaten kuruluşunda evham ve efsaneye daya- nan bir hareket! Bugün- kü hâdiselerin ne mi Geç, efendim! Kimse ka- pısını çalmıyor. Diyeceksiniz ki, ya YIP? da Saadetin sırrı cikler nasıl görüyor: YT .P. — Oo, çok iş var! Her- kes ona koşuyor. Sonra, anlar da pek aydın, canım! Parti dediğin, o! Aydın kuşaklara geniş halk tabakaları da karı- şınca uçkur tam geliyor. Aman efendim, bir teha- üm, bir tehacüm ki, de- meyin gitsin. Adetâ, üye yazılmak için millet kuy- rukta.. Ah, her şey iyi de, serma- yeyi ü kediye ül, nan şu, Menekşe Sokaktaki Ge- nel Merkez olmasa! YURTTA OLUP BİTENLER C.H.P. Genel Başkanının bu ce- vabı ertesi gün gazetelerde yayın- gömmemiş olduğu ve tesbit ettiği anlaşıldı. Gerçekten ge- rek İnönü, gerekse partinin yüksek yetkili çevreleri hır - gürün vatandaş nezdinde partinin itibarını sarstığını görüyorlardı: Ancak, kongreler de- vam ederken fikirlerin orada meyda- na çıkmasını bekliyorlardı. Kurultay bundan sonra yapılacak ye böylece partinin iç işleri tamamlanmış ola- caktı. Kurultay, partinin çerçevesini çizecekti. Bu çerçevenin, en demok- ratik tarzda, hattâ bazen kavgaya varan çekişmeler sonunda tesbitin- den sonra disiplin faktörü işletilme- kendilerine şiar kunmak bahis konusu değildi. Ta, Kurultaya kadar.. Kurultayda, kol- lar pay edilecekti. İnönü Mn siyasi mu- habirlerinden sonra foto muhabirleri bir bahçe iskemlesine oturarak to- runlarmı yanına aldı. Flâşlar parladı. Bu sırada Cumhuriyetin Erol Dallısı, aklına takılmış bir suali sormak için çırpmıyor, yanındakilerden fikir da- muhabir İnönüye yaklaştı ve hafifçe eğilerek sordu: — Paşam, ESilerin yapılaca- ğından emin misiniz İnönü, muhatabına hayretle bak- tı: "— Beni güldürmek için, soruyor- sun, galiba! Gülenler, bütün orada hazır bulu- nanlar oldu. Gazeteciler İnönüyü ai- lesi ve özlediği deniziyle başbaaa bı- rakarak Bâbıâliye döndüler. O saat- te deniz pek dalgalı ve tadsız bulun- duğundan Genel Başkanın çiviler ni yapma niyetinde olmadığı ke rinetemin edildi. Ancak, havanın bir- den bire durulması fotoğrafçılar yun yerine geçti. İnönü, İstanbuldaki ikameti. öteki günleri kendisinden özel beyâ- nat veya mülakat isteyen, sualler ve- ren bunlara cevap bekleyen bütün gazetecilere aynı mukabelede bulun- du: "Basın e görüşece- giz hususi muamele Doğrusu istenilirse, bundan en Zİ- yade memnun olanlar İnönüyü takip- 7 z