BASIN Buna rağmen, "at atabildiğin kadar edebiyatı" Metin Toker ismi etrafın- da efsaneler örmekte devanı etti. Se- fa Kılıçlıoğlunun Yeni Sabahı şöyle diyordu: aç, Eğim de — bizim oğlan bas m da Ankara'da, evli barklı bir. Amerika Tı hanımla, Şimdi ler senesi şusunu busunu yazdıkları bayram ediyorlar. o (Kerata sonunda ilmem neresinden yakalandı) diye. Ben işin bu seviyesini sevmiyorum. Şimdi bayram edenler sanki daha bizim > melek mi sanıyor- . Efendim o dermiş ki, i görenler, mühim bir vazifeyle umumi efkâr huzuruna çı- kanlar böyle şey yapamaz, imsak e- dermiş. Kendisi neden imsak etmedi, diye Soruyorlar. E, mühim bir adam değildi de ondan... Gökhan Evliyaoğlunun Son Ha- vadisi ise, herkesten ileri gitti. Kuy- rukçular haftanın ortasında, gazete- lerinin birinci sayfalarında, hem de çift sütun üzerine pabuç kadar harf- lerle "Ankara sosyetesi bir Sina ha- disesi ile çalkalanıyor" manşetini âtı- yorlardı. Yazıda ise, öteki gazetele- rin ihtiyat tedbirlerine dahi aldırıl- - erginin pek meşhur maksızın "bir der olan sahibi", "bir amerikalının gene amerikalı olan 22 yaşındaki eski gü- zel karısı", "dergi sahibinin bir siyasi partinin genel başkanının kızı olan karısı"ndan o bahsediliyordu. Elhak, muhayyele kuvveti bakımından Son Kuyruk herkesin ilerisindeydi. Bil- dirdiğine göre " meşhur şahıs" esinden ayrılacak ve dilber "dul dost'u ile Amerikaya gidecekti! Amerika seyahati, Sefa Kılıçlıoğ- lunun Yeni Sabahının verdiği bir baş- ka "sosyete ,haberi"nin tefsiriydi. Ye- ni Sabahın dedikodu yazarı haftanın basında da şunu yazmıştı: "Eğer yalansa, ben başkasının yalancısıyım. Bir okuyucumun mek- tubundan alıyorum. (Metin Toker A- merika yapacağı bir seyahatin, tat lu ürpertileri içindeymiş) (Sevgili o- kuyucum, siz olsanız ürpermez diniz ?) Mektup devam ediyor: yahat başlayıp o bitinceye dl A- merika aleyhinde tek o keli yok.) (Canım hep aleyhte bulunacak değil etin gözünde şirin ve tatlı insanlar oldu- lar.) (Yok canım, ne Metim, ne de kimse bu kadar basit olamaz.) Ve son cümle: (Seyahat 90 gün, 90 gece sürecekmis.) (Darısı o basımıza. Bu Amerikalılar o sahiden pek tatlı, pek şirin insanlar galiba çocuklar...)" Ancak bu, Kuyrukçu gazetenin sandığının aksine "dilber dul"la alâ- seyahat değildi. Amerika adına Amerikanın AKİS başyazarını 60 günlük merika ziyaretine davet etmiş, ancak Metin Toker bu nazik daveti özür di- leyerek ve teşekkürle (o reddetmişti. "Sosyete" bütün hafta boyunca çal- kalanmakta devam etti. Ama, bütün araştırmalar boşa çı- kıp ta hikayenin hiç aslı faslı olma- dığı anlaşıldığında Kasım Güleklerin, Sefa Kılıçlıoğluların, Gökhan Evli- yazedelerin ve (o benzerlerinin elinde Yeni Sabahın Fısıltı yazarı "Kerata, sonunda bilmem neresinden yaka- landı" derken neyi kastediyorsa, işte, o kalıverdi! Hikâyenin | numaralı kahramanı- na gelince, Metin Toker kendisine en ziyade diş Dileyenlerin lâtufkâr gay- retleri sayesinde herkesin alâkasını bir defa daha üzerinde toplayan bir Porfirio Rubirosa halinde Günün A- damı olmasını umursamaksızın, A- KİS'ten başaldıgı günler İstanbulda genç eşiyle su kayağı yapıyor ve ka- rı koca Tokerler, haklarındaki haber- leri kahkahalarla okuyorlardı. Özden ve Metin Toker Maltepede su kayağı yapıyorlar Yel üfürür, su götürür. 22 AKİS, 3 TEMMUZ 1961