z de, adamın orta boylu,a- ma saçları dökülmüş olduğunu, üste- lik yakışıklı da bulunmadığını, R harflerini yutarak konuştuğunu yaz- dık. Bunda, Metin ağabeye uyan bir orta boy.. Metin ağabeyin saçlarının dökülmediğini, R değil S harflerini yuvarlayarak konuştuğunu ve yakı- şıklı olduğunu herkes bilir.. e bey bilhassa öyle tembih et- © Nitekim, Tanin iki gün sonra, bir başka ihtiyat tedbiri olarak aynı sü- tunda, AKİS'in "Eline, diline, Deline sağlam olmalı" yazısını yay alladığı sırada yazı işleri müdürü olan ve saç- sız başıyla dikkati çeken Tarık Ha- luluyu bahis konusu ederek şu açık- lamayı neşretti: "Dün sabah TANİN'in Ankara Bürosuna Tarık Halulu, gelmiş. Ar- kadaşlara beni sormuş ve (Bir mute- ber basıldı) başlıklı yazıma dokuna- rak (Aman yapmayın yahu. Beni güç duruma soktunuz) demiş ve şunları eklemiş: (İzmir'den kardeşlerim telefon e- derler. Yazıda (o bahsedilen muteber kimse gibi, benim de saçlarım dökük ve orta boyluyum. Şimdi herkes ma- nalı manalı yüzüme Oo bakıp gülüyor. Vallahi Amerikalı ile falan basılma- dım. Sonra altı yl Almanca okudum. dece filmlerden oaklımda kalan tek İngilizci "IT Love You" dur. Selda ha- nım'dan rica edicem vallahi hiç bir tanıdığın yüzüne bakamıyorum.) Bu olayı anlatmakla o Halulu'nun getirmiş oluyorum. okurlarım sizlere esas isimleri öğrenir öğrenmez duyuraca- gım." Balıklar ve alıklar ge Taninin yazısı üzerine ağın içinde balıklar alıkları, alıklar ba- lıkları görülmemiş bir süratle ve tam bir fransız vodvilini hatırlatan şekil- de takip etti. Hiç kimsenin ne -aylar- ca hapsederek dahi- korkutabildiği, e -türlü ve inanılmaz menfaatleri ayakları altına sererek dahi- satın alabildiği Metin Tokeri her gece rü- yasında gören ve kâbus görmüş gibi terleyerek uyananlar kolları sıvadı- lar. Sefa Kılıçlıoğlu için AKİS baş- yazarı, Yeni Sabahın dedikodu sütu- nunda yazdırttığı gibi şuydu: "Şu Metin'le herkes uğraşıyor. Ne den, bilmem. (Belki de o herkesle iri içindir) . Bu yüzden olacak ğlanla uğraşıyorlar diye, insan rik- e gelemiyor. Ben o(Hanzâde) di- yelim demiştim, dalıa eski nesil ona (Belai Asumâne) adını uygun gör- mekte ısrar ediyor. - Halbuki gururu okşayacak bir isim bu: Belai Asu- mane. İnsanın gözünün önüne firtı- nalar, boralar, o tu, fanlar, şimşekler, yıldırımlar geliyor.." Hikâyeye, Metin Tokeri bu gözle gören bütün balıklar ve alıklar dört elle sarıldılar. Kadroları seferber o- lan gazeteler Sefa Kılıçlıoğlunun Ye- ni Sabahı, Aydın Yalçının Öncüsü, tabii Kasım Güleğin Tanini, Müşer- ref Hekimoğlunun gayretiyle Akşa- mın Ankara ekibi ve Kuyrukçuların Son Havadisiydi. Hikâyeye inandır- mak için, biraz tafsilât lâzımdı. Öy- le ya, peki dilber Amerikalı kimdi? Bu kadın, cin ya da peri değildi ya.. Resmini, hiç olmazsa ismini bulmak lazımdı. Sonra, basan kimdi? AKİS'e bitirdiğimiz hafta hakikaten telefon- lar yağdı. El altından ne tahkikatlar yapılıyor, ne ağızlar aranıyordu! Bir Son Havadis, Tanin ve Yeni Sabahın dehşetli haberleri Elde kalan bu kubbede, bir hoş kazıktır! AKİS, 3 TEMMUZ 1961 MIl Sidonie ! Bi” : gazeteyi ne o öldürür, bilir misiniz ? Maskara olması! Nitekim Ankaralı gazeteci- Havadise nunda tin Toker ve sosye- tenin bütün hanımları gözleri yasarıncaya kadar (gülmekten kendilerini alamadılar. Genç gazeteciler, gazetenin "Metin Tokerle Bası- lan Kadın'ı kepçe kürek ara- n Ankara muhabirlerine bir kuyrukçu muhaveresini de, Evliyazadenin naklettiler. Ertesi gün, Son yerimin. nn cid- di şu haber çıkıyo “Zina hâdisesinin manlarından biri bugün kan buldan şehrimize gelmiş ve dergisinin odasında arkadaşla- riyle otururken, derginin yazı işleri müdürü, matmazel Sido- nie adında bir yabancının ken- disini aradığını söylemesi üze- rine telefona gelen pek meşhur dergi sahibi, Mille Sidonie'ye gınları söylemiştir: imdi geldim. Merak e- dilecek bir şey yok. Her şeyi ben düzelteceğim, £İstedikleri- ni getirdim. Bavula gönderece- gim. Geç vakit geleceğim. Adı zina izi ei karışan pek meşhur derg i bun- dan sonra, an indi ha- nıma göndereceği bavula der- gisine bırakarak evine gitmiş- Hâdisenin neticesi merakla beklenmektedir , Sidonie ar en kadın. terzisi. ve altmışında bir dilberdir! Bavu- la gelince, içinde Özden Toke- rin düzeltilecek elbiseleri var- AKİS'çi haftanın sonunda şöyle de- di: "— Hiç hayatımızda bu kadar ailemmen Mi Telefon edenler sadece gazeteci' ler değildi. Müşerref Hekimoğlunun dediği gibi, gerçekten bütün başkent ve bilhassa sosyete hanımları merak- taydılar. Herkes Metin Tokeri arı- yordu. Fakat, koca gazetelerin koca kadrolarının günlerle süren uğraş- maları en ufak netice vermedi. Hi- kâyenin bir balon olduğu ve “sosyal gazete"nin sosyal bir kazık yemiş ol- duğu anlaşılıyordu. Ortada ne ame- rikalı vardı, ne basan, ne bir basılan! 21